sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA İBRAHİM SURESİ 35. – 39. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA İBRAHİM SURESİ 35. – 39. AYETLER
09.07.2021
688
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

35- Hani İbrahim dedi ki; “Ey Rabbim, bu beldeyi güvenli kıl, beni ve çocuklarımı putlara tapmaktan uzak tut. “

36- “Ey Rabbim, o putlar çoğu insanı yoldan çıkardı. Bundan böyle kim bana uyarsa bendendir, kim bana karşı çıkarsa, hiç kuşkusuz sen bağışlayıcısın, merhametlisin. “

37- “Ey Rabbimiz, ben âilemin bir bölümünü senin dokunulmaz evinin, Kâbe’nin yanıbaşında ki bitkisiz, kıraç bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz, bunu namazı kılsınlar diye böyle yaptım. Buna göre insanlardan bir bölümünün gönüllerinde onlara karşı özlem uyandır ve onlara rızık olarak çeşitli meyvalar bağışla, umulur ki sana şükrederler. “

38- “Ey Rabbimiz, sen bizim gizlediğimiz ve açığa vurduğumuz her şeyi bilirsin. ” Çünkü yerdeki ve gökteki hiçbir şey Allah’dan gizlenemez.

39- “Hayli ilerlemiş yaşıma rağmen, İsmail ile İshak’ı bana evlât olarak bağışlayan Allah’a hamdolsun. Hiç şüphesiz benim Rabbim duaları işitip kabul edendir. “

Ayetler Hz. İbrahim’i, Kureyş’in yaşamakta olduğu şehirde, kendisinin kurduğu Allah’ın evinin yanında canlandırmaktadır. Hz. İbrahim -selâm üzerine olsun- Allah’a kulluk edilen bir yer olması için kurulan eve sırtını dayamış Allah’ı düşünmektedir. Ayetler, inatçıları itirafa, nankör kâfirleri şükretmeye, Allah’ın nimetlerini görmezlikten gelenleri, nimetleri anmaya, ona uyup yollarını bulurlar diye onun çocuklarından yoldan sapmışları babalarının hayat çizgisine uymaya zorlamak için Hz. İbrahim’i; yakarış havası egemen olan insana ürperti veren, Allah’ı anma ve şükür sesleri yükselen bir sahnede canlandırmaktadır.

… Ve İbrahim duasına başlıyor:

“Ey Rabbim, bu beldeyi güvenli kıl.”

Güvenlik nimeti, insan için vazgeçilmez bir nimettir. İnsanın duyguları üzerinde büyük etkisi vardır bu nimetin. İnsanın kendisine düşkünlüğü ile ilgilidir güvenlik… Ayetlerin akışı bu nimeti şu anda bu beldede ikamet edenleri uyarmak için dile getirmektedir. Çünkü onlar bu nimetten yararlandıkları halde şükretmiyorlar. Oysa yüce Allah ataları ibrahim’in duasını kabul etmiş ve bu şehri güvenli kılmıştı. Ama onlar İbrahim’in yolundan başkasına uydular, nimeti inkâr ettiler, Allah’a eşler koştular, Allah’ın yoluna engel oldular. Bu şehrin güvenli kılınmasına ilişkin duanın ardından ataları İbrahim şu duayı etmektedir:

“Beni ve çocuklarımı putlara tapmaktan uzak tut.”

Hz. İbrahim’in ikinci isteğinde, Rabbine kesin teslimiyeti, gönlünün en özel duygularında ona sığınışı göze çarpmaktadır. Hz. İbrahim, hem kendisini hem de çocuklarını putlara kulluk yapmaktan uzak tutması için Allah’a yalvarmaktadır. Ondan yardım istemekte, kendisine doğru yolu göstermesini istemektedir. Ayrıca bunun da yüce Allah’ın nimetlerinden biri olduğunu vurgulamaktadır. Hiç kuşkusuz kalbin, şirk ve cahilliğin karanlıklarından iman ve tevhidin aydınlığına çıkması bir nimettir. Bataklıktan, şaşkınlıktan, sapıklık ve başıboşluktan bilgiye, güvenliğe, istikrar ve huzura kavuşması bir nimettir… İnsanın onurunu kaybetmek suretiyle değişik rabblere boyun eğmekten, onurlu ve saygın bir şekilde kulların Rabbine boyun eğme derecesine yükselmesi bir nimettir… Hiç kuşkusuz bu, Hz. İbrahim’in Rabbinden koruyup kalıcı kılmasını, kendisini ve çocuklarını putlara ibadet etmekten uzak tutmasını istediği bir nimettir.

Hz. İbrahim, gerek kendi döneminde, gerekse kendisinden önceki nesiller arasında birçok insanın bu putlar yüzünden saptığını gördüğü bunlara kanıp yoldan çıkanların, fitneye kapılanların çoğunlukta olduğunu bildiği için bu duayı ediyor…

“Ey Rabbim, o putlar çoğu insanı yoldan çıkardı.”

Sonra duaya devam ediyor… Benim yolumu izleyen, ondan ayrılmayan bendendir. Bana bağlanmış en büyük bağ etrafında, inanç bağı etrafında benimle birleşmiştir.

“Bundan böyle kim bana uyarsa bendendir.”

Ama onlardan bana karşı gelenin durumunu da sana havale ediyorum.

“Kim bana karşı çıkarsa, hiç kuşkusuz sen bağışlayıcısın, merhametlisin.”

Burada son derece şefkatli, merhametli, yufka yürekli ve yumuşak olan Hz. İbrahim’in karakteri kendini gösteriyor. Soyundan gelip de kendisine karşı çıkan ve yolundan ayrılanların yokolmasını, hemen azaba uğratılmalarını istemiyor. Hatta azabın sözünü bile etmiyor. Onların durumunu yüce Allah’ın bağışlamasına, merhametine bırakıyor. Böylece sahnenin havasına bağışlama ve merhamet gölgeleri egemen oluyor. Bu gölgelerin etkisi ile isyan gölgesi ortadan kayboluyor. Son derece merhametli ve yumuşak olan Hz. İbrahim bu durumun sahneye yansımasını istemiyor.

Hz. İbrahim bazı çocuklarını Allah’ın saygın evinin yanında bulunan bu verimsiz vadiye yerleştirdiğini belirterek duasına devam ediyor. Onları bu verimsiz ve çorak vadiye hangi görevi yerine getirmeleri için yerleştirdiğini de belirtiyor:

“Ey Rabbimiz, ben ailemin bir bölümünü senin dokunulmaz evinin Kâbe’nin yanıbaşında ki bitkisiz, kıraç bir vadiye yerleştirdim.”

Niçin?

“Ey Rabbimiz namazı kılsınlar diye.”

İşte bunun için çocuklarını oraya yerleştirmiştir İbrahim. Onlar da bu görevi yerine getirmek için katlanıyorlar bu kıraç vadiye, bu yoksulluğa.

“Buna göre insanlardan bir bölümünün gönüllerinde onlara karşı özlem uyandır.”

İfadede bir incelik, bu titreşim, sezilmektedir. Bu eve yönelen ve ailesini bu bitkisiz vadiye yerleştiren bir kalbin titreyişini, çırpınışını tasvir etmektedir. Öylesine yumuşak, öylesine içli bir ifadedir ki, bu kalplerin inceliği, duygusallığı ile çorak vadiyi yumuşatmakta, verimlileştirmektedir adeta.

“Ve onlara rızık olarak çeşitli meyvalar bağışla.”

Her taraftan onlara doğru uçuşan gönüller aracılığı ile… Niçin? Yemeleri, içmeleri, eğlenmeleri için mi? Evet! .. Ama bundan dolayı her zaman Allah’a şükreden İbrahim’in isteği yerine gelsin diye.

“Umulur ki sana şükrederler.”

Böylece ayet, Allah’ın dokunulmaz evinin, Kâbe’nin çevresinde yerleştiril: melerinin hedefini vurgulamış oluyor. Kurallarına uygun olarak, eksiksiz bir şekilde Allah için namaz kılmak. Aynı şekilde gönüllerin Allah’ın evinin çevresinde yaşayanlara doğru kaymaları ve onları yeryüzünde biten çeşitli meyvelerle rızıklandırmaları amacı ile edilen duanın hedefi de açıklanmış oluyor; kullarına çeşitli rızıklar bağışlayan, onlara sayısız nimetler veren Allah’a şükretmek…

Bu duanın ışığında Allah’ın evinin komşuları durumunda olan Kureyşliler’in konumlarının farklılığı olanca netliği ile ortaya çıkıyor. Çünkü Allah için namaz kılınmıyor, Hz. İbrahim’in duasının kabul olunmasına ve her yönden insanların kalpleri ve çeşitli meyvalar onlara doğru akmasına rağmen Allah’a şükredilmiyor.

Hz. İbrahim, namaz kılsınlar ve Allah’a şükretsinler diye O’nun dokunulmaz evinin çevresinde ikamet eden soyu için, O’na dua etmeye devam ediyor. Yüce Allah’ın onların kalbinde yereden niyetleri, şükür ve duaları bildiğini vurgulayarak duayı sürdürüyor. Hiç kuşkusuz amaç (Kureyşli müşriklerin yaptığı) toplu gösteri yapmak, bağırıp çağırmak, el çırpmak ve ıslık çalmak değildir. Gizli açık her şeyi bilen, yerde ve gökte kendisinden hiçbir şey saklı bulunmayan yüce Allah’a kalbin yönelmesidir kastedilen.

“Ey Rabbimiz, sen bizim gizlediğimiz ve açığa vurduğumuz her şeyi bilirsin. Çünkü yerdeki ve gökteki hiçbir şey Allah’dan gizlenemez.”

Hz. İbrahim yüce Allah’ın daha önce verdiği nimetleri anıyor; kendisine verilen nimeti anan ve buna karşılık şükreden her salih kul gibi hamd ve şükür sözcükleri dökülüyor dilinden:

“Hayli ilerlemiş yaşıma rağmen İsmail ile İshak’ı bana evlât olârak bağışlayan Allah’a hamdolsun. Hiç şüphesiz benim Rabbim duaları işitip kabul edendir.

Yaşlılık döneminde insana evlât bahşedilmiş olması büyük etki bırakır insanda. Çünkü evlât sürekliliktir. İnsanın sonunun yaklaştığını hissettiği ve fıtri bir ihtiyaç olarak soyunun devam etmesini istediği bir sırada evlât bağışı ne büyük nimettir. İbrahim de Allah’a hamdediyor, O’nun rahmetini umuyor!

“Hiç şüphesiz benim Rabbim duaları işitip kabul edendir.”

Allah’a şükrettikten sonra kendisini sürekli şükreden bir kul kılmàsı için Allah’a dua ediyor. İbadet etmek suretiyle şükreden bir kul kılmasını istiyor. Bununla ibadet etmedeki kararlılığını, hiçbir engelin onun ibadetine engel olamayacağını, hiçbir şeyin onu ibadet etmekten alıkoyamayacağını duyurmuş oluyor. Bu arada verdiği kararı yerine getirmesi için Allah’dan yardım istiyor, duasının kabul olmasını diliyor:

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.