sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA İSRA SURESİ 37. ve 39. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA İSRA SURESİ 37. ve 39. AYETLER
13.10.2021
694
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

DUYGULARIN TERBİYESİ

37- Yeryüzünde şımarıklık taslayarak yürüme. Çünkü sen ne yeri delebilirsin, ve ne de boyca dağlara erebilirsin.

İnsan, kalbini bütün kullarına egemen olan yaratıcı bilincinden boşalttığı zaman elindeki serveti, iktidarı, kuvveti veya güzelliğiyle övünme. Böbürlenme hissine kapılır. Eğer elindeki tüm nimetlerin Allah tarafından kendisine verildiğini, Allah’ın gücü karşısında çok zayıf olduğunu hatırlayıp anlayacak olsa büyüklük taslaması söner, böbürlenmesi iner. Yeryüzünde şaşkın ve şımarmış bir şekilde değil, olgun bir şekilde gezinmeye başlar.

Kur’an-ı Kerim bu kendini beğenmiş, üstünlük taslayan, gururlu insanı zayıflığı, acizliği ve basitliğiyle yüz yüze getirir.

“Sen ne yeri delebilirsin, ve ne de dağlar kadar yükselebilirsin.”

İnsan bedeni itibariyle çok zayıf, çok cılızdır. Allah’ın yaratmış olduğu büyük kütlelere ulaşamaz. O ancak Allah’ın kuvvetiyle güçlüdür. Allah’ın ona verdiği üstünlük sıfatıyla üstündür. Allah’ın kendisine üflediği soluk ile onurludur. İnsan ancak bu ruh vasıtasıyla Allah’la iletişim kurabilir. O’nun gözetimi altında olduğunu hissedebilir ve ancak bu şekilde O’nu unutmayabilir.

Kur’an’ın kendisine çağırmış olduğu kibir ve böbürlenmenin ortadan kaldırılmasıyla oluşacak, alçak gönüllülük ve olgunluk insanın Allah’a karşı ve insanlara karşı edebini takınması ile gerçekleşecektir. Bu hem psikolojik ve hem de sosyal bir edeptir. Ancak kalbi dar, uğraşıları basit olan kof insanlar, bu edebi bırakıp böbürlenmeye ve kendini beğenmeye saplanabilirler. Böyle kimselerin şımardığından ve nimetini inkâr ettiğinden dolayı Allah’ın sevmediği gibi, kabardığı ve üstünlük tasladığı için de insanlar sevmezler.

Bir hadiste buyuruluyor ki:

“Kim Allah için alçak gönüllülük yaparsa, Allah onu yükseltir. O kendi içinde basit bir insandır. Fakat insanların katında büyük bir insandır. Kim de büyüklük taslarsa, Allah onu alçaltır, O kendi içinde büyüktür. Fakat insanların katında basit birisidir. Hatta o bu haliyle insanlara göre köpekten ve domuzdan daha adi bir yaratıktır. (Bu hadisi, İbn-i Kesir tefsirinde rivayet etmiştir.)

Çoğunluğu kötü işler ve sıfatların yeralması ile ilgili olan bu emirler ve yasaklar, Allah’ın bu kötü sıfatlardan hoşlanmadığının ilan edilmesiyle sona ermektedir:

38- Saydığımız bütün bu davranış ve tutumların kötü olanları, Rabbin tarafından çirkin ve iğrenç sayılmışlardır.

Bu açıklama emrin ve yasağın kaynağına ilişkin bir özetleme ve hatırlatmadır. Bu kaynağa göre Allah bu tür işlerin kötü alanlarından hoşlanmamaktadır. Onların güzel ve emredilmiş olanlarını ise sözkonusu etmemektedir. Zira, daha önce belirttiğimiz gibi, burada öncelikle kötü sıfatların ve fiillerin yasaklanması üzerinde durulmaktadır.

Bu emirler ve yasaklar, aynen başta olduğu gibi, bunların Allah’a, tevhid inancına bağlanması ve şirkten sakındırılmasıyla sona ermektedir. Ayrıca yüce Allah’ın peygambere vahiy ile gönderdiği Kur’an’ın bildirdiği hikmetlerden bazılarının bunlar olduğu açıklanıyor:

39- Bunlar, Rabbinin sana vahiy yolu ile bildirdiği bazı hikmetlerdir. Sakın Allah’ın yanısıra başka bir ilaha tapma. Yoksa yerilmiş ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsınız.

Bu başlangıcı andıran bir sonuçtur. İslâmın hayatı, binasını üzerinde kurduğu ana ilkeye, Allah’ın bir kabul edilip, O’ndan başkasına ibadet edilmemesi ilkesine doğrudan bağlıdır.

İkinci ders, Allah’ın birliği ve ona ortak koşma yasağıyla başlamış ve yine aynı şeylerle sona ermiştir. İlk son arasında hepsi de köklü tevhid ilkesine dayalı ve onun üzerinde yoğunlaşan yükümlülükler, emirler, yasaklar ve davranış kuralları yeralmıştır… Önümüzdeki bu ders ise, Allah’a çocuk ve ortak yakıştırma düşüncesini reddetmek ile başlamakta, bu düşüncenin tutarsızlıklarını ve çelişkilerini açıklamakta ve bütün bir evrenin tek olan yaratıcıya yönelmiş olduğunu vurgulayarak sona ermektedir:

“Evrendeki her varlık O’nu överek tesbih eder.”

Ayrıca ahirette herkesin tekbir yere ve tekbir tarafa, yani Allah’a döneceği, yerdeki ve göklerdeki tüm varlıkları kuşatan tek ilmin sadece Allah’ın ilmi olduğu ve bütün yaratıkların işlerinde gönlünce tasarruf ve yetki sahibinin sadece Allah olduğu vurgulanıyor:

“Dilerse size merhamet eder, dilerse azaba çarptırır.”

Konunun akışı içinde şirke dayalı inanç sisteminin bütün tutarsızlıkları ortaya konmakta, bu inanç yıkılıp gitmektedir. Gizlisiyle, açığıyla, dünyası ve ahiretiyle bu varlık aleminde yüce Allah yalnız başına ibadete, yönelişe kudrete, tasarrufa ve hüküm yetkisine tek başına sahiptir. Bütün bir varlık alemin canlıların ve cansızların katılımlarıyla gerçekleşen kapsamlı, kuşatıcı bir nitelik ile yaratıcısına yönelmekte ve onu noksan sıfatlardan tenzih etmektedir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.