SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA İSRA SURESİ 66. ve 67. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
66- Rabbinizin size sunduğu nimetleri arayasınız diye gemileri denizde yüzdüren O’dur. Hiç şüphesiz O, size karşı pek merhametlidir.
67- Eğer denizde başınıza bir bela gelirse, Allah dışında imdada çağırdığınız ilahlar ortalıkta görünmez olur. Allah sizi kurtarıp karaya çıkarınca O’na sırt çevirirsiniz. İnsan gerçekten son derece nankördür.
Konunun akışı içinde sergilenen bu sahne, denizdeki gemi sahnesi sıkıntı ve zor anlarının bir örneğidir. Böyle bir ortamda Allah’ın elini hissetmek daha kolay ve daha etkilidir. Denizin ortasında bir odun ya da maden parçasının dalgalar ve akıntılar tarafından kuşatılmasının manzarası insanların Allah’ın kudret eli üzerindeki bu noktaya can havliyle sarılışı manzarası!
Yüreğin ta derinliklerinde hissedilen gemideki her sarsılışın, her titreyişin korku ve dolu kalpler tarafından algılanan bir manzaradır bu. Geminin küçük veya büyük olması, durumu değiştirmez. Bu gemi Transatlantik dahi olsa bazı durumlarda denizin dev dalgaları karşısında rüzgârın önündeki tüy gibi çaresiz kalırlar! Bu ifade ürpertici bir şekilde kalplere dokunmaktadır. Bu ifadeyle denizdeki. gemilerin Allah’ın eliyle hareket ettiği, O’nun nimetlerinden yararlanmaları için çalıştıkları insanlara hissettirmektedir.
“Hiç şüphesiz O size karşı pek merhametlidir.”
Rahmet burada, buna benzer durumlarda kalplerin en çok hissedip, ihtiyaç duyduğu bir olgudur.
Sonra bu huzur ve rahat ortamı korku ve sıkıntıyla dolu bir hale dönüşmektedir. Bu sırada dalgalar arasında yuvarlanan geminin yolcuları Allah’ın dışındaki her gücü, her dayanağı ve her kurtarıcıyı unutuyorlar. Bu tehlike anında sadece O’na yöneliyorlar. O’ndan başka kimseye yalvarmıyorlar:
“Allah dışında imdada çağırdığınız ilahlar ortalıkta görünmez.”
Fakat insan bildiğimiz insandır. Sıkıntılardan kurtulup, ayakları yere basınca, yerin sertliğini hissedince hemen sıkıntı zamanını unutur. Allah’ı da unutur. İstek ve arzular başına üşüşmeye, ihtiraslar kendisini çember içine almaya, tehlikenin temizlediği fıtratını tekrar örtmeye çalışırlar:
“Allah sizi kurtarıp, karaya çıkarınca, O’na sırt çevirirsiniz. İnsan gerçekten son derece nankördür.”
Kalbini Allah’a bağlayıp aydınlatan ve parlatanlar hariç.
Burada konunun akışı içinde ele alınan daha önceki deniz tehlikesinin tasviri ve bu tehlikenin karada da kendilerini bulabileceğini veya tekrar denizde böyle bir tehlikeyle karşılaşabileceği hatırlatılıp, tasvir edilmesiyle muhatapların vicdanları ve duyguları harekete geçirilmek isteniyor. Gerçek güvenin ve emniyetin ne denizde ne de karada, ne coşkun dalgalar ve fırtına şeklinde esen rüzgârda, ne de sağlam sığınaklarda ve konforlu evlerde olduğunu, gerçek güven ve rahatın Allah’ın koruması ve himayesi altında gerçekleşebileceğini hissettirmek içindir.