SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA MÜ’MİNUN SURESİ 81. VE 83. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
81- Tersine onlar daha önceki sapıkların dediklerini söylediler.
82- “Biz ölüp de toprak ve kemik olduktan sonra yeniden mi diriltileceğiz?”
83- “Bu tehdit şimdi bize yöneltildiği gibi daha önce atalarımıza da yöneltilmişti. Bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir. “
Yüce Allah’ın planlamasını, yaratılıştaki hikmetini dile getiren bu ayetlerden ve kanıtlardan sonra onların bu sözleri oldukça tuhaf ve çirkin olarak beliriyor. İnsan hareketlerinden ve eylemlerinden sorumlu olsun diye kendisine kulak göz ve kalp bahşedilmiştir. Bu bağışların bir diğer gerekçesi de insanın yapıcılığının ve bozgunculuğunun karşılığını görmesidir. Hesaplaşma ve yapılanların karşılık görmesi ise, ancak ahirette tamamlama ile gerçekleşebilir. Görülen odur ki, yapılanların karşılık görmesi yeryüzünde gerçekleşmiyor. Çünkü bu olay, öte dünyadaki hesaplaşma anına bırakılmıştır.
Yaratan ve öldüren Allah’dır. Ölümden sonra dirilişin zor bir tarafı da yoktur. Her an hayat unsuru yol almakta, Allah’dan başka hiç kimsenin bilmediği bir yerden ortaya çıkmaktadır.
Bunların da kavrama yeteneklerinin Allah’ın hikmetini ve yeniden diriltmeye olan gücünü kavramaya yetmemesi bir yana, kalkıp sözü edilen ölümden sonra dirilişi ve yapılanların karşılık görmesini alaya almaları ne tuhaftır. Güya bu tür şeyler daha önce atalarına da söylenmiş ama bir türlü gerçekleşmemiş.
“Bu tehdit şimdi bize yöneltildiği gibi daha önce atalarımıza da yöneltilmişti. Bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir.”
Ölümden sonra diriliş yüce Allah’ın planı ve hikmeti uyarınca belirlediği zamanda gerçekleşecektir. Bu süre, insanlar arasında herhangi bir kuşağın isteğine ya da gerçekleri göremeyen, gafil bir toplumun alaya almasına cevap vermek için ne öne alınır, ne de geciktirilir.
ŞİRKİN MANTIĞI
Arap müşrikleri bir inanç karmaşası içindeydiler. Yüce Allah’ı inkâr etmezlerdi. O’nun göklerin ve yerin sahibi olduğunu, gökleri ve yeri O’nun yönlendirdiğini, göklere ve yere egemen olduğunu inkâr etmezlerdi. Buna rağmen onlar yüce Allah’a birtakım düzmece tanrıları ortak koşarlardı ve Zümer süresinde geçtiği gibi şöyle derlerdi: “Biz bunlara bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.” Birde Allah’ın kızlarının olduğunu ileri sürerlerdi. Hiç şüphesiz, yüce Allah onların nitelendirmelerinden uzaktır.
Surenin akışı burada, onların içinde bulundukları inanç karmaşasını ortadan kaldırmak ve şayet fıtrat doğrultusunda hareket edip yoldan sapmamış olsalardı, kabullendikleri gerçeklerin kendilerini zorlayacağı saf tevhide döndürmek için razı olacakları gerçeklerle karşılarına çıkıyor.