SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NAHL SURESİ 80. ve 81. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
80- Allah, evlerinizi size barınak yaptı. Süt hayvanlarından gerek geziye çıktığınız ve gerekse beldelerinizde oturduğunuz günlerde kolayca taşıyabileceğiniz çadırlar yaptı. Bu hayvanların yünlerinden, tüylerinden ve kıllarından yaşama sürenizin bitimine kadar yararlanabileceğiniz çeşitli giyim ve kullanım eşyası yapmanızı sağladı.
81- Allah, yarattıklarından size gölgeler sağladı; dağlarda sığınacağınız mağaralar varetti; size sıcaktan koruyucu elbiseler ile düşmanlarınızın darbelerinden koruyucu zırhlar sağladı. Böylece size yönelik nimetlerini tamama erdiriyor ki, ola ki buyruklarına uyasınız.
Evlerde bulunan maddi rahat ve manevi huzur öyle bir nimettir ki, ancak evleri bulunmayan, maddi ve manevi huzur yüzü görmeyen, sürgündeki insanlar gerçek anlamda onun değerini bilebilirler. Evdeki huzur ve rahat surenin akışı içinde gaybtan söz eden bölümden sonra gelmektedir. Huzurun gölgesi de gaybın gölgesine yabancı değildir. Her ikisinin de içinde bir kapalılık ve gizlilik vardır. Huzur ve rahatın hatırlatılması, duygudan yoksun kalplere bu nimetin değerini kavratmak amacına yöneliktir.
Biz buradaki yoğun anlamlı ifade dolayısıyla İslâmın bakış açısına kısaca değineceğiz:
“Allah evlerinizi size barınak yaptı.”
İşte İslâm evin bu şekilde psikolojik huzurun ve duygusal tatminin yuvası olmasını istemektedir. Onun bir rahatlama yeri olmasını istemektedir. Orada kalp ve ruh huzur bulacak, rahata kavuşacak, güvene erecektir. İslâm barınma ve rahat için gerekli olan tüm imkânları temin eder. Ayrıca o evde bulunanların huzuru için gerekli olan şartları da hazırlar. Böylece o evde bulunanların huzuru için gerekli olan şartları da hazırlar. Böylece her biri diğerine bir teselli ve huzur vasıtası olur. Yoksa ev hiçbir zaman tartışma, ayrılık ve düşmanlık yeri değildir. O sadece barış, güven, emniyet, huzur ve rahatlama yeridir.
İşte bu nedenle İslâm eve dokunulmazlık vermiştir. Böylece oranın huzurunu, güvenini ve barışını sağlamıştır. Oraya girmek isteyen, ancak izin aldıktan sonra girebilir. Hiç kimse haksız yere otoritenin adını kullanarak oraya dalamaz. Herhangi bir sebepten dolayı evin içinde meydana gelen olayları, nelerin olup bittiğini gözetleyemez. Ve hiç kimse evdekilerin haberi olmadan veya onların evde bulunmadığı sırada onların aleyhinde birtakım haberler toplamak için eve giremez. Onların huzurunu ve güvenini bozamaz. İslâmın evler için öngördüğü sükuneti ihlal edemez. İşte tüm bu realiteleri Kur’an’ın şu derin cümlesi ifade ediyor!
Burada sahne evlerin, mağaraların ve giyim-kuşamın sahnesi olduğundan, surenin akışı içinde konu edinen hayvanlar, bu sahnenin birimleriyle uyum sağlayacak yönleriyle ele alınmaktadır:
“Süt hayvanlarından gerek geziye çıktığınız ve gerekse beldelerinizde oturduğunuz günlerde kolayca taşıyabileceğiniz çadırlar yaptı. Bu hayvanların yünlerinden, tüylerinden ve kıllarından yaşama sürenizin bitimine kadar yararlanabileceğiniz çeşitli giyim ve kullanım eşyası yapmanızı sağladı.”
Burada da hayvanlardan elde edilen nimetler ile zaruri ihtiyaçları karşılayan nimetlerin yanında insanın zevklerini tatmin eden nimetlere de yer verilmiştir. Evin temel ihtiyaçları yanında, faydalanmaya ve hoş vakit geçirmeye de yer verilmiştir. Ayeti kerimede geçen “meta” kavramı her ne kadar göç esnasında taşınılan yatak, örtü ve kap-kacak için kullanılırsa da yararlanma ve rahatlamayı da çağrıştırmaktadır.
Anlatımın seyri içinde gölgelere, dağlardaki barınaklara, insanları sıcaktan koruyan elbiselere ve savaşta koruyucu olarak giyilen zırhlara da işaret ederken, huzur ve sükunet havası daha da inceliyor:
“Allah, yarattıklarından size gölgeler sağladı; dağlarda sığınacağınız mağaralar varetti; size sıcaktan koruyucu elbiseler ile düşmanlarınızın darbelerinden koruyucu zırhlar sağladı.”
İnsanın içi gölgelikte daha bir rahata ve huzura kavuşur. Dağlardaki barınaklarda ise ayrı bir güven ve emniyet hissi duyar. İnsan ruhu, kendisini sıcaktan koruyan örtüler ve elbiselerle bir kat daha rahata kavuşur. Onu zorluklardan koruyan zırhlar ve diğer koruyucu araçlarla da daha güven içinde hisseder kendini. Bunların hepsi de evlerin huzuru, rahatı, güveni ve gölgesi türünden nesnelerdir..: Bunların hepsinden sonra gelen ifade şudur:
“Böylece size yönelik nimetlerini tamama erdiriyor ki, ola ki, buyruklarına uyanısınız.”
İslâm teslim olmak, huzura ve güvene kavuşmaktır…
İşte bu şekilde sahnenin tüm gölgeleri Kur’an’ın tasvir metoduna uygun bir uyum içine girmektedir.
Eğer onlar itaat ederse ne alâ. Eğer sırtlarını döner, uzaklaşmak isterlerse bu durumda peygambere düşen görev sadece gerçeği ulaştırmaktır. Onlar da Allah’ın nimetlerini öğrenip tanıdıktan ve bu nimetlerin inkâr edilemeyeceğini gördükten sonra red ve inkâr etmiş olurlar!