SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NEML SURESİ 44. AYET
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
44- Kraliçeye “Şu köşke gir” dendi. Kadın köşkün girişini görünce onu engin bir havuz sandı ve ıslanmamak için topuklarını sıvadı. Bunun üzerine Süleyman kendisine “Bu cilalı billur bir köşktür” dedi.
Bunun üzerine kraliçe dedi ki “Ya Rabb’i, ben kesinlikle kendime zulmetmişim, şimdi Süleyman’la birlikte tüm varlıkların Rabb’i olan Allah’a teslim oldum.
Buradaki beklenmedik olay, camın billurlaştırılmasıyla yapılmış bir saraydı. Zemini su üzerine kurulmuştu. Bu sebepten derin bir havuz şeklinde görünüyordu. “Saraya gir” denildiğinde, bu suya girmesi gerektiğini sandı. Eteklerini toparladı. Böylece beklenmedik olay amacına ulaşınca Hz. Süleyman ona bunun sırrını açıkladı. “Bu cilalı billur bir köşktür.”
Kraliçe insanlığı aciz bırakan bu hayret verici olaylar karşısında irkilmiş ve dehşete kapılmıştı. Hemen yüce Allah’a dönmüş, daha önce başka varlıklara tapmakla kendi kendine zulmettiğini itiraf ederek O’na niyazda bulunmuş ve Hz. Süleyman’a değil, “Süleyman ile birlikte tüm varlıkların Rabb’i olan Allah’a” teslim olduğunu açıklamıştır. Hz. Süleyman’a insanın gücünü aşan büyük kuvvetlerin verildiğine şahit ve tanık olması bu teslim oluşunu kolaylaştırmıştı.
Böylece kraliçe belki doğru yola kavuşmuş ve aydınlanmıştı. Allah’a teslim oluşun onun kullarından birine itaat etmek olmadığını anlamıştı. İsterse bu insan onca mucizenin sahibi peygamber ve hükümdar olan Hz. Süleyman olsun fark etmez. İslam sadece alemlerin Rabb’i olan Allah’a teslim olmaktır. Ona iman edenlere O’nun davetçileriyle bir tarağın dişleri gibi eşit bir şekilde kul olmaktır: Şimdi Süleyman ile birlikte tüm varlıkların Rabb’i olan Allah’a teslim oldum.
Kur’an-ı Kerim’in anlatım üslubu bu noktaya parmak basıyor ve onu ön plana çıkarıyor. Böylece Allah’a imanın ve O’na teslim olmanın yapısını, özünü ortaya koyuyor. Bu öyle bir izzet ve şereftir ki, yenilgiyi zafere dönüştürüyor. Burada galip olan da mağlup olan da Allah yolunda kardeş olur. Ne galip vardır ne de mağlup. Tüm insanlar alemlerin Rabb’i olan Allah yolunda eşit haklara sahip kardeşler olurlar.
Kureyş kabilesinin ileri gelenleri ve seçkinleri Hz. peygamberin -salât ve selâm üzerine olsun- kendilerini islama çağırmasını kabul edemiyor, bunu kendilerine yediremiyordu. Abdullah’ın oğlu Muhammed’e bağlanmayı bir türlü içlerine sindiremiyorlardı. Bu adamın başlarına geçmesini ve kendilerinden üstün olmasını kabul edemiyorlardı. İşte burada tarihte yaşayan bir kadın, Allah’a iman edişin özünü, davetçi ile muhatabı, lider ile peşinde gidenleri eşit kıldığını gösteriyor. Çünkü onlar, imanı kabullendiklerinde, Allah’ın elçisi ile birlikte alemlerin Rabb’i olan Allah’a teslim olmuş olurlar.
Kur’an-ı Kerim’in çoğu yerinde Hz. Salih (Ve sedum) kıssası Hz. Nuh, Hz. Hud. Hz. Lut ve Hz. Şuayb’ın kıssaları ile birlikte, genel bir anlatım içinde verilmektedir. Bazen bu anlatım içinde Hz. İbrahim’in kıssası yer alır. Bazen de yer almaz. Bu surede ise özellikle İsrailoğulları’nın hikâyesi üzerinde yoğunlaşıldığı için Hz. Musa’nın kıssası ile Hz. Davud ve Hz. Süleyman’ın kıssası yer alıyor. Bu dizi içinde Hz. Hud ve Hz. Şuayb’ın hikâyesi kısaca verilmiş Hz. İbrahim’in hikâyesine ise hiç yer verilmemiştir.
- SALİH VE KOMPLOCULAR
Bu surede Hz. Salihin -selâm üzerine olsun- hikâyesi anlatılırken dişi deve ile ilgili bölüm yer almıyor. Sadece Hz. Salih’e ve ailesine karşı duran, O’nun haberi olmadığı halde başlarına çorap örmeye çalışan dokuz kişilik bir grubun gece planlarına yer veriliyor. Yüce Allah da bu bozgunculara karşı onların haberi yok iken bir tuzak hazırlıyor. Onları ve toplumlarını topluca yok ediyor. İman eden ve günaha girmekten sakınanları ise, kurtarıyor. Bozguncuların evlerini harabeye çeviriyor. Ve bunları gelecek kuşaklar için ibret kılıyor. Mekke’deki müşrikler yıkılmış-harabeye çevrilmiş bu evlerin yanından geçiyorlar fakat onlardan ders ve ibret almıyorlar…
Hz. Salih’in mesajı, bir tek cümleyle özetleniyor: “Allah’a kulluk edin” Her kuşak için yüce ufuklardan gönderilen mesajın, üzerinde yoğunlaştığı temel ilke budur. Evrende insanın etrafını kuşatan her delil, içinde, ruhunda gizlenen her işaret insanları, bu biricik gerçeği kabul etmeye çağırmaktadır. Allah’dan başka kimsenin bilemeyeceği kuşaklar ve zamanlar boyunca insanlık, kolayca anlaşılabilen gerçek karşısında, karşı koymaya, alaya almaya ve yalanlamaya yönelik tavır takınmıştır. İnsanlık bugüne kadar da sürekli mutlak gerçeğe karşı çıkmış, bir ve doğru olan Allah’ın yolundan saptıran değişik yollara yönelmişlerdir.
Kur’an-ı Kerim Hz. Salih’in ilahi mesaja çağrısı ve bu konuda bütün çabasını ortaya koyduktan sonra onların nasıl bir tutum izlediklerini özetlemektedir. Böylece onlar birbirine cephe almış ve iki gruba ayrılmışlardır.