SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NUR SURESİ 5. AYET
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
5– Yalnız bu iftira suçunun arkasından tevbe ederek tutumlarını düzeltenler bu hükmün kapsamı dışındadırlar. Çünkü Allah affedicidir, merhametlidir.
Fıkıh bilginleri, bu ayetin hangi durumları verilen hükmün dışında tuttuğu konusunda birbirlerinden farklı görüşlere sahiptirler. Bu, sadece son cezayı mı kapsıyor ve sadece fasıklık sıfatını mı kaldırıyor? Buna rağmen şahitliğinin kabul edilmemesi sürecek mi? Yoksa tevbe etmesiyle birlikte şahitlikleri geçerli mi olacak? İmam Malik, Ahmed ve Şafii, iftiracı tevbe ettiği andan itibaren şahitliği geçerli olur ve fasıklık sıfatı kalkar düşüncesindedirler. İmam Ebu Hanife ise; “Bu ayetteki istisna eydatı son cümleye yöneliktir, bu yüzden zina suçlamasında bulunan kişi tevbe ettiği zaman fasıklık niteliği kalkar ama şahitliğinin geçersizliği devam eder” demiştir. Şâ’bi ve Dahhak: Tevbe etse bile şahitliği kabul edilmez. Ancak zina suçlamasında bulunurken iftira attığını itiraf ederse, bu durumda şahitliği kabul edilir, düşüncesindedirler.
Ben bu sonuncu görüşü tercih ediyorum. Çünkü burada tevbenin yanında, iftiraya uğrayanın iftiracının açık itirafı ile aklanmasının duyurulması zorunluluğu getiriliyor. Ancak bununla zina suçlamasının son etkisi de silinmiş olabilir. Zina suçlamasında bulunan kişi delil yetersizliğinden dolay cezaya çarptırılmıştır denemez. Bu suçlamayı duyan hiç kimsenin içinde “Bu söylenti belki de doğrudur ama suçlayan geri kalan şahitleri bulamamıştır” düşüncesi uyanmaz. Bu şekilde iftiraya uğramış kişinin ırzı aklanmış ve yasal açıdan sonra düşünce açısından da itibari iade edilmiş olur. Sonra, yaptığı iftirayı itiraf ederek tevbe eden ayrıca cezasını da çeken iftiracının itibarına zarar verecek bir durumda kalmamış olur.