SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA SAD SURESİ 80 VE 88. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
80- Allah: “Haydi sana mühlet verildi.
81- O belli vaktin gününe kadar.
82- İblis: senin izzet ve şerefine andolsun ki, onların tümünü azdıracağım dedi.
83- Yalnız onlardan ihlas sahibi kullar hariç.
Bununla metodunu ve yolunu belirlemiştir. O Allah’ın yüceliğine yemin ederek tüm insanları saptıracağını söylüyor. Üzerlerinde hiçbir otoritesi olmayan insanların dışında kimseyi müstesna tutmuyor. Bunları dışarıda bırakırken de keyfinden değil, onları saptırmaktan aciz düştüğü için istisna ediyor! Böylece kendisi ile onun tuzağından ve aldatmasından kurtulanlar arasındaki engeli, kendisi ile onlar arasındaki koruyucuyu açıklamış oluyor. Bu koruyucu da onları sırf Allah’a bağlayan kulluk bilincidir bu. İşte bu kurtuluş dizgini ve hayat ipidir. Hayata doğru çeken bağ budur… Kurtuluş ve kaybedişte yine yüce Allah’ın iradesine ve takdirine uygun olarak gerçekleşmektedir… Bu nedenle yücè Allah iradesini açıklamış, yolunu ve programını belirlemiştir.
84- Allah: “İşte bu doğrudur. Ben gerçeği söylüyorum.
85- Sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım dedi.
Yüce Allah zaten her zaman doğruyu, gerçeği söyler. Kur’an-ı Kerim bu olguyu bu surenin değişik yerlerinde ve değişik vesilelerle belirtip pekiştirmektedir. Duvarların üzerinden atlayarak Hz. Davud’a gelen davacılar ona şöyle demişlerdi: “Şimdi sen aramızda hak ile hükmet, adaletten ayrılıp bize zulmetme” (Sad Suresi, 22). Yüce Allah kulu olan Hz. Davud’a şöyle demişti. İnsanlar arasında adaletle hükmet, keyfine uyma (Sad Suresi, 26) Bundan sonra da göklerin ve yerin yaradılışında gizli olan gerçeğe değinmişti: “Biz göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları boşuna yaratmadık.” (Sad Suresi, 27) Sonra yüce güç ve kudret sahibinin diliyle hak’tan söz ediliyor. “İşte bu doğrudur. Ben gerçeği söylüyorum.” Bu yerleri ve şekilleri farklılık gösterse de yapısı ve karakteri değişmeyen Hak’tır. İşte bu doğru söz de onun bir parçasıdır. “Sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım.”
Demek ki, bu şeytan ile Ademoğulları arasındaki mücadeledir. Bilerek bu mücadeleye girişiyorlar. Sonuç yüce Allah’ın apaçık ve şaşmayan sözünde ifade edildiği için kesin olarak bilinmektedir. Bu apaçık durumdan sonra herkes yaptığı tercihinin sonucuna katlanmak zorundadır. Allah’ın rahmeti onları cahil ve habersiz bırakmak istemediğinden kendilerine uyarıcı peygamberler göndermiştir.
Bu bölümün ve aynı zamanda Surenin sonunda Hz. Peygamber’e -salât ve selâm üzerine olsun- onlara son sözünü söylemesi için emir veriliyor.
86- Ey Muhammed! De ki; “Buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum, kendimden bir şey teklif edenlerden de değilim. “
87- Bu Kur’an, alemler için bir öğüttür.
88- Onun haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra gayet iyi anlayacaksınız.
Bu sonucu açıkladıktan ve uyarıcı gönderdikten sonra kurtuluş için yapılan içtenlikle çağrıdır. Öyle içli bir çağrı ki, bu çağrıyı yapan adam hiçbir ücret talep etmemektedir. Bu sağlıklı yaratılışa sahibi olan davetçidir. Normal diliyle konuşuyor. Zorlanmaya yapmacık hareketlere baş vurmuyor, insana yakın olan fıtrat (yaradılıştan gelen) mantığının gereği dışında hiçbir şey istemiyor. Bu Kur’an insanlara bir hatırlatmadır. Çünkü insanlar unutabilirler, habersiz kalabilirler. Bu gün ona kulak vermeseler de geçekten o en büyük haberdir. Bir süre sonra onun haberini öğreneceklerdir, onlar. Hem bu yeryüzündeki haberini -zaten birkaç sene sonra bu sözün doğruluğunu öğrendiler- hem de bilinen gündeki haberini yüce Allah’ın kesin sözü, gerçekleştiği zaman öğreneceklerdir: “Sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım” dedi.
İşte bu surenin girişi, konusu ve ele aldığı meselelerle tam uyum sağlayan bir sondur. Derinlerde yankılanan ve ilerde meydana geleceklerin dehşetini ortaya koyan bir sarsma meydana getiriyor: “Onun haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra gayet iyi anlayacaksınız.”