SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA SAFFAT SURESİ 114 VE 132. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
MUSA VE HARUN’A SELÂM
114- Andolsun Musa’ya ve Harun’a da lütuflarda bulunduk. ·
115- Onları ve kavimlerini büyük sıkıntılardan kurtardık. ·
116- Onlara yardım ettik de üstün geldiler. ·
117- Onlara, apaçık anlaşılan bir Kitap vermiştik. ·
118- Ve onları doğru yola ilettik. ·
119- Sonra gelenler arasında onlara iyi bir ün bıraktık. ·
120- Musa’ya ve Harun’a bizden selâm olsun. ·
121- İşte biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız. ·
122- Çünkü onların ikisi de bizim mü’min kullarımızdı.
Musa ve Harun’un hikâyelerinden bu kısa kesit, yüce Allah’ın onlara yapmış olduğu iyilikleri ön plana çıkarıp vurgulamaktadır. Bu iyilikler yüce Allah’ın kendilerini seçip tercih etmesi, kendilerini ve kavimlerini ayrıntılarını başka surelerin hikâyelerinin açıkladığı “büyük sıkıntı”dan kurtarmasıdır. Kendilerine cellatları Firavun ve kodamanlarına karşı yardım etmesi ve zafer nasip etmesidir. Bu iyilik kendilerine apaçık bir Kitap vermesi ve onları doğru yola, yüce Allah’ın mü’minleri ilettiği doğru yola iletmesidir. Ve nihayet bu iyilikler, yüce Allah’ın onların gelecek nesillerin ve son çağların dilinde anılmalarını sağlamaktır. Bu kısa kesit, yüce Allah’dan Musa ve Harun’a “selâm” ile son bulmakta ve bunu iyilik yapanların elde edecekleri ödülün cinsi ile mü’minlerin ikram görmesine neden olan imanın değerini vurgulamak için bu surede tekrarlanan final cümlesi izlemektedir.
İLYAS’A SELÂM OLSUN
Bu kısa kesiti, Hz. İlyas’a dair benzeri bir kısa kesit izlemektedir. Hz. İlyas’ın Kitab-ı Mukaddes’in eski ahid bölümünde anılan “İlya” adı ile bir peygamber olduğu ağır basmaktadır. İlyas, Suriye’de “Beal’e” adında puta tapan bir topluluğa gönderilmişti. Bugün “Balebek” şehri bu tapınmanın izlerini hala taşımaktadır.
123- İlyas da peygamberlerdendir. ·
124- Kavmine demişti ki; “Allah’ın azabından korkmaz mısınız?” ·
125- “Yaratanların en güzeli olan Allah’ı bırakıp da Beal’e putuna mı tapıyorsunuz?” ·
126- “Sizin ve babalarınızın Rabb’i olan Allah’ı terk mi ediyorsunuz?” ·
127- Onu yalanladılar, bunun üzerine hepsi cehenneme götürülecekler. ·
128- Yalnız Allah’a gönülden bağlı kulları bunun dışındadır. ·
129- Sonra gelenler arasında ona iyi bir ün bıraktık. ·
130- İlyas’a selâm olsun. ·
131- İşte biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız. ·
132- Çünkü O bizim mü’min kullarımızdandı.
İlyas kavmini “Tevhid”e çağırmıştı. Onların kendilerinin ve daha önce geçmiş babalarının Rabbi olan “En güzel yaratıcı”yı bırakıp da, “Beal”e tapmalarını çirkin karşılamıştı. Nitekim İlyas’dan önce, İbrahim de kendi babasının ve kavminin putlara tapmalarını çirkin görmüşlerdi. Fakat sonuç; onların İlyas’ı yalanlamaları şeklinde idi. Yüce Allah yemin etmekte ve onların zorla getirileceklerini ve yalanlayanlara verilecek karşılığı göreceklerini kesinlikle ifade etmektedir. Bu kötü akıbetten ancak iman edenlerin ve yüce Allah’ın kulları arasından seçmiş olduğu kimselerin kurtulacağını belirtmektedir.
İlyas’a dair bu kısa kesit, bu surede tekrarlanması hedeflenen sonuç cümlesi ile bitiyor; yüce Allah, bununla İlyas’dan önce peygamberlerine “selâm” ile ikram ettiğini, iyi hareket edenleri ödüllendirdiğini ve inananların imanının değerini vurgulamaktadır. İlyas’ın hikâyesi, böyle bir kısa kesitte ilk kez yer almaktadır. Burada bir an durup ayette “İlyas’a selâm” ifadesindeki teknik yönü tanıyalım. Burada ayetlerin fasılası (ayet sonlarındaki kafiye benzeri ses uyumu) ve bu fasılanın, “İlyas” adı geçtikten sonra, Kur’an’ın metoduna uygun olarak “İlyas’ın’ şeklinde getirilerek, müzikal etkisi hedeflenmiştir. Çünkü
Kur’an’a göre ifadenin etkisi birbirine ahenkli olmalıdır. Sonra Lût’un hikâyesinden bir kesit gelmekte… Lût’un hikâyesi başka yerlerde İbrahim’in hikâyesini izler: