sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ŞUARA SURESİ 130. VE 140. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ŞUARA SURESİ 130. VE 140. AYETLER
18.08.2022
579
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun

130- “Birini yakalayınca zorbaca yakalıyorsunuz. “

Onlar katı kalbli, sert yapılı taşkın insanlardır. Tuttukları zaman koparırlar. Yakaladıkları zaman katı yürekle, kaba davranmakta bir sakınca görmezler. Tıpkı sahip oldukları maddi kaba kuvvetle övünen zorbalar gibi.

Burada Hz. Hud, onları Allah’tan korkmaya ve elçisine itaat etmeye çağırmaktadır ki, bu kaba, zalim, zorba karakterin önüne geçsin:

131- “Allah’tan korkunuz da çağrıma uyunuz. “

Hz. Hud burada onlara Allah’ın nimetlerini hatırlatıyor. İstifade ettikleri, birbirlerine karşı övünç aracı yaptıkları zorbalıklarına alet ettikleri nimetlerini. Bu durumda onların öğüt almaları ve şükretmeleri gerekirdi. Kendilerine verilen nimetlerin ellerinden alınma endişesine kapılmaları, boşu boşuna, zalimce, çirkin bir. şımarıklık ile saçıp-savurmaları nedeniyle cezalandırılma hissini içlerinde duymaları gerekirdi!

132- “Size bildiğiniz nimetleri bağışlayan Allah’tan korkunuz. “

133- “O size davar sürüleri ile evlatlar bağışladı. “

134- “Bahçeler ve pınarlar armağan etti. “

135- “Sizin hesabınıza ‘büyük gün’ ün azabından endişe ederim.

Böylece önce onlara özet halinde nimeti ve nimet vereni hatırlatıyor:

“Size bildiğiniz nimetleri bağışlamıştır.”

Bu gözlerinin önünde bir şeydi. Biliyorlar, tanıyorlar ve içinde yaşıyorlar. Sonra meseleyi biraz açıyor. “O size davar sürüleri ile evlatlar bağışladı. Bahçeler ve pınarlar armağan etti.” Bunlar o sırada bilinen, alışılagelen nimetlerdi. Aynı zamanda her dönemdeki nimetlerdir. Sonra onları büyük bir günün azabından sakındırıyor. Bu azaba düşmelerine dayanamadığı için şefkat örneği oluyor. Zira o da kendilerinin kardeşi ve onlardan biridir. Bu günün kuşkusuz azabının onlara dokunmamasını şiddetle arzu etmektedir.

Ne var ki, bu hatırlatma ve korkutma, kurumuş, katılaşmış, donuklaşmış kalblere ulaşıp bir etki gösteremiyor. Bakıyoruz ki, saçma sapan sözlerde, inatçılıkta ve alaycılıkta ısrar ediyorlar.

136- Adoğulları dediler ki, “İster öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bizim için birdir. “

Bu aşağılama, kaba söz ve yüreksizlik ifade eden bir sözdür. Gerisindeki donukluğu, kireçlenmeyi ve taklide dayanmayı ele vermektedir.

137- “Bu uygulamalarımız, eski atalarımızdan bize gelen geleneklerden başka birşey değildir. “

138- “Bizim azaba çarpılmamız sözkonusu değildir. “

Hz. Hud’un reddettiği ve kendilerinin içinde bulundukları halin delili, bu yaptıklarının daha öncekilerin ahlakı ve yolu olmasıdır. Onlar, öncekilerin yolunda giderler! Sonra onlar, kendilerinden öncekilerin azaba düşme ihtimalini red ederler! “Bizim azaba çarpılmamız sözkonusu değildir.” Burada sure, onlar ile peygamberleri arasında geçen tartışmanın tamamını ve detayını vermiyor. Birden işin sonuna adım atıyor!

139- Böylece peygamberlerini yalanladılar. Biz de onları yokettik. Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğu inanmamış kimselerdir.

140- Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb’in üstün iradeli ve merhametlidir.

İki kısa cümle ile iş bitiyor. Zorba olan Ad toplumunun defteri dürülüyor. Yaptıkları fabrikalar kapanıyor. İçinde yaşadıkları bol nimetler: sürüler, hayvanlar, bağlar-bâhçeler, su kaynakları ve kendilerine verilen çocuklar birden sona eriyor!

Ad toplumundan sonra nice milletler bu şekilde düşünmeye başlamış, bu türden nimetlerle övünmüş, uygarlıkta ilerledikçe Allah’tan uzaklaşmış, insanın artık Allah’a ihtiyacı olmadığını sanmaya başlamıştır. Kendisini korumak için başkasının yok oluşuna neden olan etkenleri kullanmış ve düşmanlarının başına gelenlerin kendisinin de başına geleceğini düşünmemiştir. Bu yolda sabah-akşam dolu dizgin ilerlerken bir de bakar ki, hangi yola girerse girsin, altından ve üstünden azabın üzerine gelmekte olduğunu görür.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.