SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA TA-HA SURESİ 22. ve 24. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
Az sonra yüce Allah, sevgili kulu Hz. Musa’ya yeni bir emir verdi.
22- “Elini yenine sok da hiçbir organik bozukluk sonucu olmaksızın bir başka mucize olarak ak bir parıltı ile geri çıksın.”
Bu emir uyarınca baş kahramanımız elini koltuğunun altına soktu. Burada koltuk-altı ile kol, kuşlardaki kanat imajına benzer bir imaj vermek üzere kullanılıyor. Çünkü bu uçarı, bu yer çekiminden ve gövde ağırlığından sıyrılmışlığı hayal ettiren ortamda koltuk-altı ve kol, ağırlıksızlık, çekimsizlik ve havalanmaya hazır olma duygusunu pekiştirmektedir. Baş kahramanımızın koltuğu altına soktuğu eli az sonra ak bir parıltı saçarak dışarı çıkacaktır. Bu ak parıltı herhangi bir organik bozukluğun, herhangi bir anatomik anormalliğin sonucu filan değildir. Tersine deminki “değnek mucize”sini izleyen “başka bir mucize”dir.
23- “Böylece sana birkaç büyük mucizemizi göstermek istedik.”
Bu mucizelere, dolaysız ve aracısız olarak, bizzat kendin tanık olasın istedik. Bunlar gözünün önünde gerçekleşsin de onları çıplak duygularla algılayasın diye diledik. Böylece güven duygusu içinde büyük görevini omuzlamanı planladık. Okuyalım:
24- “Şimdi sen Firavun’a git. Çünkü o gerçekten azıttı.”
Buraya gelinceye kadar Hz. Musa, böylesine önemli bir göreve atandığını bilmiyordu. O Firavun’u iyi tanıyordu. Çünkü sarayında büyümüştü. Azgınlığını ve zorbalığını gözleri ile görmüştü. Soydaşlarına ne işkenceler yaptığına, ne ağır cezalar çektirdiğine yakından tanık olmuştu. Şu anda o, Rabbi’nin huzurunda idi. Gönlü hoşnutluk, onurlanmışlık ve ağırlanmışlık duyguları ile dolup taşıyordu. Bu yüzden bu zor görevinin üstesinden gelmesini güvenceye bağlayacak, peygamberlik yolunda sapmaya uğramaksızın ilerlemesini garanti edecek her şeyi Rabbi’nden isteyebilirdi. Ayetleri okumaya devam edelim:.