SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA TA-HA SURESİ 51. ve 54. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
51- Firavun “Peki, bizden önceki kuşakların durumu ne olacak?” dedi.
Bizden önce yaşamış insan kuşaklarının durumu nedir? Bunlar nereye gittiler? Rabb’leri kimdi? Sözünü ettiğiniz ilahlarını tanımadan öldülerse durumları nasıl olacak? Devam ediyoruz:
52- Musa dedi ki; “Onlara ilişkin bilgi Rabb’imin katındaki kitapta yazılıdır Benim Rabb’im ne yanılır ne de unutun”
Böylece tarihin karanlık dehlizlerinde gömülü bulunan, bilgilerimize kapalı olan bu “gayb” meselesini, bilgisinden hiçbir şey kaçmayan ve hiçbir şeyi unutması sözkonusu olmayan Rabbine havale ediyor. Bu eski kuşakların gerek geçmişe ve gerekse geleceğe ilişkin durumlarını sadece o bilir. Çünkü hem bilinmez aleme ilişkin bilgi ve hem de insanların durumlarının ne olacağına ilişkin tasarruf yetkisi, yüce Allah’ın tekelindedir.
Sonra Hz. Musa sözlerine devam ederek, Firavun’a, yüce Allah’ın evrene ilişkin tasarlayıcılığının belirtilerini, insan denen şu varlığa bağışladığı bazı nimetleri ve imkânları tanıtıyor. Bu tanıtmayı yaparken özellikle Firavun’un yakınında bulunan, toprakları verimli, suları bol, tarım alanları zengin, hayvancılığı gelişmiş olan Mısırdaki, her an görebildiği ilahi nimetleri örnek gösteriyor.
53- “O size yeryüzünü beşik yaptı, orada sizin için yollar açtı ve gökten su indirdi. O su sayesinde çiftler halinde çeşitli bitkiler bitirdik.
54- Bu bitkilerden kendiniz yiyesiniz ve hayvanlarımızı otlatasınız diye. Sağduyu sahiplerinin bu olaylardan alacakları birçok dersler vardır.
Yeryüzünün her tarafı insanlar için her zaman bir beşik gibidir. Tıpkı bebek beşiği gibi. Tüm insanlar da aslında yeryüzünün yavruları, çocuklarıdırlar. Yeryüzü onları bağrında barındırır ve sütü ile besler. Öte yandan yeryüzü, insanların üzerinde yürümelerine, toprağı sürmelerine, ekip biçmelerine ve yaşamalarına elverişli olarak yaratılmış, bu faaliyetler için insanların yararlarına sunulmuştur. Her şeyi tasarlayıp yönlendiren yüce Allah, her şeyi amacına uygun olarak yarattığı gün, yeryüzüne bu konumu vermiştir. Görevine uygun niteliklerle donatarak yarattığı yeryüzünü, gerçekleşmesini öngördüğü “hayat” olgusuna elverişli olarak varetti. Bunun yanısıra fonksiyonuna uygun nitelikle donatarak yarattığı insanoğlunu da, bu yeryüzünde yaşamaya uygun bir biçimde yarattı. Yani yeryüzünü insanların yararına sunduğu gibi orayı onlar için beşik de yaptı. Bu anlamların her ikisi birbirine yalan ve bağlantılıdır.
Beşik örneği ve “yarara sunulma” benzetmesi, Mısır için olduğu oranda dünyanın hiçbir bölgesi için geçerli değildir. Bu ülke toprakları verimli, yemyeşil bir vadidir. Oranın insanları en az emekle topraklarını ekip biçme imkânına sahiptirler. Burası bu nitelikleri ile sanki içinde yatan bebeği bağrına basan, kayran, şefkat dolu bir “çocuk beşiği” gibidir.
Yeryüzünü insanlar için beşik olarak tasarlayan yüce yaratıcı orada insanlar için yollar açtı, gökten oraya su indirdi. Bu yağmur sularından nehirler ve yeraltı kaynakları oluşuyor. Bu nehirlerden biri de Firavun’un yakınından akan Nil nehridir. ‘Bu sular sayesinde yeryüzünde, erkekli-dişili çiftler halinde çeşitli türden bitkiler yetişmektedir. Bu açıdan da Mısır yeryüzünün en dikkat çekici örnek yöresidir. Bu ülkede gerek insan besini ve gerekse hayvan yemi olarak çeşitli bitkiler ve otlaklar yetişmektedir.
Yüce”tasarlayıcı, bitkileri, öbür canlılar gibi, erkekli-dişili çiftler halinde yarattı. Erkekli-dişili çiftler halinde olmak, bütün canlılarda görülen ortak bir olgudur. Çoğu bitkilerde erkeklik ve dişilik organı aynı çiçek üzerinde bulunur. Kimi bitkilerde de, çeşitli hayvan türlerinde olduğu gibi, “döllenme” sadece erkeklik organı taşıyan bitkiler tarafından gerçekleştirilir. Böylece hayat yasaları açısından bütün canlı türleri arasında uyum ve süreklilik sağlanır. Devam ediyoruz:
“Sağduyu sahiplerinin bu olaylardan alacakları birçok dersler vardır.”
Rotasını şaşırmamış hiçbir sağlıklı akıl düşünemezsiniz ki, bu hayret uyandırıcı düzeni düşünsün de bu düzenin içerdiği kanıtları farketmesin; bu kanıtların, her varlığa yaratılış biçimini sunarak onu fonksiyonuna yönlendiren tasarlayıcı bir yaratıcının varlığını ispatladığını gözlemesin.
Daha sonraki ayetlerde Hz. Musa’nın bu konuşması doğrudan doğruya yüce Allah’ın bir sözü ile noktalanıyor. Okuyalım: