SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA TA-HA SURESİ 99. ve 104. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
99- Sana böylece geçmişin bazı olayların anlatıyoruz. Sana katımızdan öğüt içerikli bir kitap verdik.
100- Kim bu kitab’a yüz çevirirse, kıyamet günü ağır bir günah yükünü sırtında taşır.
101- Onlar ebedi olarak bu yükün altında kalırlar. Kıyamet günü bu yük onlar için ne kötü bir yüktür.
102- Sur’a üflendiği gün, o gün günahkârları korkudan ağarmış gözlerle biraraya toplarız.
103- Kısık bir ses tonu ile birbirlerine “Siz dünyada sadece on gün kaldınız ” derler.
104- Aralarındaki konuşmaları biz herkesten iyi biliriz. Bu arada en isabetli görüşlüleri “Siz dünyada sadece bir gün kaldınız” derler.
Hz. Musa’nın durumu ile ilgili olarak sana bildirdiğimiz bu kıssalar da önceki milletlerin haberleridir. Kur’anda bunları sana anlatıyoruz. Ki bu Kur’anda “Zikir” diye de adlandırılır. Çünkü Kur’an Allah’ı ve ayetlerini hatırlatmaktır. Önceki asırlarda meydana gelen bu tür ayetleri hatırlatmaktır.
Kur’an-ı Kerim bu hatırlatmadan yüz çevirenlere suçlular adını vermekte ve onları kıyamet günündeki bir sahnede canlandırmaktadır. Bu suçlular, yolcuların kendi yüklerini taşımaları gibi ağır günah yüklerini taşımaktadırlar. Aman Allah’ım! Ne kötü bir yüktür bu! Mahşer gününde toplanma amacı ile Sur a üfürüldüğünde bu suçlular, üzüntü ve kederden yüzleri mosmor kesilmiş bir halde toplanırlar. Aralarında gizli gizli konuşurlar. Korku, ürkeklik ve mahşer alanım kuşatan dehşet dolu atmosferi sebebiyle seslerini yükseltemezler. Ve onlar yeryüzünde geçirdikleri günleri tahmin ediyorlar. Artık dünya hayatı onların gözünde basitleşmiş ve geçirdikleri günler hayallerinde oldukça silinmiştir. Onlar bu hayatı, birkaç günden öte bir şey olarak değerlendirmiyorlar artık. “Siz dünyada sadece on gün kaldınız. Onların daha akıllı olanları ve daha sağlıklı görüş sahipleri ise onun çok daha kısa olduğunu öne sürüyor. “Siz dünyada sadece bir gün kaldınız.” İşte bu şekilde yeryüzünde yaşadıkları koca ömürleri bir anda siliniyor, gözlerinde eriyip gidiyor. Hayatın mutlulukları ve üzüntüleri bir anda basite iniyor. Bütün bunlar hem zaman, hem de değer açısından gayet küçülüyor. Her türlü zevk ve imkânla donatılmış alsa dahi, on günün ne değeri olabilir? Her bir dakikası ve her bir saniyesi mutluluk ve sevinç dolu olsa dahi bir gecenin ne değeri olabilir? Sonsuza dek uzanıp giden bir hayatın yanında bir günün, on günün sözü edilir mi? Mahşerden sonra kendilerini bekleyen ve kesintisiz devam edecek olan bu dönemin yanında, şu kısacık mutlulukların sözü mü edilir?
Sahnenin dehşeti, dağların o gün ne olacağı konusunda sordukları bir soruyla daha bir şiddetlenerek beliriyor. Bu soruya verilen cevap, onların karşı karşıya bulunduğu dehşetin derecesini,bütün açıklığıyla ortaya koyuyor.