SEYYİD KUTUB’UN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA TİN SURESİ 1. VE 8. AYETLER
1- Andolsun incir ve zeytine,
2- Andolsun sina dağına,
3- Andolsun bu güvenli Mekke şehrine,
4- Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık,
5-Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık.
6- Yalnız inanan iyi işler yapanlar hariç. Onlar için kesintisiz bir mükafat vardır.
Yüce Allah’ın insanoğlunu yaratırken daha başta onu en güzel biçimde yaratmaya önem vermesinin sırrı bu ayetlerden ortaya çıkmaktadır. Hiç kuşkusuz yüce Allah her şeyi güzel yaratmıştır. Burada ve Kur’an’ın başka yerlerinde en güzel yapıda, en güzel biçimde ve en güzel şekilde yaratılmanın insana özgü kılınması bu yaratığa daha fazla önem verildiğini göstermek içindir.
Bu yaratığın zayıf olmasına, fıtratın gösterdiği doğru yoldan sapmasına ve bozgunculuk çıkarmasına rağmen yüce Allah’ın yine de onun durumuna önem vermesi, bu yaratığın Allah katında ayrı bir yeri ve bu varlık aleminin düzeninde ayrı bir ağırlığı olduğuna işaret eder. Yüce Allah’ın insana verdiği bu ayrı önem onun yaratılmasında, kendisini böylesine üstün bir biçimde ister son derece girift ve hassas vücut yapısı bakımından olsun isterse eşsiz aklı yapısı bakımından olsun isterse akıllara durgunluk veren ruhsal yapısı bakımından olsun, insanı kurup düzenlemesinde ortaya çıkmaktadır.
Burada insanın ruhsal özelliklerine ağırlık verilmektedir. insan fıtratın doğru yolundan ayrılınca ve fıtrata paralel olan iman yolundan sapınca aşağıların aşağısına baş aşağı düşen, bu “ruhsal özellikleri” dir. Çünkü gayet açıkça bellidir ki insanın bedensel yapısı aşağıların aşağısına düşmez.
İnsanın yapısındaki üstünlük İşte bu ruhsal özelliklerden ortaya çıkmaktadır. İnsan meleklerin ulaştıkları yerlerin çok daha yükseğine erişebilecek yetenekte yaratılmıştır. Nitekim mirac olayı bunun delilidir. Orada Cebrail bir noktaya gelince durmuş, (bir insan olan Abdullah oğlu Muhammed) daha yüce makama yükselmiştir.
Öte yandan insanoğlu, doğru yoldan çıkınca hiçbir yaratığın inemiyeceği çukurlara yuvarlanmaya da yatkındır. “Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık..” Çünkü bu durumda hayvanlar insandan daha üstündürler ve izledikleri yol daha doğrudur. Çünkü hayvanlar fıtratlarının doğrultusunda hareket ederler, Rabblerini “tesbih etme” içgüdüsünden ayrılmamışlardır, yeryüzünde görevlerini doğru yol üzere yaparlar. Oysa en güzel bir biçimde yaratılan insanoğludur. Ama Rabbini inkar etmektedir, heveslerine uyarak hayvanların bile düşemiyeceği alçaklığa düşmektedir, yuvarlanmaktadır.
“Biz insanı en güzel şekilde yarattık.”
Biz insanoğlunu fıtrat ve yetenek açısından en güzel bir biçimde yarattık… Sonra, insanoğlu, bu fıtratı ile, yüce Allah’ın kendisine gösterdiği, açıkladığı ve iki yoldan birisini seçsin diye özgür bıraktığı çizgiden sapınca, biz de “Onu aşağıların en aşağısı kıldık.”
“Yalnız inanan iyi işler yapanlar hariç.”
Çünkü fıtratın doğrultusunda kalanlar, fıtratı imanla ve iyi işler yapmakla zirveye çıkarıp mükemmel hale getirenler ve bu fıtratla kendisi için planlanan zirveye yükselenler ve sonunda mükemmellik yurdunda mükemmel bir hayata bu fıtratla ulaşanlar İşte onlardır. “Onlar için kesintisiz bir mükafat vardır.” Sürekli ve arkası hiç kesilmeyen bir mükafat vardır.
Fıtratları ile doğru yoldan ayrılıp aşağıların en aşağısına düşüp de onunla dibe yuvarlananlar ve sonunda da en dibte duranlar orada cehennemdedirler. Orada insanlıklarını ayaklar altına almıştır. Kendileri ise cehennemin dibinde çırpınıp durmaktadırlar.
Bu ve o, başlangıç noktasının doğal iki sonucudurlar… Ya sağlam fıtrat yolunu tutmak ve bu fıtratı iman ile iki olgunluğa erdirmek ve iyi amel ile yüceltmek… Ki bu yol sonunda nimet yurdu olan ölümsüz hayata zirvesine ve en olgun noktasına ulaşır.
Ya da sağlam ve doğru fıtrattan sapmak, başaşağı düşmek ve ilahi soluktan ayrılmaktır… Ki bu yolda sonunda cehennem hayatındaki fıtrat için kararlaştırılmış dibe ulaşır…
Böylece insan hayatında imanın değeri ortaya çıkmaktadır. İman öyle bir zirve ki, doğru ve sağlam fıtrat orada olgunluğunun son noktasına ulaşmaktadır. iman, fıtratla yaratıcısı arasına uzatılmış bir iptir. İman, sonsuzluğa ermişlerin ve şerefli insanların hayatlarına yükselen yokuşta, fıtrata adımlarını atacağı yerleri gösteren bir ışıktır.
Bu ip koptuğunda, bu ışık söndüğünde, kesin sonuç aşağıların aşağısına inen bayırda yüz üstü yuvarlanmak ve insan denen varlıkta çamur özelliği harekete geçtiği zaman ahirette cehenneme atılarak tüm insanlığın çiğnenmesi sonucudur. İnsan bir de ne görsün taşlarla birlikte ateşin yakın oluvermiştir.
Bu gerçeğin ışığı altında yüce Allah insana sesleniyor:
7- Ey insan! Öyleyken sana dini yalan saydırtan nedir?
8- Allah hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil midir?
Bu gerçekten sonra, sana hesaba çekilmeyi ve cezayı yalan saydırtan nedir? İnsan hayatında imanın değerini kavradıktan sonra, inanmayanlàrın ve bu nur ile doğru yolu bulmayanların ve yüce Allah’ın kopmaz ipine sarılmayanların acı akıbetleri belli olduktan sonra, sana hesaba çekilmeyi ve cezayı yalan saydırtan nedir? “Allah hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil midir?”
Yaratıklar hakkında böyle hüküm verdiğinde yüce Allah adil davrananların en adili değil midir? İnananlara ve inanmayanlara verdiği hükmünde yüce Allah’ın hikmeti son derecesine ulaşmış değil midir? Allah’ın hükmünde adalet apaçıktır. Hikmet besbellidir… Bundan dolayı, Hz. Ebu Hüreyre’den nakledilen merfu bir hadiste şunlar yer almaktadır: “Biriniz Tin suresini okuduğu zaman sonundaki (Allah hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil midir?) ayetine gelince “Evet ben de buna şahitlerdenim” desin.”