SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ZARİYAT SURESİ 50 VE 55. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
50- O halde Allah’a koşun. Çünkü ben, sizi O’ndan açık bir şekilde korkutuyorum.
51- Allah ile beraber başka tanrılar uydurmuyorum. Ben size O’nun tarafından görevlendirilmiş apaçık bir uyarıcıyım.
Burada “koşma” sözcüğünün yer alması gerçekten hayret vericidir. Bu ifade insanın ruhunu şu yeryüzüne bağlayan, serbest kalmaması için üzerine ağırlık gibi çöken, ruhu her yönden kuşatan, tutsak eden ve kelepçeye vuran, ağırlıkları, kayıtları, bu ağları ve kementleri ima etmektedir. Ve özellikle de rızık ve ihtiras ile va’dedilen payların (rızkın) gözle görülen ağaçları ile oyalanma tuzaklarını ima etmektedir… Bundan dolayı, silkinip harekete geçmek, bu yüklerden ve kayıtlardan kurtularak Allah’a koşmak için yapılan sesleniş güçlü olmaktadır. Her türlü şirkten uzaklaşarak sadece bir olan Allah’a koşmak için yapılan sesleniş güçlü olmaktadır. İnsanlara delillerinin olmayacağı ve özürlerinin kalmayacağı hatırlatılması için güçlü seslenişte bulunulmaktadır. “Ben size O’nun tarafından görevlendirilmiş apaçık bir uyarıcıyım.” Yanyana iki ayette bu uyarının tekrar edilmesi uyarma ve sakındırmayı daha da artırmak içindir.
Ve sanki gökyüzündeki, yeryüzündeki ve yaratıklardaki Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren delillere işaret, peygamberlik ve peygamberlerin mucizeleri ile birbirinin uzantısı şeklinde bir bütünlük gösteriyordu.
Şimdi bu işaretler son bulunca ayetin yukarısında geçen Peygamber hikayelerine ilişkin değerlendirmeler geliyor.
52- İşte böyle, onlardan önce de ne kadar elçi geldiyse mutlaka: “Büyücü veya cinlenmiş” dediler.
53- Bunu birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır onlar azgın bir topluluktur.
54- Onlardan yüz çevir, sen kınanacak değilsin.
55- Ancak yine de hatırlat, çünkü hatırlatmak, mü’minlere fayda verir. Yalancıların karekteri ve mizaçları hep aynıdır. Sapıklar Hakkı ve Peygamberi hep aynı şekilde karşılamışlardır.
“İşte böyle, onlardan önce de ne kadar elçi geldiyse mutlaka: `Büyücü veya cinlenmiş’ dediler.”
Tıpkı şu müşriklerin dediği gibi. Ve sanki çağlar boyu bu çeşit karşılamayı birbirlerine öğütlemişlerdir. Gerçekte onlar birbirlerine birşey öğütlememişlerdir. Böyle bir şey yoktur. Ama azgınlığın ve doğru yoldan sapmanın özelliği var ya bu hep aynıdır. İşte eskilerle yenilerin ortak özellikleri budur.
Azgınların sanki birbirlerine öğüt vermiş gibi çağlar boyu tekrarlayıp durdukları bu tutumlarının doğal sonucu Resulullah’ın -salât ve selâm üzerine olsun-müşriklerin yalanlamalarına aldırmamasıdır, önem vermemesidir. Peygamber onların sapıklığından dolayı kınanacak değildir, hidayete ermemelerinde kusurlu sayılmayacaktır. “Onlardan yüz çevir, sen kınanacak değilsin.” O sadece bir hatırlatıcıdır. Dönekler ne kadar yüz çevirirlerse çevirsinler, yalanlayanlar ne kadar yalanlarsa yalanlasınlar o bir uyarıcıdır, görevi öğüt vermektir ve öğüt vermeye de devam edecektir.
“Çünkü hatırlatmak mü’minlere fayda verir.” Mü’minlerin dışında inkarcılara fayda vermez. Peygamberin görevi öğüttür. Bir kimsenin doğru yola ermesi veya sapık olarak kalması bu görevin dışındadır. Her iki konu da yetki sadece, insanları dilediği duruma göre yaratan, Allah’ın yetkisindedir.
Burada surenin son vurgulaması geliyor. Ve burada Allah’a koşmanın anlamı ortaya çıkmakta ve insanın görevini yerine getirmek için yüklerden ve tutsaklıktan kurtulmasının ne demek olduğu belli olmaktadır. Bu öyle bir görev ki Allah kullarını o görevi yerine getirsinler diye yaratmış ve onu yapsınlar diye onları bu varlık alemine göndermiştir.