TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 139. VE 143. AYETLER
139- Müminler, geveşemeyin, üzülmeyin. Eğer iman ediyorsanız en üstün sizsiniz.
Ey iman edenler, gevşemeyin, Uhut savaşında verdiğiniz kayıplardan dolayı sızlanmayın. Eğer size vadettiği hususlarda Muhammede inanıyorsanız bilin ki sonunda galip gelecek olan sizlersiniz.
Allah teala bu âyet-i kerimede müminleri, Uhut savaşında verdikleri kayıplardan dolayı teselli etmekte, en sonunda yine onların galip geleceklerini haber vermektedir.
Bu hususta İbn-i Cüreyc diyor ki: “Resulullahın sahâbileri Uhut vadisinde yenilgiye uğradılar. Onlar birbirlerine “Filan ne yaptı, falan ne yaptı? dediler. Birbirlerine ölenleri bildirdiler. Ve Resulullahın öldürüldüğünü de birbirlerine anlattılar. Bu sebeple büyük bir üzüntü içine düştüler. Onlar bu hakleyken Halid b. Veîid, müşriklerin süvarileriyle birlikte Uhut dağının üstüne çıktı. Müslümanlar ise dağın eteğinde idiler. O sırada müslümanlar, Resulullahın sağ olduğunu gördüler ve çok sevindiler. Resuîullah, Allaha dua ederek “Ey Allahim bizim senden başka hiçbir gücümüz yoktur. Bu beldede şu topluluk dışında sana kulluk edecek hiçbir kimse de yoktur.” dedi. Bunun üzerine müslümanların okçularından bir topluluk harekete geçip dağa çıktılar. Müşriklerin süvarilerine ok attılar. Böylece Allah onları mağlup etti ve dağın üstüne müslümanlar çıkmış oldular;İşte ayet-i kerimenin “Eğer inanıyorsanız en üstünsünüz” bölümü bu olaya işaret etmektedir.
Abdullah b. Abbas da diyor ki: “Halid b. Velid Uhut dağının üzerine çıkmaya yöneldi. Resulullaha da “Ey Allahim, bizim üst tarafımıza onlar çıkmasın.” diye dua etti. İşte bunun üzerine Allah teala “Müminler, gevşemeyin, üzülmeyin. Eğer iman ediyorsanız, en üstün sizlersiniz.” âyetini indirdi.
140- Eğer siz, bir yara almışsanız, aynı yarayı düşmanlarınız olan topluluk ta almıştır. Biz bu günleri insanlar arasında evirip çeviriz ki Allah, iman edenleri belirtsin. İçinizden şahitler meydana çıkarsın. Allah, zalimleri sevmez.
Ey müminler topluluğu, sizler, savaşta zayiat verdiyseniz düşmanlarınız olan toplulukta ta aynı zayiatı vermiştir. Biz bu günleri insanlar arasında değiştiririz. Bazan mağlup olur bazan da galip gelirsiniz. Bunun sebebi de Allanın, sizden mümin olanları münafıklardan ayırması ve içinizden bir kısmınızı şahitler edinmesidir. Yani sizlerden bazılarını şahitler yapmak istemesi ve şahitlik mertebesine eriştirmesi içindir. Allah, günah işleyip cezayı hak ederek kendilerine zulmedenleri sevmez. O hakle ümitsizliğe düşmeyin. Yeri geldiğinde cihada çıkmaktan asla geri durmayın.
Ayette zikredilen ve “Yara” diye tercüme edilen kelimesi, mücahih, Hasan-ı Basri, Katade, süddi, İbn-i ishak ve Abdullah b. Abbasa göre “Yaralanma ve öldürülme” mânâlarına gelmektedir. Burada, âyet-i kerime uhut savaşında, arkadaşları Öldürülen ve yaralanan müminlere hitabetmekte ve onları teselli etmektedir. Çünkü müminler, Uhut savaşında öldürülmüş ve yara almışlarsa kâfirlerde Bedir savaşında aynı şeylere uyratılmışlardır. O halde müminlerin, mağlubiyetten sonra ümitsizliğe kapılmamalan gerekmektedir.
Ayet-i kerimede “Biz bu günleri insanlar arasında evirip çeviririz.” Duyurulmaktadır. Bu ifadeden maksat, savaşta galip gelmenin, taraflar arasında el değiştirmesidir. Bedir savaşında galibiyet müminlerin olmuş, Uhut savaşında da müşriklere kaymıştır. Bunun hikmeti ise Allah tealinin, mağlubiyetle imtihan ettiği müminlerin, gerçekten mümin olanlarım münafıklardan ayıngası ve bir kısım müminlere de şehadet şerbetini tatürmasıdır.
Abdullah b. Abbas, âyetin “Biz bu günleri insanlar arasında evirip çeviririz.” bölümünün izahında şunlan söylemiştir. “Uhut savaşı sonunda müslüman-lann verdikleri zayiattan sonra Resulullah, Uhut dağının üzerine çıktı. Ebu Süfyan da oraya geldi ve “Ey Muhammed, ortaya çıksana, ortaya çıksana harp nö-betleşedir. Bir gün bizim lehimize, bir gün de sizin lehininizedir.” dedi. Bunun üzerine Resulullah sahabilerine “Buna cevap verin” dedi. Sahabiler de “Eşit değli, eşit değil, bizden öldürülen cennette, sizden öldürülenler ise cehennem ateşindedirler.” elediler. Ebu Süfyan da “Bizim Uzza putumuz var. Sizin Uzza-nız yoktur.” dedi. Resulullah da buyurdu ki “Deyin ki” Bizim dostumuz Allahtır. Sizin ise dostunuz yoktur.” Ebu Süfyan da “Hübel putu sen yücel.” dedi. Resulullah da buyurdu ki “Deyin ki “En yüce ve en büyük olan Allahtir.” Ebu Süfyan dedi ki: “Bizim de sizin de buluşacağımız yer, küçük Bedirdir.” İşte âyet-i kerimenin bu bölümü bu durumu izah etmektedir.
141- Ve Allah, iman edenleri arındırsın. Kâfirleri mahvetsin. Allahın, sizi Uhut savaşında mağlup edip Bedir savaşında da galip getirmesinin sebeplerinden biri de, iman edenleri imtihan edip, gerçekten inananları münafıklardan seçip arındırmak ve kâfirleri mahvetmek istemesindendir. Zira münafıkların dilleriyle söylediklerinin, kalblerindeki inançlara uymadığı, müminlerin mağlup olma durumlarında ortaya çıkmaktadır.
142- Yoksa Allah, içinizden, cihad edenleri belirtmeden ve sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi zannettiniz?
Yoksa Allanın, mümin kullarına, Mücahid olanları belirtmesinden ve sabredenlerinizi bildirmesinden önce cennet gibi yüce makamlara ereceğinizi mi zannediyorsunuz?
Bu hususta başka âyetlerde de şöyle buyurulmaktadir: “Yoksa siz, başı boş bırakılacağınızı ve içinizden cihad edenleri ve Allahtan, Peygamberden ve mü m in türden başkasını sırdaş edinmeyenleri, Allanın bilmediğini mi sandınız? Şüphesiz ki Allah, bütün yaptıklarınızı bilir
“İnsanlar sadece iman ettik demekle bırakılıp imtihan edilmeyeceklerini mi sanıyorlar?”
143- Gerçekten siz, ölümle karşılaşmadan evvel onu arzu ediyordunuz. İşte onu gördünüz. Fakat hâlâ bakıp duruyorsunuz.
Ey Muhammed ümmeti, düşmanlarınızla savaşmadan ve ölümü görmeden Önce, Bedir savaşına katılan müminler gibi, sevaplara nail olasınız diye, ölmeyi arzuluyordunuz. İşte siz, ölümü yakından gördünüz. Hâlâ bekleyip duruyorsunuz.
Mücahid, Katade, Rebi’ b. Enes. Hasan-ı Basri, Süddi ve ibn-i İsalı ak a göre bu âyet-i kerime. Bedir savaşında bulunmayıp ta kâfirlerle savaşmak isteyen ve Uhut savaşına katıldıklarında da istedikleri gibi savaşmayan müslüman-lara işaret etmekte ve savaşta bozguna uğrayanlara sitem etmektir.
Katade diyor ki: “Müminler, müşriklerle karşı karşıya gelip savaşmayı istiyorlardı. Uhut savaş.nda düşmanla karşılaşınca bozguna uğradılar. Bu sebeple kaçanlara sitem edildi ve sabredip direnenler övüldü.”
Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor:
“Gereksiz yere düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin. Allahtan afiyet dileyin. Şayet karşılaşacak olursanız da sabırlı oîun ve bilin ki cennet, kılıçların gölgesi altındadır.