TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 188. VE 190. AYETLER
188- O, yaptıklarına sevinen ve yapmadıkları şeylerle de övünmek isteyenleri sakın azaptan kurtulmuş zannetme. Sakın bunu sanma. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.
Ey Muhammed, senin Peygamberliğini insanlardan saklayarak, yaptıklarıyla sevinen ve kendileri Allaha ibadet etmedikleri halde, insanların, kendilerini “itaatkâr kullar” diye övmelerinden memnun olan ehl-i kitabın, Alhıhın azabından kurtulacaklarını sakın zannetme. Böyle bir taliminde sakın bulunma. Onlar için âhirette can yakıcı bir azap vardır.
Müfessirler bu âyette zikredilen insanlardan kimlerin kastedildiği hususunda farklı görüşler zikretmişlerdir.
a- Ebu Said el-Hudri ve İbn-i Zeyde göre bu âyet-i kerime bazı münafıklar hakkında inmiştir. Resulullah, savaşa çıktığında, bunlar savaşa gitmeyip yerlerinde kalırlardı. Resulullah döndükten sora da ondan üzür dilerler ve savaşmadıkları halde, insanların, özürlerini kabul ederek kendilerini övmelerini isterlerdi.
b- Diğer bir kısım müfessirler ise bu âyet-i kerimenin, Yahudiler hakkında nazil olduğunu söylemişler ancak, Yahudilerin, hangi ameli işleyenleri hakkında nazil olduğu hususunda farklı izahlarda bulunmuşlardır.
aa- Said b. Cübeyr ve İkrimeye göre bu âyet-i kerime, Finhas ve Eşya’ gibi, insanları saptırmakla sevinen ve aynı zamanda insanların kendilerini, âlim olarak övmelerini isteyen Yahudi Hahamları hakkında nazil olmuştur.
bb- Dehhak, Süddi ve Abdullah b. Abbastan nakledilen diğer bir görüşe göre bu âyet-i kerime, Resulullah yalanlamada ittifak içinde olmaktan dolayı sevinen, aynı zamanda insanların, kendilerine “Namaz kılanlar, oruç tutanlar” diyerek övmelerini isteyen Yahudiler hakkında nazil olmuştur.
cc- Mücahide göre ise bu âyet-i kerime Allanın, kendilerine verdiği Tev-ratı değiştirmekten dolayı sevinen ve insanların bu değiştirmeden dolayı kendilerini Övmesini isteyen Yahudiler hakkında nazil olmuştur.
dd- Said b. Cübeyre göre bu âyet-i kerime, Allanın İbrahim (a.s.)ın ailesine verdiği üstünlüklerle sevinen ve bunların gereğini yapmadıkları halde insanların kendilerini Övmesini isteyen Yahudiler hakkında nâzfl olmuştur.
ee- Abdullah b. Abbasa göre bu âyet, Resulullahın, kendilerine bir şey sorması üzerine onu gizleyen, bu gizlemelerinden dolayı da sevinen ve aynı zamanda Resululİaha verdikleri yanlış cevap ile de Resulullah ve müminler tarafından övülmelerini isteyen Yahudiler hakkında nazil olmuştur. Bu hususta Abdullah b. Abbas diyor ki:
“Resulullah, Yahudileri çağırdı ve onlara bir şey sordu. Onlar, sorduğu şeye doğru cevap vermeyip gerçeği gizlediler ve başka bir cevap verdiler. Resu-lullahin yanından ayrılırken de, soruya doğru cevap vermiş gibi görünerek ayrıldılar ve bundan dolayı takdir edilmelerini istediler. Ayrıca doğru cevap vermemelerinden dolayı da sevindiler. İşte bunun üzerine bu âyet nazil oldu. [1][339]
ff- Katadeye göre ise bu âyet-i kerime, Hayber Yahudileri hakkında nazil olmuştur. Onlar, Resulullaha gelmişler, sapıklıklarına bağlı oldukları halde, Re-sulullaha tabi imişler gibi görünmüşler ve gerçekte iman etmedikleri halde Re-sulullahın kendilerini övmesini istemişlerdir. İşte âyet-i kerime bunları ifade etmektedir.
Taberi diyor ki: “Bu görüşlerden tercihe şayan olan görüş, bu âyet-i kerimenin bundan Önceki âyette belirtilen ehl-i kitap hakkında nazil olduğunu söyleyen görüştür. [2][340]
189- Göklerde ve yerde olanların mülkü ancak Allahındır. O, her şeye kadirdir.
Yahudiler: “Şüphesiz ki Allah fakirdir biz ise zenginiz. [3][341]diyorlardı, Halbuki, göklerde ve yerde bulunan her şeyin mülkü sadece Allaha aittir. O halde o nasıl fakir olabilir? Allah her şeye kadirdir. Her yalancı ve iftiracının cezasını derha vermeye de gücü yetendir. [4][342]
190- Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün değişmesinde, akıl sahipleri için şüphesiz deliller vardır.
Ey insanlar ibret alın. Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında ve bunların içinde ihtiyacınız olan şeyleri var etmesinde, gece ile gündüzün birbirin ardınca gelmesinde akıl sahipleri için ibretler vardır. Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesi, gündüzün çalışıp rızık temin etmeniz, geceleyin de istirahat etmeniz içindir. Allah bunları sizin menfaatiniz için böyle takdir etmiştir. Bunu ancak, aklı selim sahipleri idrak ederler.