TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 41-42. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
41- Zekeriyya: “Rabbim, o halde bana bir alâmet ver.” dedi. Allah da “Senin alâmetin, insanlarla, işaretle anlaşman dışında, üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça an. Akşam sabah onu tesbih et.” dedi.
Zekeriyya şöyle dedi: “Ey rabbim, çocuğumun ne zaman doğacağına dair bana bir alamet ver.” Allah: “Senin alametin, dilin alınmadan, herhangi bir hastalığa yakalanmadan insanlarla, işaretleşmen dışında üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça an, çünkü bu hal, rabbini anmana engel olmayacaktır. Rabbini akşam sabah tesbih et ve onu yücelt.” dedi.
Katade, Rebi1 b. Enes, ve Cüveybir b. Nusayr, Hz. Zekeriyyanm oğlunun olacağına dair bir alamet istemesi üzerine Allah Teâlâ’nın ona alamet olarak üç gün konuşamayacağını bildirmiş olması, onu bir nevi cezalandırmadır. Bu hususta Katade diyor ki: “Melekler, Zekeriyya (a.s.) bizzat ağızlarıyla konuşarak Yahyayı müşdelemişler, bununla birlikte Zekeriyya (a.s.), Yahyanın ne zaman meydana geleceğine dair bir delil istemiş, Allah teala da onu, bu istediğinden dolayı, bir nevi cezalandırarak üç gün ancak ima ile konuşacağını bildirmiştir.
Ayet-i kerimede geçen ve “İşaretle anlaşma” diye tercüme edilen kelimesi, Arapçada çok defa “Dudaklarla işaret etme”
mânâsında kullanılmaktadır. Bazen kaş ve gözle işaret etme mânâsına da gelmektedir. Bazan, fısıltı gibi kısık sesle konuşmalara da denilmiştir. Müfessirler, bu âyette zikredilen kelimesinden maksadın hangi organla işaret etmek olduğu hususunda iki görüş zikretmişlerdir.
a- Mücahide göre buradaki kelimesinden maksat, dudakları oynatarak işaret etmektir. Buna göre Zekeriyya (a.s.) oğlu Yahya’nın doğmasından önce üç gün konuşamamış ancak dudaklannı oynatarak işaret edebilmiştir.
b- Dehhak, İbn-i Zeyd, Katade, Süddi, Abdullah b. Kesir, Hasan-ı Basri ve Abdullah b. Abbas’a göre ise buradaki kelimesinden maksat, el ve kaş ile işaret etmektir. Buna göre Zekeriyya (a.s.) insanlarla üç gün konuşamamış, söylemek istediğini ancak elleriyle ve başıyla işaret ederek bildirmiştir.
Âyet-i kerimede Allah teala, Zekeriyyaya üç gün konuşamayacağını bildirdikten sonra kendisini çokça anmasını ve akşam sabah teşbih etmesini emretmiştir. Bu hususta Muhammed b. Ka’b diyor ki: “Eğer Allah ‘.eala, kullarından herhangi birine kendisini anmayı terketmeye ruhsat verecek olsaydı bu ruhsatı Zekeriyya’ya verirdi. Çünkü ona, üç gün konuşamayacağını bildirmesine rağmen yine de kendisini bu günlerde çok zikretmesini emretmiştir.
Taberiye göre âyette geçen ve “Akşam” diye tercüme edilen kelimesinin mânâsı, güneşin zeval vaktinden başlayarak batması anına kadar devam eden zamandır. Yani öğlenden akşama kadar olan zamandır. “Sabah” diye tercüme edilen kelimesinden maksat ise, şafakın sökmesinden itibaren başlayıp kuşluğa kadar devam eden vakittir. Nitekim bu âyetin izahında Mücahid den maksadın, sabahın ilk vakti, den maksadın da, güneşin meyledişinden itibaren batması anma kadar devam eden zaman olduğunu söylemiştir.
42- Melekler de şöyle demişti: “Ey Meryem, şüphesiz kî Allah, seni seçti ve tertemiz kıldı. Ve seni, âlemlerin kadınlarına üstün kıldı.
Hanne, kızı Meryemi Allaha kulluk etmeye adayınca Melekler gelip: “Ey Meryem, şüphesiz ki Allah seni, kendisine itaat içn seçti. Seni şüphelerden ve manevi kirlerden temizledi. Ve seni, zamanındaki âlemlerin kadınlarına üstün kıldı.” dediler.
Âyette zikredilen “Allah seni tertemiz kıldı.” ifadesinden maksat “Senin dinini şüphelerden ve manevi kirlerden temiz kıldı.” demektir. “Seni, âlemlerin kadınlarına üstün kıldı.” ifadesinden maksat ise “Allah, kendisine itaat etmen sayesinde zamanındaki bütün kadınlardan üstün kıldı.” demektir. Resululhıh, Hz. Meryemin üstünlüğünü beyan eden bir çok hadis-i şerif buyurmuştur. Bunlardan bazıları şunlardır.
“Ali b. Ebi Talib r.a. diyor ki: “Ben Resulullahın şöyle buyurduğunu işittim:
“Cennetin kadınlarının en hayırlısı, Huveylidin kazı Halicedir Yine cennetin kadınlarının en hayırlısı İmran kızı Meryem’dir.
Enes b. Malik te ResuHahm şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Âlemlerin kadınlarından (örnek olma bakımından) şunlar sana kâfidir. İmran kızı Meryem, Huveylid kızı Hatice, Muhammed kızı Fatıma ve Firavunun karısı Âsiye
Ebu Musa el-Eş’ari, Resulullahın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir.
“Erkeklerden çok kimse kemale ermiştir. Kadınlardan ise İmran kızı Meryem bir de Firavunun karısı Âsiye dışında kimse kemale ermemiştir. Aişe-nin diğer kadınlara göre üstünlüğü ise Tiridin diğer yemeklere üstünlüğü gibidir,
Taberi, Hz. Fatıma’nın şunları söylediği rivayet etmiştir. “Bir gün ben, Aişenin yanında iken Resulullah içeri girdi ve bana gizlice bir şey söyledi. Ben ağladım. Tekrar gizlice bir ey söyledi. Bu defa da güldüm. Aişe benden bunu sordu. Dedim ki: “Acele ediyorsun. Resulullahın sırrını sana mı bildireceğim?” “Bunun üzerine Aişe vazgeçti. Resulullah vefat edince Aişe bu meseleyi bana tekrar sordu. Ben de dedim ki: “Resulullah bana gizlice demişti ki: “Cebrail her yıl Kur’am benden bir kere dinlerdi. Şimdi ise Kur’anı iki kere dinledi. Her Peygamberin Ömrü kendisinden önce gelen peygamberin ömrünün yansı kadardır. Kardeşim Isanm ömrü yüz yirmi seneydi. Şimdi benim ömrüm altmış yıllıktır. Bu yılın içinde öleceğimi sanıyorum. Âlemlerin kadınlarından hiçbir kadının başına senin başına gelecek olan musibet gelmemiştir. Sabretme bakımından bir kadının derecesinden aşağı düşme. “İşte ben bu söz üzerine ağladım. Sonra Resulullah buyurdu ki: “Sen, cennet kadınlarının hanım efendisisin. Ancak, Meryem el-Betül müstesnadır.” İşte bunun üzerinde de güldüm.”