TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 73. AYET-İ KERİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
73- Sizin dininize tabi olanlardan başkasını tasdik etmeyin. “Ey Muhammed de ki: “Şüphesiz ki hidayet Allah’ın hidayetidir. Size verilenin benzerinin başka birine verilmesinden veya rabbinizin katında aleyhinize delil gctirilmeleriden korkarak mı tasdik etmiyorsunuz? De ki: “Şüphesiz ki lütuf Allah’ın elindedir. Onu, dilediğine verir. Allah geniş lütuf sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir.
* Bir kısım müfessirler bu âyetin, Kur’an-ı kerimin mânâsının anlaşılması bakımından Kur’an-ı Kerimin en zor âyetlerinden biri olduğunu .söylemişlerdir. Bunun sebebi âyette geçen ifadelerden bir kısmının, hem Yahudilerin sözleri hem de Allah Teâlâ’nın, Resulullaha, söylemesini emrettiği sözler olması ihtima-1 indendir.
Ayetin, “Sizin dinize tabi olanlardan başkasını tasdik etmeyin.” bölümünün, Yahudilerin sözü olduğu ve “Ey Muhammed, de ki: Hidayet Ali ahin hidayetidir.” bölümünün de Resulullaha, söylemesi emredilen söz olduğu kesindir. Ancak, âyetin diğer bölümlerinin, kimin sözü olduğu kesin değildir. Bu nedenle müfessirler, âyetin izahında zorlanmışlar ve takdir ettikleri farklı faraziyelere başvurarak, âyeti izah etmeye çalışmışlardır. Taberinin, âyeti izahı özetle şu şekildedir:
a- Âyetin içindeki “Ey Muhammed de ki: ” Hidayet Allah’ın hidayetidir.” ifadesi dışındaki diğer ifadelerin tümünün Yahudilerin sözü olduğunu farzeden müfessirler bu âyete şu şekilde mânâ vermişlerdir. “Yahudiler birbirlerine dediler ki: “Sizin dininize tabi olanlardan başkasını tasdik etmeyin.” Ey Muhammed sen de de ki: “Şüphesiz ki hidayet, Allah’ın hidayetidir.” Yine Yahudiler dediler ki: “Size verilen Tevratın ve size gönderilen Musanın benzerinin bir başkasına, yani Muhammede ve ümmetine de” verileceğine inanmayın. Yine sizler, rabbiniz huzurunda aleyhinize delil getirilerek mağlup edileceğinize de inanmayın.”
Taberi, Mücahidin bu âyeti bu şekilde izah ettiğini zikretmiştir.
b- Ayet-i kerimenin, “Sizin dininize tabi olanlardan başkasını tasdik etmeyin.” kısmının, Yahudilerin sözü olduğunu fakat diğer tamamının Allah Teâlâ’nın, Resulullaha söylemesini emrettiği sözler olduğunu takdir eden müfessirler, âyete şu şekilde mânâ vennişlerdir: “Yahudiler birbirlerine dediler ki: “Sizin dininize tabi olanlardan başkasını tasdik etmeyin. Ey muhammed, sen de onlara de ki: “Asil açıklama Allah’ın açıklamasıdır. Onun açıklaması da şudur ki, siz ümmet-i Muhammed’e verilenin benzeri, başka hiçbir kimseye verilmemiştir ki Yahudiler, rableri huzurunda sizinle tartışıp sizi mağlup etsinler. Çünkü size verilenler onlara verilenlerden daha afdaldir. Taberi, Süddinin âyeti bu şekilde izah ettiğini söylemiştir.
c- Yine, âyetin “Sizin dininize tabi olanlardan başkasını tasdik etmeyin.” kısmının Yahudilerin sözü olduğunu, diğer kısımlarının ise, Allah tealanın, Resulullaha söylemesini emrettiği sözler olduğunu söyleyen başka bir kısım müfessirler, âyeti şu şekilde izah etmişlerdir: “Yahudiler dediler ki: Sizin dininize tabi olanlardan başkasını tasdik etmeyin. Ey Muhammed sen de o Yahudilere de ki: “Ey Yahudiler topluluğu, hidayet Allahın hidayetidir. O halde sizin dışınızdaki insanları kıskanarak size verilen kitap ve Peygamberin benzerinin bir başkasına da verilmesini veya rabbinizin huzurunda başkaları tarafından delillerle mağlup edileceğinizi inkâra kalkışmayın ve reddetmeyin. Zira lütuf, Allahın elindedir. Onu, kullarından dilediğini verir.
Taberi, Katade, ve Rebi’ b. Enesin, âyeti bu şekilde izah ettikleri nakletmiştir.
d- Başka bir kısım müfessirler, âyet-i kerimenin “Sizin dininize tabi olanlardan başkasını tasdik etmeyin.” Kısmının ve “Rabbinizin katında sizin aleyhinize delil getirmiş olurlar.” kısmının, Yahudilerin sözü olduğunu iğer kısımlarının ise, Allah tealanın, Resulullaha söylemesini emrettiği sözler olduğunu söylemişler ve âyet-i kerimeye şu şekilde,mânâ vermişlerdir.” Yahudiler dediler ki: “Sizin dininize tabi olanlardan başkasını tasdik etmeyin. Ey Muhammed, sen de de ki: “Şüphesiz ki hidayet Allahın hidayetidir. O da size verdiği kitabın benzerini başkalarına da vermesidir. Yahudiler dediler ki: “Allahın Tevratta size açıkladığı şeyleri müslümanlara haber vermeyin ki rabbinizin huzurunda onu aleyhinize delil olarak kullanmasınlar.” Taberi, İbn-i Cüreycin âyeti bu şekilde izah ettiğini zikretmiştir.
Taberi bu görüşü seçmiş, âyetin, ehl-i kitaptan, gündüzün başlangıcında iman etmeyi, sonunda da inkâr etmeyi emreden kişilerin sözü olduğunu, ancak “Hidayet Allahın hidayetidir.” cümlesinin bir muteriza cümlesi olduğunu, bu cümlenin faydasının ise, batıl iddialarda bulunan Yahudilerin kendi sözleri içinde tekzib etmek olduğunu söylemiş ve âyete şu şekilde mânâ vermiştir: “Yahudiler dediler ki: “Ey Yahudiler topluluğu, sizin dininize tabi olanlardan başkasını tasdik etmeyin. Ey Muhammed, sen de onlara de ki: “Şüphesiz ki hidayet, Allah’ın hidayeti ve beyan etme, onun beyan etmesidir. Siz Yahudiler toplululuğunun iddiaları değildir. Yine Yahudiler dediler ki: “Size verilen kitap ve Peygamberin benzerinin bir başkasına verileceğine veya imanınızdan dolayı herhangi bir kimsenin, sizi, rabbinizin huzurunda mağlup edeceğine de inanmayın.” Ey Muhammed de ki: “İmana muvaffak kılma ve İslama kavuşturma lütfü, Allah’ın elindedir. Ne sizin elinizde ne harhangi bir yaratığın elindedir. Allah, lütfü bol olan ve bu lütfa layın olanı çok iyi bilendir.” Taberi diyor ki: “Bu izah şeklini tercih etmemizin sebebi, mânâsının daha sahih olması, Arapça ifade şekline daha uygun düşmesi ve âyetin, cümlelerinin birbirleriyle daha fazla irtibatlı sayılmasıdır. Diğer görüşler ise sıhhatten uzak bir kısım zorlamalardır ve hoş olmayan ifadelerdir.
74- Allah, rahmetini dilediğine tahsis eder ve Allah büyük lütuf sahibidir.
Allah, İslam ve iman gibi nimetlerini, dilediğine tahsis eder. O büyük lütuf salibidir.