TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 82-83. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
82- Bundan sonra kim yüzçevirirse, işte onlar, fasıkların ta kendileridir.
Artık Allah’ın bütün Peygamberlerinden ve onların ümmetlerinden, Peygamberlere iman etmelerine ve onları desteklemelerine dair bir söz aldıktan sonra kim Peygamberlere iman etmekten ve onlara yardım etmekten yüz çevirirse işte onlar, Allaha itaatten ayrılan fâsıkların ta kendileridir. Zira onlar bu halleriyle bütün Peygamberlerin talimatına karşı çıkmış ve kendi arzularına uymuş olurlar.
Taberi diyor ki: “Her ne kadar bu iki âyet, Allah Teâlâ’nın, belli şeyleri yapmalarına dair Peygamberlerinden ve onların ümmetlerinden ahit aldığına dair beyanda bulunuyorsa da, bunlar Resulullah’ın hicreti esnasında, Medinenin çevresinde bulunan Yahudilere, Hz. Muhammed geldiğinde ona iman edeceklerine dair kendilerinde ahit alındığını bildirmektedirler. Zira onların ataları olan Yahudilerden ve o atalarına gönderilen Peygamberlerden böyle bir ahit alınmıştır. Onlar da bu ahitle yükümlüdürler.
83- Allah’ın dininden başkasını mı arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde ne varsa hepsi ister istemez ona teslim olmuştur. Ve yine ona döndürülecektir.
Allah’ın dininden başka bir din mi arıyor ve onu istiyorlar? Halbuki göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allaha boyun eğmiş, onun ilahlığı önünde teslim olmuşlardır. Müminler isteyerek teslim olmuşlar kâfirler ise Allah’ın azabını gördükten sonra istemeyerek te olsa teslim olmuşlardır. Onlar, Öldükten sonra Allaha döndürülecekler, Allah, onların amellerinin karşılığını verecektir. İyilik edene iyiliğin, kötülük edene de kötülüğün karşılığı verilecektir.
Âyet-i kerimede “Göklerde ve yerde bulunanların isteyerek ve istemeyerek Allaha boyun eğdikleri, ona teslim oldukları zikredilmektedir. İsteyerek boyun eğip teslim olanlardan maksat, Peygamberler, müminler ve melekleridir. İstemeyerek boyun eğenlerden maksat ise müfessirler tarafından çeşitli şekillerde izah edilmiştir.
a- Mücahid ve Ebul Âliyeye göre bunlardan maksat, Allah’ın yaratıcılığını kabul edip bununla beraber, ibadette ona ortak koşan müşriklerdir. Bunlar, Allaha samimi bir şekilde kulluk etmedikleriden, istemeyerek ona boyun eğmişlerdir. Nitekim bu hususta başka bir âyet-i kerimede şöyle Duyurulmaktadır. “Yemin olsun ki, eğer kâfirlere” Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan onlar mutlaka “Allah” derler.
b- Abdullah b. Abbasa göre, istemeyerek boyun eğenlerden maksat, kendilerinden ahit alınırken istemeyerek ahit verenlerdir.
c- Mücahide göre istemeyerek boyun eğenlerden maksat, kâfirlerin gölgelendir. Nitekim bu hususta başka bir âyette: “Göklerde ve yerde olanlar, ister istemez Allaha secde ederler, gölgeleri de sabah akşam Allaha boyun eğer. buyurulmaktadır.
d- Cabir b. Âmire göre istemeyerek boyun eğenlerden maksat diliyle inkâr ettiği halde kalbiyle İslam’ın hak olduğunu idrak edenlerdir.
e- Hasan-ı Basri ve Matarül Verrak’a göre ise, istemeyerek boyun eğenlerden maksat, kılıç zoruyla Müslüman olduklarını söyleyenlerdir.
f- Katadeye göre ise istemeyerek teslim olanlardan maksat, Allah’ın azabını gözleriyle görerek ister istemez iman edenlerdir. Nitakim şu âyetlerde “Ey Muhammet!, de ki: Eğer biliyorsanız söyleyin bakalım yeryüzü ve oradakiler kimindir?” “Allah’ındır” diyecekler. O halde hiç düşünmez misiniz?” de “İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu onlara zulmetmek ve saldırmak maksadıyla peşlerine düşmüşlerdi. Firavun, boğulacağı anda “îsrailoğullarının iman ettiğinden başka ilah olmadığına iman ettim. Ve ben müslümanlardanım.” dedi.” “Şimdi mi iman ediyorsun? Halbuki bundan önce isyan ettin. Ve fesat çıkaranlardandın. Duyurulmak suretiyle bu hususa işaret edilmektedir.
g- Abdullah b. Abbas’a göre ise, bu âyette zikredilen, isteyerek boyun eğenlerden maksat, Allaha isteyerek ibadet edenlerdir. İstemeyerek boyun eğenlerden maksat ise, Allaha istemeyerek ibadet edenlerdir. Nitekim şu âyette bu husus ifade edilmektedir. “Göklerde ve yerde olanlar ister istemez Allaha secde ederler. Gölgeleri de sabah akşam Allaha boyun eğer.