TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 11. VE 15. AYETLER
11- Şüphesiz ki sizi yarattık sonra size şekil verdik sonra Meleklere” Âdeme secde edin.” dedik. Derhal secde ettiler, İblis hariç, O secde edenlerden olmadı.
Ey insanlar, biz atanız Âdemi topraktan yarattık. Sonra ona şekil verdik. Böylece sizi de yaratıp şeklinizi vermiş olduk. Sonra Meleklere: “Âdeme saygı secdesi edin.” dedik. Meleklerin hepsi de secde ettiler İblis hariç. O, Âdeme secde edenlerden olmadı.
Müfessirler bu âyetin “Şüphesiz ki sizi yarattık. Sonra size şekil verdik” bölümündeki “Sizi” ifadesinden kimin kastedildiği hususunda farklı görüşler zikretmişlerdir:
a- Abdullah b. Abbas, Rebi b. Enes, Süddi, Katade ve Dehhak’tan nakledilen bir görüşe göre bu ayetteki “Sizi” ifadesinden maksat, Hz. Adem ve devamındaki “Size” ifadesinden maksat da, Hz. Âdemin soyundan gelenlerdir. Bunlara göre ayetin bu bölümünün manası şöyledir: “Şüphesiz ki biz, atanız olan Âdemi dolayısıyle onun sulbünde sizi yarattık, onun soyundan gelen sizlere de annenizin kamında şekil verdik.”
b- İkrime ve A’meşe göre bu âyetteki “Sizi” ve “Size” ifadelerini beyan eden her iki zamirinden maksat da, insanlardır. Ve ayetin manası
şöyledir: “Şüphesiz ki biz sizi, babalarınızın sulbünde yarattık ve sizlere, annenizin karnında şekil verdik”
c- Mücahide göre ise buradaki zamirlerden birincisinden maksat Hz. Âdem, ikincisinden maksat ise onun sulbünde mevcut olan soyudur ve âyetin manası şöyledir: “Şüphesiz ki biz Âdemi yarattık sonra size, Âdemin sulbünde iken şekil verdik.
d- Diğer bir kısım alimlere göre ise burada geçen her iki zamirden de maksat insanlardır. Ayetin manası da şöyledir. “Şüphesiz ki biz sizi, annelerinizin kamında yarattık ve sizlere annenizin rahminde iken şekil verdik. Kulak, göz, el, ayak gibi organlarınızı meydana getirdik.
Taberi diyor ki: “Bu görüşlerden tercihe şayan olanı, her iki zamirin de Hz. Âdeme işaret ettiğini ve ayetin bu bölümünün manasının şöyle olduğunu söyleyen görüştür. “Şüphesiz ki biz, Âdemi yarattık. Ona şekil vererek size de şekil vermiş olduk.”
Âyet-i Kerimede Âdem kastedildiği halde “Siz” ve “Size” zamirleri zikredilen hazır bulunan insanlara hitabedilmesi, Arap dilinin yaygın olan usullerinden birinin gereğidir. Zira Arapça’da ataların yaptıkları torunlara isnad edilerek “Siz şöyle şöyle yaptınız” denmesi bir üslup şeklidir. Nitekim Resulullah zamanındaki Yahudilere hitab edilerek atalarının yaptıkları beyan edilmek istenmiş ve şöyle buyrulmuştur. “Bir zaman sizden kesin söz almıştık. Üzerine tur dağını kaldırmıştık. (Size verdiğimize kuvvetle sanlın) demiştik.. [1][25]
Taberi sözlerine devamla diyor ki: “Bu görüşü tercih etmemizin sebebi ayetin devamında “Sonra, meleklere “Âdem’e secde edin” buyrulmasidır. Arapça’da “sonra” manasına gelen kelimesi, kendisinden sonra zikredilenlerin kendisinden önce zikredilenlerden kesinlike daha sonra meydana geldiklerini ifade eder. Ayet-i Kerime’de, öne eyaratılma olayı sonra da Âdeme meleklerin secde etmelerinin emredildiği zikredildiğine göre, yaratılanların, Âdeme secde emrinden daha Önce yaratılmış olmaları gerekmektedir. Hz. Ademe secde edilmesi emredildiğinde, insanlar henüz yaratılmış olmadıklarından buradaki “Sizi yarattık.” Size şekil verdik… ifadelerindeki zamirlerden maksadın Hz. Âdem olduğu ortaya çıkmaktadır. [2][26]
12- Allah: “Sana emrettiğimde seni secde etmekten alıkoyan nedir?” dedi. İblis: “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın.” dedi.
Allah, İblise; «Âdeme secde etmeni emrettiğim zaman senin ona secde etmene engel olan şey nedir?» dedi. İblis de ona cevaben: “Ben ondan daha üstün ve daha hayırlıyım. Çünkü sen beni ateşten Âdem’i ise çamurdan yarattın. Ateş çamurdan daha üstündür.” dedi.-
Âyet-i Kerime’de geçen ve “Secde etmek” diye tercüme edilen ifadesinin görünürdeki manası, “secde etmemekten” şeklindedir. Buna göre ayete mana verildiği takdirde ayetin bu bölümünün manası şöyle olur: “Sana emrettiğimde seni secde etmemekten alıkoyan nedir?” Görüldüğü gibi, mana böyle kabul edilirse İblis’in secde etmesinden dolayı hesaba çekildiği anlaşılır. Haibu-ki İblis’in, Âdem’e secde etmemesinden dolayı sorgulandığı bütün nasslarda açıkça ifade edilmiştir. İşte âyetteki bu kapalılıktan dolayı müfessirler bu âyeti çeşitli şekillerde izah etmişlerdir.
a- Bazı Basralı lügat âlimlerine göre ayette geçen ifade-sindeki harfi zaiddir, olumsuzluk manası ifade etmemektedir. Bu durum Arapça’da kullanılan bir üsluptur. Bu sebeple ayetin bu bölümünün manası: “Seni secde etmekten alıkoyan nedir?” şeklindedir.
b- Diğer bir kısım alimlere göre ise ayetin, ifadesindeki harfi zaid değildir. Ancak bu ifadeden önce geçen cümlesindeki fiilinin manası “Engel olmak” değil “söylemek”tir. Bu nedenle ayetin bu bölümünün manası şöyledir: “Sana emrettiğim zaman Âdeme secde etmemeni sana kim söyledi?” Arapçada bu fiil, “söylemek” manasına kullanıldığı zaman, bundan sonra edatı zikredilir. Bu ayette de durum böyle olmuştur.
c- Diğer bir kısım alimlere göre buradaki harfi zaid değildir. Fakat fiilinin manası “Mecbur olmak” demektir. Ayetin manası ise: “Seni Âdeme secde etmemeye mecbur eden sebep nedir?” şeklindedir.
Taberi diyor ki: “Bana göre doğru olan söz, bu ayette, belli bir ifadenin mahzuf olduğunu söylemek ve mahzufun da “muhtaç kıldı” fiili olduğunu ifade etmektir. Yani, bu ayetin bu bölümünün manası şöyledir: “Ey İblis, Âdeme secde etmeni emrettiğim zaman, secde etmene engel olan ve seni, secde etmemeye zorlayan şey nedir? Bu görüşü tercih edişimizin sebebi, Allah’ın kelamında her hangi bir şeyin zaid olduğunu ve bir mana taşımadığını söylemekten kaçınmaktır. fiilinin buradaki şekliyle, “söylemek” manasına gelmesi de üslup itibariyle uygun değildir. Bu nedenle ayette manayı tamamlayacak bir ifadenin mahzuf olduğunu söylemek isabetli olan bir görüştür. Zira muhataplar bu mahzuf olan cümleyi, ayetin akışından anlayabilirler.
Âyet-i Kerime’de İblisin, Allah Teâlâ’nın sorusuna şu cevabı verdiği zikredilmektedir. “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten onu ise çamurdan yarattın.” İblis Ademe secde etmemesinin gerekçesi olarak kendisinin yaratıldığı ateşin, Âdem’in yaratıldığı topraktan daha üstün olduğunu söylemiş, böylece hakkı idrak edememiş ve doğru yoldan sapmıştır. Zira ateş cevherinin hafif, körü körüne yayılan, dalgalanan ve yukarı doğru yükselen bir cevher olduğu malumdur. İşte İblis’te bulunan bu cevher onu, Allah’ın, levh-i mahfuzunda isyankâr biri olacağı tescil edildiği üzere Âdem’e secde etmekten kibirlenmeye, onu hafife almaya sevk etmiş böylece kendi kendini yeyip bitiren bir ateş gibi heiake sürüklemiştir. Toprak cevherinin ise, istikrarlı oturaklı, yumuşak, edepli, kararlı bir cevher olduğu malumdur. İşte Âdem’de bulunan bu cevher, onun, levh-i mahfuzda mes’ud bir kimse olacağı tescil edildiği üzere Âdemi, hata yapmasından sonra tevbe etmeye ve rabbinden af ve mağfiret dilemeye sevketmiş-tir.
İşte Hasan-ı Basri ile İbn-i Sîrin’in “İlk kıyası yapan İblis’ür.” sözleri bu türden olan yanlış kıyası ifade etmektedir. Hz. Âdem’in, İblis’ten üstün olduğu muhakkaktır. Çünkü Allah Teâlâ onun bizzat kendi eliyle yaratmış, ona kendi rahundan üflemiş, ona melekleri secde ettirmiş, her şeyin ismini öğretmiş ve diğer bir çok özellikler venniştir. Fakat ahmak İblis bütün bunları görememiş, kendisinin, ateşten yaratılması, Âdem’in de topraktan yaratılması dolayısiyle ondan üstün olduğuna delil getirmek istemiştir. Halbu ki o, her ikisinin de yaratıldıkları maddeler bakımından da Âdemden üstün değildir. Ayrıca Âdem’e yaratıldığı cevherin dışında bir çok üstünlük verilmiştir. Bu durumda nasıl olur da İblis ondan üstün olabilir? [3][27]
13- Allah dedi: “Öyleyse in oradan. Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık çünkü sen, âdilerdensin.”
Allah, İblis’e “Cennletten in. Senin cennette kibirlenmeye hakkın yoktur. Cennette olan kimse kibirlenemez. Cennetten çık. Çünkü sen, zelil ve âdi kılımın! and ansın.” dedi.
Müfessirlerin çoğunluğu, İblise “İn oradan” diye hitabeden cümleyi izah ederken buranın cennet olduğunu ve dolayısiyle İblis’in cennetten indirildiğini söylemişler buna mukabil bazıları da oranın, göklerde İblise ait bir makam olduğunu ve oradan indirildiğini söylemişlerdir. [4][28]
14- İblis dedi: “Bari, insanların diriliceği güne kadar bana mühlet ver. [5][29]
15- Allah da “Sen, mühlet verilenlerdensin” dedi.
İblis, Allah Teâlâ’dan, kıyamette insanların dirileceği güne kadar kendisine mühlet vermesini istedi. Ona bu isteği tam olarak verilmedi. Eğer verilecek olsaydı ebedî olarak yaşayacak ve hiç ölmeyecekti. Çünkü insanlar tlirildik-ten sonra artık bir daha ölüm yoktur. Bu sebeple Allah Teâlâ İblise”… Sen, vakti tayin edilen bir güne mühlet verilenlerdensin.” dedi. [6][30]İşte, İblis’in öleceği o gün, sur’a birinci üfleniş günüdür. O günde göklerde ve yerde bulunan herkes, bayılıp yere düşecek ve Ölecektir. İblis de bu Ölecek kimselerden biridir.
Eğer denilecek olursa ki “Birinci Sur’un üflenişine kadar kendilerine mühlet verilen başka kimseler vannı ki, ayet-i kerimede İblise” “Sen de o güne kadar mühlet verilenlerden birisin.” denmiştir? Cevaben denilir ki “Evet birinci, sur’un üflenmesinden önce hayatta bulunup ta o anda ölecek olanlar o ana kadar yaşamış olanlardır. İblis de bunlardan biri olacaktır. [7][31]