sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 16. VE 20. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 16. VE 20. AYETLER
21.01.2025
9
A+
A-

16- İblis: “Benim azama hükmettiğin için, senin doğru yolunda, kul­larının önünü keseceğim.

İblis dedi ki: “Beni saptırman sebebiyle insanoğlunu sana ibadet ye itaat­ten alıkoyacağım. Senin beni saptırdığın gibi ben de onları saptıracağım.”

Âyet-i Kerime’de ecen ve “Azmama hükmettin” diye tercüme edilen  ifadesi çeşitli şekillerde izah edilmiştir.

Abdullah b. Abbas ve İbn-i Zeyde göre bu ifadenin manası “Beni saptırdı­ğın için” demektir. Başka bir kısım alimlere göre “Beni perişan ettiğin için” de­mektir. Diğer bir kısım âlimlere göre “Beni cezalandırdığın için” demektir. Baş­ka bir kısım alimlere göre ise bu ifadenin manası “Senin beni azdırmana yemin olsun ki” demektir.

Taberi diyor ki: “Ayet-i kerime’nin bu ifadesi kaderi inkâr edenlerin şu iddialarının bâtıl olduğunu gösterir. Onlar derler ki: “Allah, iman etme ve inkâr etme sebeplerini insanlara bırakmıştır. İnsanlar bu sebeplere baş vurarak ya iman eder veya inkâr ederler. İnsanların iman etmelerine aracı olacak sebeplerle inkâr etmelerine vasıta olacak sebepler aynıdır.” Evet, onların bu iddiaları fasit­tir. Şayet onların bu iddiaları doğru olacak olsaydı burada İblis, Allah Teâlâ’ya “Sen beni düzelttiğim için ben, senin doğru yolunda oturup kullarının önünü ke­seceğim.” demiş olurdu. Zira İblis’i saptıran da düzelten de onlara göre aynı se­beplerdir. İblis’in saptırılmassını haber vermesiyle düzeltildiğim haber vermesi aynı şey olur. Aslında ise saptırma ile düzeltme sebepleri farklı şeylerdir. Ve bunlar, Allah’ın elinde olan şeylerdir. Bu sebeple İblis, Allah Teâlâ’ya hitabede-rek “Senin, beni saptırman yüzünden” ifadesini kullanmıştır. Muhammed b. Ka’b el-Kurezi bu noktaya işaret ederek bu âyetin izahında şunu söylemiştir, “Allah kaderi inkâr edenleri kahretsin. İblis, Allah’ı onlardan daha iyi biliyor.”

Âyet-i Kerime’de geçen ve “Senin doğru yolun” diye tercüme edilen  ifadesinden maksat Allah’ın gerçek dini olan İslâmdır. İb­lis kullan, Allah’ın dininden, ona ibadet ve itaatten saptıracağını söylemiştir. Evet, İblisin işi budur.

Sebre b. Ebi Fâkih diyor ki:

” Resulullah’m şöyle buyurduğunu işittim. “Şüphesiz ki Şeytan, insanoğ­lunun yollarını keser. Evvela Müslüman olma yolunu keser ve ona şöyle der: “Müslüman olup ta kendi dinini, babalarının ve atalarının dinini mi bırakacak­sın?” Fakat kişi onu reddeder ve Müslüman olur. Sonra Şeytan İnsanoğlunun hicret etme yolunu keser ve ona “Hicret edip yurdunun topraklarım ve gökyüzü­nü (ufuklarını) terk mi edeceksin? Zira hicret edip başka yere giden kimse, ot­laktaki ipe bağlı at’a benzer. (Gittiği yabancı ülkede hürrriyeti kısıtlıdır) İnsa­noğlu ise ona karşı gelir hicret eder. Sonra Şeytan onun cihad etme yolunu keser ve ona: “Cihad edip te malını ve canını zarara sokacaksın, savaşacaksın, öldürü­leceksin, karim başkaları alçak ve malın bülüşülecektir.” der. İnsanoğlu onun bu sözlerini reddeder ve cihadını yapar.”

Peygamber efendimiz sözlerine devamla buyurdu ki: “İnsanoğlundan kim böyle yapar da ölürse onu, Allah’ın cennete koyması haktır. Şayet Öldürülürse yine Allanın onu cennete koyması haktır. O kişi boğularak ölse de Allah’ın onu cennete koyması haktır. Yahut hayvanı kendisi düşürerek öldürse de yine Al­lah’ın onu cennete koyması haktır. [1][32]

Avn b. Abdullah’a göre ise burada zikredilen “Senin doğru yolun”daıı maksat Mekke’nin yoludur. İblis Allah’ın kullarının, Mekke’ye gitmelerine engel olacağını söylemiştir.

Taberi diyor ki: “Her ne kadar Avn’ın söylediği yol da Allah’ın doğru yol­larından biri ise de o yolların hepsini kapsamamaktadır. Ayet-i Kerime’de İb­lis’in genel bir ifade ile, insanları Allah’ın yolundan alıkoyacağı zikredildiğin-den ve bu yol hakkında Resulullah’tan da hadis rivayet edildiğinden bunu “Hak Yol” olarak izah etmek daha isabetlidir. Nitekim Mücahid de, buradaki Yol’dan maksadın, hak yol olduğunu söylemiştir. Zaten Şeytan, insanları Allah’a yaklaş­tıracak herhangi bir yolun başında durup onları oradan saptırmaktan geri dur­maz. Aksine bütün gayretlerini harcar. [2][33]

 

17- Sonra onlara, önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından sokulacağım. Böylece çoğunu şükredenler olarak .bulmayacaksın” dedi.

İblis devam ederek şöyle demiştir: “Sonra Âdem oğul la rina hak ve bâtıl olan her yönden sokulacağın. Onları, âhlirettleri hakkında şüpheye düşürece­ğim. Dünyayı kendilerine süslü göstereceğim. İyiliklerden nefret ettireceğim. Kötülüklere teşvik edeceğim. Sen de onların çoğunu nimetlerine karşı sana şük­redenler ve seni birleyenler olarak bulmayacaksın.

Müfessirler, bu âyeti kerimede geçen “Ön, arka, sağ ve sol” ifadelerinden neyin kastedildiği hususunda çeşitli görüşler zikretmişlerdir.

a- Abdullah b. Abbas ve Katadeden nakledilen bir görüşe göre bu ayette zikredilen ön’den maksat, ahiret Arka’dan maksat, dünya, Sağ’da maksat, dini hükümler ve sevaplar, So’Idan maksat ise, isyanlar ve kötü amellerdir.”

Bu izaha göre şeytan şöyle demiştir; “Ben insanlara âhiretleri hususunda sokulacağım. Ölümden sonra dirilme, hesaba çekilme, cennet ve cehenneme ko­nulma hususunda onları şüpheye düşüreceğim. Ben insanlara dünyaları husu­sunda da sokulacağım. Dünyayı onlara sevdirip yaldızlı göstereceğim. Böylece onları dünyaya daldıracağım. Yine ben insanlara dinleri ve salih amelleri husu­sunda da sokulacağım. Onları, iyilik yapmaktan engellemeye çahşacağım.Ben insanlara, kötü ameller hususunda da sokulacağım. Onları, kötü amellere çağıra­cağım ve o amelleri süslü göstereceğim.

b- Yine Abdullah b. Abbas, İbrahim en-Nehâi, Hakem, Südtlî ve İbn- Cü-reye’den nakledilen bir görüşe göre bu âyette zikredilen Ön’den maksat dünya, Arka’dan maksat âhiret, Sağ’dan maksat hakikat ve salih ameller, Sol’dan mak­sat ise bâtıl ve kötü amellerdir. Şeytan bunların hepsi hakkında insanları saptıra­cağını söylemektedir.

c- Mücahide göre ise baradaki Ön ve Sağ ifadelerinden maksat, görünen yönler, Arkak ve Sol ifadelerinden maksat ise, görünmeyen yönler demektir. Bu izaha göre de şeytan, insanlara görünen ve görünmeyen her yerden sokulacağını sölmeşitir.

Taberi diyor ki: “Bana göre bu görüşlerden doğru olanı, bu ifadelerin ma­nasının şöyle olduğunu söyleyen görüştür. “Şeytan demiştir ki “Ben insanlara, bütün hak ve bâtıl yönlerden sokulacağım. Onları hak’tan alıkoyup batılı ise süs­leyeceğim.”

Abdullah b. Abbas demiştir ki: “Şeytan insanlara üstten sokulacağını zik-retmemiştir. Zira o yönden kullara Allah’ın rahmeti gelmektedir.”

Âyet-i kerime’nin sonunda “Çoğunu şükredenler olarak bulmayacaksın.” bu vurulmaktadır. Kulların Allah’a şükrü, Allah’ın birliğini ikrar edip emir ve ya­saklarına uymalarıdır Nitekim, Abdullah b. Abbas, buradaki “Şükredenler” ifa­desini, “Allah’ı birîeyenler” şeklinde izah etmiştin[3][34]

 

18- Allah dedi “Horlanmış ve kovulmuş olarak CcıınclTcn çık. Ye­min olsun ki sana tabi olanlarla birlikte cehennemi sizinle dolduracağını,”

Allah İblise dedi ki: “Horlanmış ve kovulmuş olarak cennetten çık. Ye­min olsun ki Âdemoğullanndan sana kim itaat ederse, cehennemi seninle ve on­larla birlikte dolduracağım.

Görüldüğü gibi Allah Teâlâ bu ayet-i kcrime’leriyle kullarını onların ve kendisinin düşmanı olan İblis’in düşmanlığına karşı uyarmakta ve onun bu düş­manlığının çok eskiye dayandığını beyan etmektedir ki kullan şeytanın vesvese­lerinden kaçınıp kendisinin emirlerine yönelsinler.

Bu hususta diğer ayetlerde de buyuruluyor ki:

“Allah şöyle dedi: “Haydi git, Âdemin soyundan sana kim uyarsa, ceza­nız cehennemdir. Bu yeterli bir cezadır.”

“Onlardan gücünün yettiklerini evsvesenle bana karşı tahrik edip yoldan çıkar. Atlı ve yayakmnı toplayarak bütün oyunlarını ortaya koy. Onlara, mal ve çocçuklarında ortak ol. Asılsız vaadlerde bulun. Aslında Şeytan, kendisine uyanlara aldatıcı vaadlerde bulunmaktan başka bir şey yapamaz.”

” Şüphesiz ki senin, salih kullanın üzerindne hiçbir nüfuzun yoktur. Rab-bin vekil olarak yeter. [4][35]

 

19- Ey Âdem, sen ve zevcen cennette kalın. Dilediğiniz yerden yeyin. Faka şu ağaca yaklaşmayın. Sonnra zalimlerden olursunuz.”

Allah Ademe dedikî: “Ey Âdem, sen ve eşin Havva Cennette kaim. Cen­net nimetlerinden dilediğiniz yerden yeyin. Yalnız şu ağaca yaklaşmayın. Aksi takdirde Allah’ın emrine karşı gelen zalimlerden olursunuz. [5][36]

 

20- Şeytan onlara, kendilerine görünmeyen avret yerlerini göstermek için vcvese verdi. Ve şöyle dedi: “Rabbiniz size bu ağacı, sadece, ikiniz de Melek olmayasınız veya cennette ebedi olarak kalmayasınız diye yasakla­dı.”

Şeytan, Adem ve Havva’ya, içinde bulunduktan nimetlerden mahrum et­mek ve elbiselerinden soyundurarak Örtülü olan avret yerlerim açığa çıkarmak için tuzaklar kurarak vesvese verdi. Ve şöyle dedi: “Rabbiniz size bu ağacı, sa­dece, ikiniz de Melek olmayasınız veya cennette ebedi olarak kalmayasımz diye yasakladı.”

Ayet-i kerimede geçen ve “Olmayasınız” diye tercüme edilen ifadesinin görünürdeki manası, “Olasınız” şeklindedir. Olumsuzluk ifadesi zik­redilmem iştir. Ancak Arapça’da bu gibi ifadelerde olumsuzluk ifade eden edatının düşürülmesi, uygulanan bir kuraldır. Burada da bu kuralın gereği bu edat düşmüştr. Fakat manası mevcuttur. Nitekim Nisa suresi’nin yüz yetmiş al­tıncı ayetinin en son”cümlesinde de bu edat düşürülmüş ve cümle şöyle olmuş­tur. halbuki cümlenin aslı dür. Cümleye mana verilirken bu harfin varlığı da kabul edilir ve “Sapıklığa düşmemeniz için” şeklinde izah edilir. [6][37]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.