TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 21. VE 25. AYETLER
21- Ayrıca onlara: Şüphesiz ki ben, size, nasihat edenlerdenim.” diye yemin etti.
Şeytan, Adem ile Havva’ya: “Ben sizden önce yaratıldım. Bu işleri sizden daha iyi bilirim. Bana tâbi olun size doğru yolu göstereyim.” diye vesvese verdi. Ve bu hususta doğru söylediğine dair de Allah’a yemin ederek aldanmalarına vesile oldu. Zira onlar, herhangi bir kimsenin, yalan yere Allah adına yemin edebileceğini tahmin etmiyorlardı. [1][38]
22- Böylece onları aldatarak, ağaçtan yemeye şevketti. Ve o ağacın meyvesinden tadınca avret yerleri onlara göründü. Başladılar cennet yap-raklanla ayıp yerlerini örtmeye. Bunun üzerine rablcri onlara şöyle nida etti: “Ben size bu ağaçtan yemenizi yasak etmedim mi? Ve size Size, şeytan sizin apaçık bir düşmanınızdır» deme dim?»
Şeytan, Âdem ve Havvayı aldatarak ağacı onlara gösterdi. Onlar da ağacın meyvesinden yeyince avret yerleri açıldı. Bunun üzerine Âdem ve Havva, avret mahallerini kapatmak için cennet ağaçlarının yapraklarım toplamaya başladılar. Bunun üzerine rableri onlara şöyle nida etti: “Ben size bu ağaçtan yemenizi yasak etmedim mi? Ve size “Şeytan sizin apaçık bir düşmanınızdır.” demedim mi?”
Abdullah b. Abbas bu ayetin izahında diyor ki: “Allah’ın Âdem’ ve zevcesine yasaklamış olduğu ağaçtan maksat, başaktır. Âdem ile Havva bundan yeyince avret mahalleri açığa çıktı. Onların avret mahallerini, tırnak şeklinnde kabuklar öıtüyordu. Âdem ve Havva, cennetteki incir ağacının yapraklarını alıp avret mahallerine yapıştırmaya başladılar. Âdem cennette gerisin geri gitmeye başladı. Cennet ağaçlarından bir ağaç onu yakaladı. Allah ona “Ey Âdem benden mi kaçıyorsun.” dedi. Âdem şöyle cevap verdi: “Hayır, fakat senden utandım ey rabbim.” Allah “Benim cennette sana bahşettiğim ve serbest kıldığım şeyler, sana haram kıldığım şeyin dışında kafi gelmiyor muydu?” dedi. Âdem “Evet rabbim, kafi geliyordu. Fakat senin izzetine yemin olsun ki, herhangi bir kimsenin senin adına yalan yere yemin edeceğini sanmıyordum.” diye cevap verdi. Abdullah b. Abbas diyor ki: “O yemin de “Yemin olsun ki ben size nasihat edenlerdenim” sözüdür. Bunun üzerine Allah buyurdu ki: “İzzetime yemin olsun ki seni yeryüzüne indireceğim. Ondan sonra geçimini zorlukla sağlayacaksın.” Böylece Âdem cennetten indirildi. O ve Havva cennette bol nzıklar yiyorlardı. İkisi de, bol olmayan yiyicek ve içeceklerin içine indirildiler. Ona demiri işleme sanatı Öğretildi. Ekin ekmesi emredildi. O da toprakları sürdü, ekti, suladi. Mahsuller yetişince de biçti, dövdü, savurdu, öğüttü, hamur yoğurdu, ekmek yaptı sonra onu yedi. Ancak bu dununa alışıncaya kadar bir tikim sıkıntılar çekti.
Âyet-i kerime’de Hz. Âdem ile Havva’nın yasaklanan ağaçtan yemeleri üzerine, avret mahallerinin görünür hale geldiği zikredilmektedir. Onlar bu ağaçtan yemeden evvel, avret mahallerinin örtülü olduğu anlaşılmaktadır. Onların avret mahallerini örten bu elbisenin ne olduğu hakkında iki görüş zikredilmiştir.
Vehb b. Münebbih ve diğer bir kısım alimlere göre bu elbise bir nur idi ve onların avret mahallerini örtüyordu.
Abdullah b. Abbas ve Katadeye göre ise bu elbise tırnak idi.
Ayet-i kerimenin devamında “Rabbi onlara “Ben size bu ağaçtan yemenizi yasak etmedin mi? Ve “Şeytan sizin apaçık bir düşmanınızdır.” demedim mi? dedi.” buyıırulmaktadır.
Muhammed b. Kays, âyetin bu bölümünü şu şekilde izah etmiştir. “Allah Teâlâ Âdeme, “Niçin.bu ağaçtan yedin? Ben bunu sana yasaklamıştım.” dedi. Âdem de: “Ey rabbim, onu bana Havva yedirdi” dedi. Allah Teâia Havvaya: “Sen niçin ona bunu yedirdin?” diye sordu. Havva da: “Bana yılan emretti.” dedi. Allah Teâlâ Yılna: Havva’ya bunu neden emrettin?., diye sordu. Yılan da: Onu bana İblis emretti.” dedi. Allah Teâlâ da: “İblis kavulmuştur, lanete uğratılmıştır. Sen de ey Havva, ağacı kanattığın gibi her ay kanayacaksin.Sana gelince ey yılan, senin ayaklarını keseceğim. Yüzüstü sürükleneceksin. Seni görenler kafanı ezecekler. Birbirinize düşman olarak inin.” buyurdu.
Abdullah b. Abbas da diyor ki: “Âdem ağaçtan yeyince Allah Teâlâ ona: “Sana yasaklamış olduğum ağaçtan niçin yedin?” diye sordu. Âdem de: “Onu bana Havva emretti.” dedi, Allah Teâlâ: “Ben Havvayı zorluklarla gebe kalması ve zorluklarla doğurmasıyla cezai andırdın m.” buyurdu. Bunun üzerine Havva asiadı. O anda ona “Ağlama, sana ve çocuğuna verildi.” denildi. [2][39]
23- Âdem ve zevcesi rablcrine şöyle yalvardılar: “Ey rabbîmiz, biz kendimize zulmettik. Eğer sen bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, şüphesiz hüsrana uğrayanlardan oluruz.”
Allah Teâlâ bu ayet-i Kerime’de, Hz. Âdem ve Havva’nın uyarılmalarından sonra ne cevap verdiklerini beyan eliyor, onların, günah işlediklerini itiraf ederek kendisinden, affedilmelerini dilediklerini haber veriyor. Halbuki mel’un İblis, bunlar gibi yapmamış, hatasını itiraf ederek bağışlanmasını dileme yerine, kendisine mühlet verilmesini istemiştir. Allah Teâlâ’da onların her ikisine de.istediklerini vermiştir.
Âdamin bu yalvarması, rabbinden almış olduğu kelimelerledir. “Âdem rabbinden kelimeler aldı. Günahının bağışlanmasını istedi. Allah da tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, tevbeleri çokça kabul edendir, merhamet sahibi [3][40]Âyet-i Kerimesi buna işaret etmektedir. [4][41]
24- Allah dedi “Bir kısımsız diğer birkısmınıza düşman olarak cennetten inin. Yeryüzünde sizin için bir müddete kadar yerleşme ve geçinme vardır.”
Allah Âdeme, Havva’ya onların soylarından geleceklere, İbüs’e ve onun soyundan olanlara ve yılana dedi ki: “Birbirinize düşman olarak yeryüzüne inin. Yeryüzünde, sizlerin karar kılacağınız ve yatıp kalkacağınız yerler vardır ve hayatınızın sonuna kadar sizi geçindirecek şeyler mevcuttur.”
Ayette geçen ve “Yerleşme” diye tercüme edilen kelimesi, Ebul Âliye tarafından “Karargah” diye izah edilmiş, Abdullah b. Abbas tarafından ise “Kabir” olarak açıklanmıştır. Taberi, âyetin umum ifadesinin, yeryüzünün hem diriler hem de ölüler için karargah kılındığını ifade ettiğini söylemenin daha evla olduğunu beyan etmiştir. [5][42]
25- Yine şöyle dedi: “Orada yaşayacasınız, orada öleceksiniz ve tekrar oradan diriltilip çıkarılacaksınız.”
Yine Allah dedi ki: Hayatınız yeryüzünde geçecek, ölümüz yeryüzünde olacak, kıyamette hesaba çekilmeniz için de oradan çıkarılıp diriltileceksiniz.
Bu hususta diğer bir âyet-i kerimede de şöyle Duyurulmaktadır:
“Biz, sizin aslınızı topraktan yarattık. Öldükten sonra sizi oraya döndürürüz. Kıyamet günü de oradan tekrar çıkaracağız. [6][43]