TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 31. VE 35. AYETLER
31- Ey Âdcmoğutlari, her Mescide gidişinizde temiz ve güzel clbcsilc-rinizi giyinin. Yeyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah, israf edenleri sevemez.
Allah Teâlâ bu ayeti kerime ile, Arap müşriklerinden, Kabe’yi çıplak olarak tavaf eden ve Allah’ın helal kıldığı bir kısım hayvanlara, “Bahire, Şaibe, Vasile ve Hâin” gibi isimler takarak onları kendilerine haram kılanlara hitab ediyor ve buyuruyor ki: “Ey Âdemoğullan, her mescide gittiğinizde vücudunuzu örten süsler olarak elbiselerinizi giyin. Sizi nzıklandirdığımız temiz ve hela! şeylerden yeyin için. Ancak Kur’anda, haram olduğunu sizlere bildirdiğim veya Peygamberin Muhhamed’in diliyle, haram olduğunu size açıklattığım şeyleri yemeyin.”
Abdullah b. Abbas, Ata, İbrahim en-Nehâi, Mücahid Said b. Cübeyr, Tavus, Katade, Süddi, Zühri, Dehhak ve İbn-i Zeyd, bu âdette zikredilen ve “Temiz ve güzel elbiseler” diye tercüme edilen kelimesinden maksadın kişinin avret mahallini örtecek herhangi bir giyecek olduğunu söylemişler, âyet-i kerimenin de Kâbeyi çıplak olarak tavaf edenlerin hakkında nazil olduğunu bildi mı işlerdir.
Âyet-i Kerime, helal şeyleri yeyip içmenin mubah olduğunu bildiriyor israfı ise yasaklıyor.
Ahmed b. Hanbel, Peygamber efendimiz (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet eter.
“İnsanoğlu kamından daha kötü bir kap doldurmuş değildir. İnsanoğluna, belini doğrultacak birkaç lokma yemesi yeter. Şayet kamını mutlaka doldura-caksa, o zaman üçte birini yemek, üçte birini su ile üçte birini de nefes ile doldursun[1][50]
32- De ki “Allah’ın, kulları için var ettiği ziyneti ve temiz rızıkları kim haram etti? De ki: “Bunlar, dünya hayatında, iman edenler içindir. Âhirettc ise yalnız onlar için olacaktır.” İşte biz ayetleri, bilen bir kavim için böyle geniş olarak açıklarız.
Ey Muhammed, Allahın helal kıldığı şeyleri kendileri için haram sayan şu cahillere de ki: “Allah’ın, kullarına, giyinip kuşanmayı helal kıldığı elbise ve benzeri süs eşyalarını ve helal kıldığı yeme ve içmeyi kim haram kıldı? Onlara ı de ki: ” Bu şeylerden dünya hayatında kafirler de faydalansa aslında müminlerin hakkıdır. Çünkü o nimetlere ancak müminler şükrederler. Âhirette ise bu nimetler sadece müminlere aittir. Sana, haram ve helale ait hükümlerimi açıkladığım gibi bilen bir topluluk için de ayetlerimi böylece çiklarım.
Müfessirler, bu âyette zikredilen “Temiz rızıklar”dan neyin kastedildiği hususunda iki görüş zikretmişlerdir.
a- Bazılarına göre burada zikredilen “temiz nzıklar”dan maksat, et, iç yağı, süt vb. şeylerdir. Çünkü cahil iye dönemindeki müşrikler, Hac yapmak için ihrama girdikten sonra et vb. şeyleri kendilerine haram kılıyorlardı. Allah Teâlâ bu gibi insanlara, bu nimetleri kendilerine haram kılmaya haklan olmadığını
bildirdi.
Hasan-ı Basri bu âyet-i kerimeyi delil gösterek israf ederek yeyip içen ve çeşitli süs eşyasına Önem veren insanları yeriyor ve bu hallerin, şeytanların dostlarına yakışacağını söylüyor.
b- Katade ve Abdullah b. Abbas’a göre ise bu âyette zikredilen “temiz rı-zıklar”dan maksat, cahiliye döneminde, insanların, kendilerine haram kıldıkları,
“Bahire Şaibe Vasile ve Ham” diye isimlendirdikleri havyanlardır. Allah Teâlâ, bu hayvanların, temiz nzıklar olduklarını bildirmiş ve onları haram kılanların, kendi kendilerine bunları haram saydıklarını, aslında ise, böyle bir şeye haklan olmadığını beyan etmiştir.
Âyet-i Kerime’nin sonunda, helal ve temiz olan nzıklann, dünya hayatında, aslında müminlerin hakkı iken kâfirlerin de bu nzıklardan faydalandıkları fakat hahirette bu nzıklann sadece müminlere ait olacağı kâfirlerin, bunlardan hiçbir şekilde faydalanamayacağı beyan edilmektedir. Zira kafirlerin, âhirette yiyecekleri deve dikenleri, içecekleri ise, cehennemliklerden akan kan ve irinlerdir. [2][51]
33- Ded ki: “Rabbim, açık ve gizli hayasızlıkları, günah işlemeyi, haksız yere yapılan zulmü, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah’a ortak koşmanızı ve bilmediğiniz şeyi Allaha karşı söylemenizi haram kıldı.
Ey Muhammed onlara de ki: “Rabbim, açıkça yapılan hayasızlığı da gizli yapılanı da, günah işlemeyi, haksız yere insanlara karşı azgınlık etmeyi, düşmanlık yapmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği halde başka şeyleri Allah’a ortak koşarak onlara tapmayı ve bilmediğiniz şeyleri Allah’a karşı iftira etmenizi haram kıldı. [3][52]
34- Her ümmetin bîr eceli vardır. ECcllcri geldiği zaman onu ne biran geri bırakabililcrlcr ne de ileri alabilirler.
Allah’ın Peygamberlerini yalanlayan her topluluğun başına gelecek felaket için belli bir vakit vardır. O helak olma vakti gelince ne bir an geri bırakabilirler ne de bir an ileri alabilerler.
Bu âyet-i Olile, Allah düşmanlarını, başlarına gelecek bela sebebiyle uyayrdiğı gibi Allah’ın dostlannı da âhirette karşılaşacaklan nimetlerle müjdelemektedir. Zira belli bir süre sonra aherkes layık olduğuna ulaşacaktır. [4][53]
35- Ey Âmdcmoğulları, sîze içinizden Peygamberler gelip âyetlerimi anlattıklarında kim, Allah’tan korkar ve kendini düzeltirse işte onlar için korku yoktur. Onlar manzum da olmayacaklardır.
Ey ÂdemoğuIIan, şayet size göndermiş olduğum Peygamberlerim gelir, kitabımın ayetlerini okur ve sizleri tevhid inancına davet eder de sizden kim iman eder, Allah’tan korkar ve amellerini düzeltirse, artık onun için kıyamette Allah’ın azabından korku yoktur. Dünyada elde edemediği şeylere de üzülmeyecektir.
Bu âyet-i Kerime, Allah Teâlâ’mn, takva sahibi dostları için hazırladığı nimetleri haber vermekte, gelecek olan âyette ise kâfirlerin dostlan olan Şeytanın gurubuna verilecek cezalan açıklamaktadır. [5][54]