sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 125. AYET-İ KERİME

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 125. AYET-İ KERİME
02.02.2024
222
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

125-Biz, Kabeyi insanlar için bir toplantı ve emniyet eri yaptık. “İb­rahimin makamını namazgah edinin.” dedik. İbrahim ve İsmaile: “Evimi tavaf edenler, orada oturanlar, rüku ve secde edenler için temizleyin.” diye emrettik.

Hatırlayın biz, Beytül Hanım olan, içerisinde her türlü tartışmanın ve ça­tışmanın yasak olduğu Kâbeyi, insanlar için bir toplantı yeri kıldık. İnsanlar her yıl orada toplanıp tekrar dağıhrlar.Ona asla doymazlar. O Kâbeyi insanlar için bir güven yeri yaptık. İçine giren, hiçbir şeyden korkmaz olur. Ey insanlar, si­zin, ibadetinizi yerine getirmeniz için, benden de İbrahime bir taltif olarak, İbra-himin makamını namazgah edinip orada namaz kılın. Çünkü ben onu, kendisine uyulan ve izi takibedilen bir imam kıldım. Biz, İbrahim ve İsmaile, Beytullahı Allah’a ibardet maksadıyla tavaf edenler, çevresinde bulunup orada itikâfa gi­renler ve içinde namaz kılnalar için, şirkten, putlara tapınılmaktan temizleyin.” diye emir ve tavsiyede bulunduk.

* Âyet-i kerimede zikredilen ve “Toplantı yeri” olarak tercüme edilen ( L;ıü ) kelimesi, Katade tarafından “toplantı yeri” olarak izah edilmiş, Abdul­lah b. Abbas, Mücahid, Süddi, Atâ, Atiyye, Said b. Cübeyr ve İbn-i Zeyd tarafında ise “Devamlı olarak dönülüp kendisine gidilen ve kendisine gitmekle do­yulmayan yer” olarak izah edilmiştir.

Âyet-i kerimede Kâbenin “Emniyet yeri” olduğu zikredilmiştir. Kurulu­şundan beri Kabe, içine girenler için bir emniyet yeri olmuştur. Öyle ki cahiliye döneminde bile insanlar babalarının katilini dahi Kâbede görmüş olsalar ona dokunmazlar ve birşey demezlerdi. Allah teala Kâbenin bu durumunu başka bir âyet-i kerimede şöyle beyan etmiştir: “Çevrelerinde insanlar kaçırılıp zulmedilirken bizim, Mekke’yi mukaddes ve emin bir belde yaptığımızı görmediler mi? Bâtıla inanıp ta Allah’ın nimetini inkâr mı e diyorlar?

Âyet-i kerimede Hz. İbrahim’in makamının namazgah edinilmesi emredil­miştir. Müfessirler, Hz. İbrahimin makamının neresi olduğu hakkında farklı gö­rüşler zikretmişlerdir.

Abdullah b. Abbas, Mücahid ve Atadan nakledilen bir görüşe göre Hz. îbrahimin makamından maksat, Arafat, Müzdelife ve Şeytan taşlama yerleridir.

Mücahidden nakledilen başka bir görüşe göre, İbrahimin makamından maksat. Harem böigesininin tümüdür.

Said b. Cübeyrin, Abdullah b. Abbastan naklettiğine göre İbrahimin ma­kamından, maksat, Kâbeyi yaparken iskele olarak kullandığı taştır.

Katade, Rebi’ b. Enes ve Süddiye göre Hz. İbrahimin makamından mak­sat, Mescid-i Haramda bulunan makamıdır, katade diyor ki: “Allah teala Hz. İb­rahimin makamında namaz kılınmasını emretmiş oraya el sürmeyi emretmemiş-tir. Fakat bu ümmet, geçmiş ümmetlerde olduğu gibi kendilerini zorluklara sü­rüklemişler ve oraya el sürmüşlerdir. Bir kısım insanlar bize, Hz. İbrahimin ma­kamında bulunan taşta Hz İbrahimin ayağının ökçesinin ve parmaklarının izini gördüklerini fakat bu ümmetin ona ellerini sürerek bu izlerin silindiğini söyle­mişlerdir.

Taberi, son görüşün daha doğru olduğunu zira bu hususta Hz. Ömer ve Cabir b. Abdullahtan iki sahih hadis zikredildiğini söylemiştir.

Hz. Ömer (r.a.) diyor ki:

“Uç husustaki düşüncelerim, rabbimin indirdiği vahye uygun düştü. De­miştim ki: “Ey Allah’ın Resulü, İbrahimin makamını namazgah edinsen (olmaz mı?) Bunun üzerine bu âyet nazil oldu. Yine dedim ki: “Ey Allah’ın Resulü, sa­na takva sahibi de geliyor fâcir’de, (günahkâr da.) müminlerin annesi olan ha­nımlarının örtünmesini emretsen. (olmaz mı?) “Bunun üzerine örtünme âyeti nazil oldu. Yine Resulullah’in hanımlarından bazılarına sitem ettiğini duydum.

Kendilerine gittim ve dedim ki: “Ya bu davranışlarınızı terkedin yoksa Allah, Peygamberine sizden daha hayırlısını verir.” Derken onlardan birisinin yanına vardığımda bana dedi ki: “Ey Ömer, Resulullah’ın, hanımlarına öğütîeyeceği bir şey yok ta onlara sen mi öğüt veriyorsun?” Bunun üzerine: “Ey Peygamber ha­nımları, eğer Peygamber sizi boşarsa, yerinize rabbi ona, sizden daha ha­yırlı olan, rabbinin emirlerine boyun eğen, iman eden, itaatli, tevbekâr, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir.” âyeti nazil ol­du

Cabir b. Abdullah diyor ki:

“Biz, Resulullah ile beraber Kâbeye geldiğimizde o, Hacerül Esvedi se­lamladı. İlk üç şavtta remel yaptı (hızlı yürüdü) son dört şavtı ise normal yürü­yerek yaptı. Sonra insanları yararak İbrahim’in makamına vardı ve “…İbrahimin makamını namazgah edinin…” âyetini okudu ve İbrahimin makamını kendisi ile Kâbenin arasına aldı.” (İbrahimin makamının arkasında durarak Kâbe’ye karşı namaz kıldı.

Taberi diyor ki: “İbrahimin makamından maksat, Hac yapılan bütün yer­lerdir.” diyener, “Namazgah” diye tercüme edilen kelimesini “Dua edilen yer” şeklinde izah etmişler ve âyete şu şekilde mânâ vermişlerdir. “Siz, Hacda ziyaret edilen ve İbrahimin makamı sayılan yerlerde dua edin, oraları dua makamı yapın.

Hz. İbrahimin makamının namazgah edinilmesinin emredilmesinin hik­meti, bir yandan kullan ibadete teşvik diğer yandan Hz. İbrahime bir ikram ve bir taltiftir.

Allah teala âyet-i kerimede Hz. İbrahime ve îsmaile, evi olan Kâbeyi te­mizlemelerini emretmiştir. Bu temizlemeden maksat, Kâbeyi putlardan, putlara tapmaktan ve Allah’a ortak koşmaktan temizlemektir.

Taberi diyor ki: “Burada şöyle bir soru sorulabilir: “Hz. İbrahim Kâbeyi yapmadan önce Harem bölgesinde başka bir mescit mi vardı ki Allah, İbrahim ve İsmaile orayı putlara tapmaktan ve kendisine ortak koşulmasından arındırıl­masını emretti? B« soruya müfessirler iki şekilde cevap vermişlerdir. Bunlardan biri şudur: “Allah teala İbrahim ve İsmaile: “Siz, benim evim olan Kâbeyi şirk ve putlardan arınmış bir şekilde yapın.” diye emretmiştir. Nitekim başka bir âyetinde, takva üzere yapılan Mescidi şöyle Övmüştür: “Binasının temelini Allah’tan korkma ve rızasını kazanma esası üzerine kuran mı yoksa binasını bir uçurumun kenarına kurup ta onunla cehennemin ateşine göçen mi daha hayırlı­dır? Allah, zalimler güruhunu doğru yola sevk etmez. Süddi izahını bu şe­kilde yapmıştır.

Bu cevaplardan ikincisi ise şudur: Allah Teâlâ Hz. İbrahim ve İsmail’e, Kâbeyi yapmadan Önce, yerini, müşriklerin edindikleri putlardan temizlemeleri­ni, yaptıktan sonra da putlardan, onlara tapmaktan ve Allah’a ortak koşmaktan temiz tutmalarını emretmiştir. Ta ki onlardan sonra gelenlere bir sünnet olarak kalsın ve insanlar İbrahim’e uymuş olsunlar.

Âyette zikredilen ve “Tavaf edenler” diye tercüme edilen ifadesinden maksat, Said b. Cübeyre göre “Kâbeye dışarıdan gelen yabancılar.” Atây göre ise “Orayı tavaf eden insanlar”dır. Taberi, Atanın görüşünü tercih et­miştir.

Yine âyet-i kerimede geçen ve “Orada oturanlar” diye tercüme edilen ifadesinden maksat, Beytül Haramın içinde, tavaf etmeksizin, namaz kümaksızın.oturanlardir.

Mücahide ve İkrimeye göre, Kâbenin içinde itikâfa giren ve onun komşu­su olan insanlardır.

Said b. Cübeyr ve Katadeye göre ise Mekke halkıdır. Abdullah b. Abbasa göre ise “Namaz kılanlardır.”

Taberi, birinci görüşü tercih etmiş, bu âyetteki den maksadın. Beytül Haramın içinde namaz kılmaksızın ve tavaf yapmaksızın oturanlar oldu-unu söylemiştir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.