TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 155. AYET-İ KERİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
155- Şüphesiz ki sizi, biraz korku, açlık, mal, can ve ürün eksikliği ile imtihan edeceğiz. Ey Muhammet), sabredenleri müjdele.
Sizi, düşmanlarınızdan size ulaşacak bir korkuyla ve bir kıtlıktan dolayı gelecek açlıkla, mal, evlat ve ürün eksikliği ile imtihan edeceğiz. Bunlar, imanında sadık olanlarla münafıkları ortaya çıkarmak içindir. Ey Muhammed, belalarıma karşı sabredenleri, tayin ettiğim kaza ve kadere boyun eğenleri, kendilerini sevindirecek af ve merhametimle müjdele.
* Taberi diyor ki: “Allah Teâlâ bu âyet-i kerimesiyle, Resulullah’a tabi olan müminlere, kendilerinden önceki Peygamberleri ve ümmetleri imtihan ettiği gibi onları da imtihan edeceğini, böylece gerçekten mümin olanı, gerisin geri gidip dinden çıkacak olandan ayırt edeceğini beyan etmektedir. Bu hususta başka bir âyet-i kerimede de şöyle buyuru İm aktadır: “Sizden öncekilerin başına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeden, cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz? Onlara yoksulluk ve sıkıntılar dokunmuştu. Ve şiddetle sarsılmışlardı. Öyle ki Peygamber ve onunla beraber iman edenler: “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” demişlerdi. Bilin ki Allah’ın yardımı pek yakındır.
Allah Teâlâ müminleri dünyada çeşitli imtihanlara tabi tutabilir. Müminler bunlara karşı sabretmelidirler. Zira sabretmeleri sebebiyle mutlaka bir mükâfaat alacaklardır.
Sa’d b. Ebi Vakkas diyor ki:
“Dedim ki “Ey Allah’ın Resulü, insanların en şiddetli belaya uğrayanları kimlerdir? Resulullah buyurdu ki: “Peygamberlerdir. Onlardan sonra! dereceleri üstün olanlara göre sıralanırlar. Kişi, dindarlığına göre imtihan edilir. Eğer dininde sağlam ise belası da şiddetli olur. Şayet dininde gevşek ise ona göre imtihan geçirir. Kulun başına devamlı felaketler gelir. Öyle ki o felaketler kulu arındırıp yeryüzünde günahsız olarak yürümesini sağlar.
Ancak sabretmek, bela veya felaketlerin geldiği anda gerçekleşmelidir. Önce sızlanıp daha sonra ise sabreden, sabrın sevabını kaybeder. Bu hususta Resulullah (s.a.v.) den şu hadis-i şerif rivayet edilmektedir. Enes b. Mâlik diyor ki:
“Resulullah (s.a.v.) b ir gün, kabir başında ağlayan bir kadının yanından geçti ve ona: “Allah’tan kork sabret.” dedi. Kadın: “Benden uzak ol. Benim musibetim senin başına gelmedi.” dedi. Kadın, Resulullah’ı tanımamıştı. Ona: “Bu zat, Allah’ın Resulü.” dediler. Bunun üzerine kadın, Resulullah’ın kapısının Önüne geldi. Orada kapıcı görmedi ve Resulullah’a dedi ki: “Ben seni tanımadım. “Resulullah da ona dedi ki: “Sabır, felaketin ilk anındadır.