TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 166. AYET-İ KERİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
166- İşte o zaman, tâbi olunanlar, kendilerine tabî olanlardan uzaklaşacaklar, azabı görecekler ve aralarındaki bağlar kopacaktır.
İşte o zaman, kendilerine tabi olunan önderler, dünyada kendilerine sapıklıkta tabi olanlardan uzaklaşacaklar, âhirette, azabı bizzat gözleriyle görecekler, bunların, dünyada tabi olduklarıyla aralarındaki bağlar ve her türlü alaka kesilecektir. Dostluk, sevgi, akrabalık ve şefkat onlara âhirette hiçbir fayda sağlamayacaktır.
Bu dünyadayken, Allah’ı bırakıp ta çeşitli varlıklara tapanlar veya onları Allaha ortak koşanlar, âhirete yalnız başlarına kalacaklar, Allanın dışında, taptıkları veya ortak koştukları şeyler onlardan uzaklaşacaklardır. Bu hususta diğer bir âyet-i kerimede şöyle buyuru im aktadır: “O gün aleyhlerinde hüküm kesinleşen kimseler “Rabbimiz, işte azdırdıklarımız. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzaklaşıp sana geldik. Zaten onlar bize tapmıyorlardı.” Bir diğer âyette de şöyle buyurulmaktadır: ” Allah’ın emri yerine gelince, şeytan şöyle der: “Şüphesiz Allah size gerçek bir vaadde bulunmuştu. Ben de size vaadde bulunmuştum. Fakat vaadimi bozdum. Benim, sizin üzerinizde bir nüfuzum yoktur. Fakat sizi sapıklığa çağırdım. Siz de bana uydunuz. O halde beni kınamayın, nefsinizi kınayın. Artık ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni. Daha önce beni Allah’a ortak koşmanızı reddediyorum.” Elbette zalimlere can yakıcı bir azap vardır. Ayette zikredilen: “Kendilerine tabi olunanlar”dan maksat, Katade, Rebi b. Enes ve Atâ’ya göre “İnsanların, Allah’a ortak koşmakta liderleri, ileri gelenleri ve zorbalarıdır.” Süddiye göre ise “Şeytanlar”dır. Onlara tabi olanlar da insanlardır.
Taberi birinci görüşü tercih etmiştir. Yani, Allaha ortak koşanların önderleri, Allah’ın azabını gördükleri zaman kendilerine tabi olanlardan uzaklaşacaklardır.
Âyet-i kerimede: “Aralarındaki bağlar kopacaktır.” buyurulmaktadır. Mücahid, Abdullah b. Abbas, Katade ve Rebi’ b. Enese göre âyette zikredilen “Bağlar”dan maksat, dünyadaki ilişkileri ve dostluklarıdır. Zira kâfirler âhirette, şu âyetlerde zikredildiği gibi birbirlerine lanet okuyacaklar ve birbirlerine düşman kesileceklerdir. “… Sonra kıyamet günü birbirinizi tanımayacaksınız. “O gün dostlar birbirlerine düşman kesilirler. Ancak takva sahipleri böyle değildir.
Abdullah b. Abbas ve Rebi’ b. Enesten nakledilen diğer bir görüşe göre âyette zikredilen “Bağlar”dan maksat, “Onların, insanlar nezdindeki itibarlarıdır.” Artık âhirette müşriklerin, insanlar arasında bu tür itibarları kalmayacaktır.
İbn-i Cüreyc’in, Abdullah b. Abbastaıı naklettiğine göre ise, âyette zikredilen “Bağlar”dan maksat, “Akrabalık bağlarıdır.” Âhirette kişi, kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve oğullarından kaçacaktır.
Süddi ve İbn-i Zeyd’e göre âyette zikredilen “Bağlar”dan maksat, müşriklerin, dünyadayken yaptıkları amellerdir. Âhirette müşriklerin kendilerini kurtaracak hiçbir amelleri olmayacağından, amelleriyle bağlan kopmuş olacak ve layık oldukları cezaya sürükleneceklerdir.
İbn-i Zeyd diyor ki: “Âhirette takva ehline, amellerinin karşılığında bir belge verilecek, onu göstererek kendilerini kurtaracaklardır. Mümin olmayanlara ise kötü olan amellerinin karşılığında bir belge verilecek, o belge parçalanacak ve onlar cehennem ateşine sevk edileceklerdir.
Taberi diyor ki: “Doğru olan görüş, kâfirlerin ve müşriklerin, âhirette vasıta yapabilecekleri bütün sebep ve bağların kopacağını söyleyen görüştür. Zira âyeti kerimeler, kâfirlerin, azabı gözleriyle görünce ileri gelenlerin kendilerinden uzaklaşacaklarını, birbirlerine lanet okuyacaklarını, müminler dışındaki dostların da birbirlerine düşman olacaklarını, şeytanın, kendisine uyanlardan beri olduğunu bildireceğini, kâfire. Allanın dostu olan akrabasının dahi yardımcı olmayacağını ve kâfirlerin dünyada işledikleri amellerin kendileri için üzüntü kaynağı olacağını beyan etmektedirler. Bu zikredilen şeyler, dünyada başvurulan vasıta ve sebeplerdir. Âhirette bütün bu sebepler ortadan kalkacaktır. Ayeti bu sebeplerden sadece birine tahsis etmenin mânâsı yoktur. Böyle yapanlardan bu görüşlerini doğrulayacak delil istenir.