TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 191. AYET-İ KERİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
191- Onları bulduğunuz yerde öldürün. Sizi yurtlarınızdan çıkardıkları gibi siz de onları çıkarın. Fitne çıkarmak adam öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haramın yanında, onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Eğer orada sizinle savaşırlarsa onları öldürün. İşte kafirlerin cezası böyledir.
Müşrikleri, öldü mı e imkânı bulduğunuz yerde öldürün. Onların , sizi yer ve yurtlarınızdan çıkardıktan gibi siz de, sizinle savaşanları yer ve yurtlarından çıkarın. Allah’a şirk koşmak fitnesi, adam öldürmekten daha kötüdür. Mümini dininden döndürüp müşrik yapmak için onu’dini hususunda fitneye düşürmek, adam öldürmekten daha fenadır. Onlar sizinle savaşa girilmedikçe siz de müşriklerle Mescid-i Haramda savaşa başlamayın. Orada sizinle savaşa tutuşurlarsa onları öldürün. Onların bu dünyadaki cezalan öldürülmek, âhirette ise perişan olmaktır.
Bu âyet-i kerime, Mekke’den çıkarılan muhacirlere işaret etmektedir. Âyet-i kerimede: “Fitne çıkarmak adam öldürmekten daha kötüdür.” buyu-nılmaktadır. Burada ifade edilen “Fitne”den maksat. Katade, Rebi b. Fînes ve Dehhaka göre Allah’a ortak koşmak” tır. Mücahide göre: “İslam dininden dönmektir. “İbn-i Zeyde göre ise “İnkarcılığa düşürmektir. “Bu izahlara göre âyetin bu bölümünün mânâsı şöyledir: Mümini dini hakkında fitneye düşürerek onu kâfir veya müşrik yapmak, onu öldürmekten daha beterdir. Zira öldürülmesi halinde sadece geçici dünya hayatı bitmiş olur. İslamdan çıkarılması halinde ise âhiretteki ebedi hayatı hüsran olur, cehennemde ebedi olarak kalmasına vesile olur.
Âyeti kerimede: “Mcscid-i Haramın yanında onlar sizinle sav aşmadıkça siz de onlarla savaşmayın.” Duyurulmaktadır. Bunun mânâsı, “Ey müminler, müşrikler sîze mcscid-i haram civarında savaş açmadıkça savaşı başlatan sizler olmayın. Ancak onlar başlatırlarsa siz de onlarla savaşın ve onları öldürün.” demektir. Bu izaha göre müminler, mescid-i haram bölgesinde yaşayan müşriklere karşı savaş açamayacaklar ancak onlar savaş açtıklarında onlara karşılık verebileceklerdi.
Katade, Rebi’ b. Enes ve İbn-i Zeyd, âyetin bu ifadesinin, İslam’ın ilk zamanlarında geçerli olup daha sonra inen şu âyetlerle neshedildiğini bu itibarla Mescid-i Haramın çevresinde bulunan müşriklere karşı onların savaş açmalarını beklemeden müminlerin savaş başlatabileceklerini söylemişlerdir. Bu hususta diğer âyetlerde de şöyle Duyurulmaktadır: “Fitne ortadan din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. “Müşrikleri nerede bulursanız öldürün. Onları yakalayın, çember içine alın. Her gözetlenecek yerden onları gözetleyin…
Mücahide göre ise izahını yapmakta olduğumuz âyet-i kerime muhkemdir, neshedilmiş değildir. Mescid-i haram çevresinde bulunan müşrikler, müminlere karşı savaş açmadıkça onlara karşı savaşılmaz.
Taberi, birinci görüşün tercihe şayan olduğunu, bu âyetin bundan sonra gelen yüz doksan dördüncü âyetle ve Tevbe suresinin beşinci âyetiyle neshedildiğini söylemiştir.