TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 232. AYET-İ KERİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
232- Kadınları boşadığınızda, iddetlerini tamamlayınca ve karı koca aralarında iyilikle anlaşmışlarsa, kadınları, kocalarıyla tekrar nikahlan-maktan men etmeyin. Bununla sizden Allaha ve âhiret gününe iman eden kimseye nasihat ediliyor. Bunlar sizin için daha faydalı ve daha temizdir. Allah bilir siz ise bilemezsiniz.
Kadınları boşadığmızda ve iddet süreleri de dolunca, kadınlar ve kocaları, aralarında anlaşmışlarsa ve kadın, yeni bir nikah ile kocasına dönmek istiyorsa, artık kocalarına dönüp yeniden onlarla nikahlanmalanna engel olmayın. Allah bununla sizden, Allahı tasdik eden, onun rablığını kabul eden, öldükten sonra dirilmeye ve hesaba çekilmeye iman edenlere nasihat ediyor. Kocaların, kadınlarını, tekrar mehir vererek nikahlamaları daha güzel ve Allah yanında daha hayırlıdır. Sizin ve kadınlarınızın kalbindeki şüpheyi gidennek bakımından da daha temizdir. Çünkü eşler arasında hâlâ bir sevgi bağı bulunduğu halde tekrar evlenmezlerse bu sevginin, onlan helal yoldan saptırıp harama düşürmesinden korkulur. Allah, sizlerin, birbirinize karşı bilemediğiniz gizlilikleri ve bütün kapalı hususları bilir.
Allah teala, kadınların velilerine, onlnn evlenmelerine mâni olmalarını yasakladı. Çünkü Allah teala, evlenme teklifinde bulunan erkek ile evlenmesi istenen kadının kalblerindeki sevgiyi, birbirlerine karşı olan meyillerini bilmektedir. Veliler ise bunu bilmemektedirler.
Müfessirler, bu âyet-i kerimenin, kimin hakkında nazil olduğu hususunda çeşitli izahlarda bulunmuşlardır.
a- Hasan-ı Basri, Katade, Bekr b. Abdullah el-Müceni, Mücahid, İkrime ve Ebu İshak el-Hemedaniye göre bu ûyet-i kerime, Ma’kil b. Yeşnr hakkında nazil olmuştur. Bu hususta Hasan-ı Basri diyor ki:
“Ma’kıl b. Yesar, Resulullahın zamanında, kızkardeşini müsKim ani ardan bir erkekle evlendirmiş, kızkardeşi kocasıyla belli bir süre yaşadıktan sonra kocası onu bir talak ile boşamış, iddeti bitinceye kadar onu tekrar almamıştır. Fakat adamın kadında kadının da adamda gözü varmış. Adam Ma’kıle gelerek kız-kardeşini diğer dünürler gibi ondan istemiş Ma’kıl de ona “Behey âdi adanı, ben onu seninle evlendirerek sana ikramda bulundum sen ise onu boşadin. Vallahi o sana asla dönmeyecektir.” demiştir. Allah teala o erkeğin hanıma, hanımın da ona arzu ve ihtiyaç duyduklarını bildiği için bu âyeti indirmiş ve “Kadınları, tekrar kocalarıyla evlenmekten men etmeyin.” buyurmuştur. Ma’kıl bu âyeti duyunca; “Başüstüne rabbim, işittim ve itaat ettim.” demiş. Sonra da o adamı çağırarak: “Bunu seninle evlendiriyorum ve sana ikramda bulunuyorum.” demiştir.
b- Süddi ise bu âyet-i kerimenin, Cabir b. Abdullah el-Ensari ile amcasının kızı hakkında nâzi! olduğunu söylemiştir. Bu hususta Süddi diyor ki: “Cabir b. Abdullah el-Ensarinin amcasının bir kızı bulunuyordu. Onu kocası bir talakla boşadı. Kadın iddet bekledi ve iddeti bitti. Sonra kocası gelip karısını tekrar geri almak istedi. Bunun üzerine Cabir, “Amcamızın kızını boşadin. Şimdi de onunla tekrar evlenmek mi istiyorsun?” dedi. Cabirin amcasının kızı ise kocasıyla tekrar evlenmek istiyordu. İşte bu âyet-i kerime onun hakkında nazil oldu.”
c- Abdullah b. Abbas, Mesruk, İbrahim en-Nehai, İbn-i Şihab ez-Zühri ve Dehhaka göre ise bu âyet-i kerime, karısını bir veya iki talakla boşayıp ta iddeti bittikten sonra tekrar onunla evlenmek isteyen kocası ile böyle bir evliliği isteyen ve fakat velisi tarafından engellenen kadın hakkında nazil olduğunu söylemişlerdir. İşte Allah teala böyle bir engellemeyi yasaklamıştır.
Taberi diyor ki: Bu âyetin izahında doğru olan görüş şudur: Allah teala bu âyet-i kerimeyi, kocalarından boşanarak iddetlerini bitirip onlardan ayrılan fakat üç talakla boşanmadıklan için tekrar kocalarına dönebilen, kocalarıyla yeniden kendileriyle evlenilmek istenen ve kendilerinin de kocalarıyla evlenmek istedikleri ancak velileri tarafından evlenmelerine engel olunan kadınlar hakkında indirmiş ve böyle bir engeli yasaklamıştır. Bu âyetin, Ma’kıl b. Yesar ve kızkardeşi hakkında nazil olması da muhtemeldir. Cabir b. Abdullah ve amcasının kızı hakkında da. Durum ne olursa olsun âyet-i kerime zikrettiğimiz mânâyı ihtiva etmektedir.
Âyet-i kerimede zikredilen ve “Nikahlanmaktan men etmeyin” diye tercüme edilen ifadesinin asıl mânâsı “Onları sıkıştırmayın’1 demektir. Yani kanların yeni bir nikahla eski kocalarına dönmelerini istemeleri hallerinde sizler onların evlenmelerine engel olarak onları sıkıştırmayın, zorluğa düşürmeyin.” demektir.
Âyet-i Kerimede, “Kan koaca, aralarında iyilikle anlaşmışlarsa” buyunıl-maktadır. Yani, kan ve koca, aralarında yeni bir nikah ve yeni bir mehirle anlaşmalarsa” demektir.
Taberi diyor ki: “Asabeden bir velisi bulunmaksızın kadının nikahı sahih olmaz.” diyen görüşe bu âyette açık bir delil vardır. Zira bu âyette, kadının velisinin, kadının evlenmesine engel olması yasaklanmaktadır. Şayet kadının evlenmesinde velinin yetkisi olmasaydı böyle bir yasaklama söz konusu olmazdı.