TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 278 VE 279. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
278- Ey iman edenler, Allah’tan korkun ve eğer iman ediyorsanız faizden arta kalanı bırakın.
Ey iman edenler, emirlerine itaat ederek ve yasaklarından kaçınarak Allahtan korkun ve alacağınızdan, ana paranın üzerine ilave edilen faizi terkedin, almayın. Eğer sözünüzde, işinizde ve imanızda samimi kişiler iseniz bunu böyle yapın.
Suddi, İbn-i Cüreyc ve İkrime, bu âyet-i kerimenin, nüzul sebebi hakkında şunlan söylemişlerdir: Bir kısım insanlar İslama girmeden önce mallanın faize vermişlerdi. Bunlar, faizin bir kısmını almışlardı diğer kısmı duruyordu. Allah teala bu âyet-i kerimeyi indirerek onların daha önce almış oldukları faizleri affettiğini ve geriye kalan faizi de almalarının haram olduğunu bildirdi. Faize mal veren kişilerin, Abbas b. Abdul Muttalib ve Muğire oğullarından bir kişi olduğu, faizle mal alanların da Sakiyf kabilesinden Amr oğullan olduğu rivayet
edilmiştir. Diğer bir rivayette ise mallarını faize verenlerin Amr oğullan olduğu, alanların da Muğire oğullan olduğu bildirilmektedir.
279- Eğer böyle yapmazsanız Allah ve Resulü tarafından, size karşı harp ilan edilmiş olduğunu bilin. Şayet tevbe ederseniz, sadece sermayeniz sizindir. Böylece haksızlık etmemiş ye haksızlığa da uğramamış olursunz.
Âyet-i kerimede zikredilen ve “Bilin” diye tercüme edilen kelimesi iki şekilde okunmuştur.
a- Bütün Medine halkı bu kelimeyi, sülasî fiilden türetilmiş bir emir kabul etmişler ve şeklinde okumuşlardır. Bu kıraata göre bu ifadenin mânâsı şöyledir: “Şayet sizler, bu emredileni yapmazsanız, Allah ve Resulü tarafından size savaş açılmış olduğunu bilin.
b- Küfe kurralarımn tümü ise bu kelimeyi, rubai fıilerden türetilmiş bir emir kabul ederek şeklinde okumuşlardır. Bu kıraata göre bu ifadenin mânâsı şöyledir: “Şayet sizler, emrolunani yapmazsanız, Allah ve Resulüne karşı savaştığınızı diğer ihsanlara ilan edin.”
Taberi : “Bu kıraatlardan birinci kıraatin tercihe şayan olduğunu söylemiştir. Zira, savaş ilan etme, faiz yiyenlerin hakkı değil Allah ve Resulünün hakkıdır. Nitekim bu hususta, Abdullah b. Abbas şöyle demiştir: “Şayet, faizli muamele yapan kimse, bundan vazgeçmeyecek olursa, müslümanlann imanının bu kimseyi tevbe etmeye çağırması gerekmektedir. Eğer vazgeçerse mesele yoktur. Aksi taktirde imam onun boynunu vurur. Bu hususta Katade de şunları söylemiştir: “Gördüğünüz gibi Allah, faiz yiyenleri öldünnekle tehdit etmiş ve onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, kanlannı heder etmiştir. Reb’ b. Enes te Allah tealanın bu âyet-i kerime ile, faiz yiyenleri öldürmekle tehdit ettiğini söylemiştir.
Ayet-i kerime, faizin korkunç bir cinayet olduğunu ortaya koymaktadır. Bu cinayetin büyüklüğünü anlamak için, Kur’an-ı Kerimin, faizcileri nasıl vasıflandırdığını dikkatle incelemek yeterlidir. Kur’an-ı Kerim, faizcileri, Şeytanın çarptığı, sara hastalığına yakalanmış, kendini yerden yere atan ve aklından zoru olan deliler gibi sağa sola yalpa yapan bir kimseye benzetmiştir.
Faizciler ise, Kur’an-ı Kerimin bu tasvirine rağmen faizin zararlannı yok gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Allanın, bu kadar kötü olduğunu bildirdiği faizi meşru gören ve onunla muamele yapanlann, Allah ve Resulünün kendilerine karşı savaş ilan ettiğini beyan eden âyete rağmen faizle iştigal ederek rablerine karşı savaşmayı basit bir olay gibi gösterenlerden ve o faizi helalmiş gibi takdim etmeye çalışanlardan daha zalim ki olabilir? Hangi müslüman, bu tehdidi duyduktan sonra faizli muameleye devam etmek ister? Bu âyet-i kerimeyi duyduktan sonra yaptığından vaz geçip tevbe etmeyen, bu korkunç cinayeti işlemeye devam eden kişilere yazıklar olsun. İmanla faiz birbirinin zıddıdır. Hiç bir zaman birleşmezler.
Cabirb. Abdullahın rivayetinde bu hususta Peygamber efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor Cabir diyor ki:
“Resulullah (s.a.v.) faizi yiyene, yedirene, yazana ve şahitlerine lanet etti. Ve “Onlar eşittir” buyurdu.
Peygamber efendimiz diğer bir hadis-i şerifinde de buyuruyor ki:
“Ben isra ve miraç gecesinde, kannlan evler kadar büyük olan bir topluluğun yanma vardım. Karınlarında yılanlar vardı. Bu yılanlar dışarıdan görünüyordu. Dedim ki: “Ey Cebrail, bunlar kimdir?” dedi ki: “Bunlar, faiz yiyenlerdir.
Peygamber efendimiz bir diğer hadis-i şerifinde de şöyle buyuruyor:
“Faizde yeüniş günah vardır. En hafifi, kişinin, anası ile zina etmesi gibidir.