TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 48. AYET
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
48- Kimsenin kimseye bir fayda sağlayamayacağı, kimseden şefaat kabul olunmayacağı, kimseden karşılık alınmayacağı ve onların yardım görmeyeceği günden sakının.
Âyet-i kerime, kıyamet gününün bazı özelliklerini şöylece beyan etmektedir:
A- “O gün hiçbir kimse diğer bir kimseye fayda veremeyecek, kimse diğer bir kimsenin ihtiyacını göremeyecektir.” Bir kimsenin diğer bir kimseye herhangi bir şey vermesi, ancak borucunu ödemesi şeklinde olacaktır. Zira, âhirette yargılanmanın konusu günah ve sevaptır. Nitekim hadisi Şerifte şöyle bu vurulmuştur:
“Allah o kula merhamet etsin ki (Ne mutlu o kula ki) ırz veya mal hususunda başka bir din kardeşine haksızlık der de, kendisinden bu hak alınmadan önce (kıyamette hesaplaşmaya bırakmadan) hak sahibiyle helalleşir. Çünkü orada ne dinar geçerlidir ne de dirhem. Haksızlık yapanın sevabı varsa, yapılan haksızlık kadarı alınıp haklıya verilir. Şayet sevabı yoksa hak sahibinin günahlarından alınarak haksıza yüklenir.
B- “O gün Allah, hiçbir şefaatçinin şefaatini kabul etmeyecektir. Ancak, kendilerine şefaat etme izni verilenler hariç.” Bu hususta Allah Teâlâ diğer bir âyette şöyle buyuruyor: “O gün, rahman olan Allah’ın izin verdiği ve konuşmasına rıza gösterdiği kimseden başkasının şefaati fayda vermeyecektir. “Onun nezdinde, izin verdiğinden başka kimsenin şefaati fayda vermez. Nihayet kalplerindeki korku giderilince, şefaat olunanlar, şefaat edenlere “rabbiniz ne buyurdu?” derler. Şefaat edecek olanlar da: “Hakkı söyledi, layık olanlara şefaat olunma izni verdi. O, her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür” derler.
Haklarında şefaatin kabul edilmeyeceği kişiler ise Allah’a tevbe etmeden önce kâfir olarak ölenlerdir. Bu hususta Rasulullah (s.a.v.) efendimiz şöyle buyuruyor:
“Her Peygamberin kahu! Etliler, bir duası vardır. Her Peygamber bu duasında acele etmiştir. Ben ise duamı kıyamet gününde ümmetime şefaat için sakladım. İnşallah ümmetimden, Allah’a herhangi bir şeyi ortak koşmayarak ölene bu şefaatim erişecektir.
Peygamber efendimiz diğer bir hadis-i şerifinde de şöyle buyurmaktadır:
“Her Peygamberin kabul edilecek bir duası vardır. Onlar dualarını yapmışlar duaları kabul edilmiştir. Ben ise duamı âhirette ümmetime şefaat için sakladım.
C- “O gün kimseden karşılık alınmayacaktı.” Yani, orada kimseden fidye kabul edilmeyecektir. Bu hususta diğer bir âyet-i kerimede de şöyle buyurulmaktadır: “Şüphesiz ki inkâr edip kâfir olarak ölenlerin hiçbirinden, yeryüzünü dolduracak kadar altın fidye verseler bile kabul olunmayacaktır. Onlar için can yakıcı bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.
D- “O gün onlar yardım da görmeyeceklerdir.” O gün onlara hiçbir yardımcı yardım etmeyecektir. Artık orada taraf tutma yoktur. Aracılıklar sona ermiştir. Yardımlaşmalar kalkmıştır. O gün hüküm vermek, katında şefaatçi ve yardımcıların fayda sağlayamayacakları, âdil ve Cebbar olan Allaha aittir. Evet. kıyamet gününde zalimlerin ne şefaatçisi vardır ne de bir yardımcısı.
Bu hususta şu âyetlerde de şöyle buyurulmaktadır: “Onları durdurun. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.” “Ey müşrikler, size ne oldu ki birbi-rinizlc yardımlaşmıyorsunuz? Hayır, onlar bugün teslim olmuşlardır