sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 51. AYET

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 51. AYET
23.11.2023
330
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

51- Bir zaman da Musa île kırk gece için vaadleşmiştik, Onun arka­sından siz buzağıyı ilah edindiniz ve zalimler oldunuz.

Bir zaman da Tevrat’ı Musa’ya indirmek için onunla tam kırk gece için vaadleşmiştik. Musa, verdiği vaad için sizin yanınızdan ayrıldıktan sonra, buza­ğıyı ilah edinip ona taptınız. Ve bu davranışınızla zalimler oldunuz. Çünkü siz­ler, ibadeti, layık olmayan bir şeye yaptınız.

İsrailoğullarının bu hallerini anlatan diğer âyet-i kerimelerde de şöyle buyurulmaktadır:

“Musa, kavminden önce Tur dağına koşunca: “Seni, kavminden ön­ce davranmaya sevk eden nedir ey Musa?” dedik.”

“Musa: “İşte onlar peşimdeler. Razı olman için acele ettim ey rabbim, de­di.”

“Allah: “Şüphesiz ki biz senden sonra kavmini imtihan ettik, Samiri onları saptırdı.” dedi.”

“Musa büyük bir öfke ve üzüntüyle kavmine döndü. “Ey kavmim, rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Aradan çok mu zaman geçti? Yoksa rabbinizin gazabına uğramayı mı istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?” dedi.”

“Şöyle cevap verdiler: “Biz, sana verdiğimiz sözden kendi irademizle caymadık. Fakat Mısırdan çıkarken, o kavmin mücevherlerinden yükler dolusu alıp götürmüştük. Biz onları ateşe attık. Samiri de yanındaki mücevherleri ora­ya attı.”

“Nihayet S amiri onlara, içinden rüzgâr geçtikçe böğürür gibi ses çıkaran bir buzağı heykeli yaptı. Samiri ve taraftarları: “Sizin de ilahınız, Musanın da ilahı budur. Fakat Musa bunu unuttu.” dediler.”

“Onlar bu heykelin kendilerine sözle hiçbir mukabelede bulunmadığını, kendilerine ne bir zarar ne de bir fayda vermediğini görmüyorlar mıydı?”

“Doğrusu daha önce Harun onlara şöyle demişti: “Ey kavmim, siz bunun­la imtihan edildiniz. Muhakkak ki sizin rabbiniz, rahman olan Allah’tır. Sapık yolu bırakıp bana uyun, emrime itaat edin.”

“Kavmi: “Musa bize dönünceye kadar buna tapmaktan vaz geçmeyece­ğiz,” dediler.”

“Musa dönünce: “Ey Harun, bunların saptıklarını gördüğünde bana uy­mana mani neydi? Emrime karşı mı geldin?” dedi.”

“Harun: “Ey anamın oğlu sakalımı ve başımı tutma. Doğrusu ben, “İsmailoğluları arasında ayrılık çıkardın, sözümü dinlemedin.” demenden korktum.” dedi.”

“Musa Samiriye: “Ey Samiri, ya senin yaptığın nedir?” dedi.”

“Samiri: “Ben, İsrailoğullarının görmediklerini gördüm.” Ben, elçinin izinden bir avuç toprak alıp onu, erimiş mücevherin içine attım. İşte böylece bu­nu bana nefsim hoş gösterdi.” dedi,”

“Musa Samiriye şöyle dedi: “Haydi git sen hayatın boyunca “Bana do­kunmayın” diyeceksin. Ahirette de sana kaçıp kurtulamayacağın, vâadedilmiş bir azap vardır. Tapıp durduğun ilahına şimdi ne yapacağız bir bak. Onu mu­hakkak yakacağız. Sonra onu denize savuracağız.”

“Sizin ilahınız ancak, kendisinden baka hiçbir ilah olmayan Allah’tır. Onun ilmi her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.

Ayette geçen ve “Vaadleşmiştik” diye tercüme edilen fiili, di­ğer bir kıraatta şeklinde okunmuştur. Bu kıraata göre âyetin mânâsı: “Hani bir zaman Musa’ya vadetmiştik” şeklindedir. Taberi her iki kıraatin da sahih olduğunu, iki kıraatin da mânâda önemli bir değişiklik yapmadığını söylemiştir.

Taberi, “Musa” isminin, Kıpti dilinde iki kelimeden meydana geldiğini bunların da anlamına gelen “Mu” ve “Ağaç” anlamına gelen “Sa” kelimeleri olduğunu söylemiştir.

Taberi diyor ki: “Musa’ya “Su” ve “Ağaç” anlamına gelen bu iki kelimenin ad olarak verilişinin sebebi, Hz. Musa’nın, Nil nehrinin kenarında ağaçlı bir yerde bulunup sandıktan çıkarılmasındandır. Bu sandığı, o sırada, Firavunun karısı Asiye’nin, nehir kenarında yıkanmakta olan cariyelerinin bulduğu rivayet edilmektedir.

Âyet-i kerimede, Allah Teâlâ ile Hz. Musa’nın kırk giin için vaadleştikleri zikredilmektedir. Ebul Âliye bu ifadeyi şöyle izah etmektedir: Bu kırk gün, Zilkade ayı ile Zilhicce ayının on günüdür. Hz. Musa, kardeşi Harun’u, İsrailoğullarının başına Halife tayin ettikten sonra Tur dağına gidip orada rabbi ile kırk gün konuşmuştur. Allah Teâlâ, zebercedden yapılmış levhalar üzerine yazılı olan Tevratı Hz. Musa’ya vermiş Hz. Musa da orada kalemlerin sesini duymuş ve rabbiyle sessiz bir şekilde konuşmuştur.

îbn-i İshak diyor ki: “Allah teala, Firavunu ve kavmini helak edip Hz. Masayı ve kavmini kurtardıktan sonra, Hz. Musa’ya, kendisiyle görüşmek için kırk gün vaadetti. Musa, Harun’u, İsrailoğullarının başına bıraktı ve ona: “Ben acele rabbime gidiyorum. Kavmimin başına benim yerime geç. Bozguncuların yoluna uyma.” dedi. Musa, rabbinin huzuruna çıkmayı çok arzuladığından acele olarak çıkıp gitti. İsrailoğullarının başında Hz. Harun kaldı. Onun yanında Sa­miri de bulunuyordu. Harun, İsrailoğullarını Musa’nın peşinden götürüp ona ka­vuşmaya çalışıyordu.

Ayet-i kerimenin sonunda: “Musa’nın arkasından siz buzağıyı ilah edindi­niz.” Duyurulmaktadır. Taberi, İsrailoğullarının buzağıyı ilah edinmelerinin se­bebi hakkında çeşitli rivayetler zikretmiştir. Bunlardan bazılarını şu şekilde özetlemek mümkündür:

îkrime bu hususta Abdullah b. Abbastan şunları rivayet etmektedir. Fira­vun ve ordusu, Musa’yı ve İsrailoğullarını takib ederken denize varınca Firavu­nun atı denize girmekte diretmiş, bunun üzerine Cebrail bir kısrakla gelerek Fi­ravunun atının denize girmesine sebep olmuştur. Bu arada Samiri de Cebrailin atının ayağının izinden bir avuç toprak alıp saklamıştır. İsrailoğulları Mısırdan ayrılırken komşularının altın vb. süs eşyalarını bir merasim dolayısıyla emanet almışlardı. Bu emanetleri geri vermedikleri için kendilerini suçlu hissetmeye başlamışlardı. Hz. Musa, Allah Teâlâ ile konuşmaya gittiği zaman o süs eşyala­rını ateşe attılar ki yansın tükensinler. Bu arada Samiri, Cebrail’in atının izinden aldığı bir avuç toprağı, yanan o eşyanın içine attı. O eşyalar da, arkasından ha­va girip önünden çıktığında böğüren bir buzağı şeklini aldı. Samirinin teşviki ile İsrailoğulları bu buzağıya tapmaya başladılar. Hz. Harun’un uyarılarını dinlemediler. İşte âyet-i kerime onların bu halini beyan etmektedir.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.