TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 94. AYET
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
94- De ki: “Eğer âhiret yurdu, Allah katında başka insanlara değil de sadece size tahsis edilmişse ve bu iddianızda samimi iseniz ölümü istesenize.
Ey Muhammed, de ki: “Ey Yahudi topluluğu, eğer âhiret nimet ve lezzetleri diğer insanlara değil de sadece size ait olacaksa ve bu zamlınızda samimi iseniz ölümü arzulayıp onu istesenize. Zira ancak öldükten sonra bu nimetlere kavuşacaksınız.
Allah Teala bu âyet-i kerimeyi. Resulullah’ın hicret ettiği bölgede yaşayan Yahudilere karşı Resulullah’a bir delil olarak göndermiştir. Çünkü Allah Teala bu âyette, Resulullah’a karşı çıkan Yahudileri, onunla muhakeme olmaya ve açık tartışmaya davet etmektedir. Ve Yahudilere demektedir ki: “Eğer sizler mümin olduğunuz, Allah katında üstün derecelere sahip olduğunuz ve âhiret nimtelerinin size mahsus olduğu iddianızda samimi iseniz ölümü isteyin. Bu yolla arzularınıza kavuşun. Fakat siz bunu yapmazsınız. Çünkü sizler Muhammed’e karşı çıkma gibi davranışlarınızla isyan içinde olduğunuzu bilirsiniz. Öldüğünüz takdirde cehenneme gireceğinizi anlamış durumdasınız.
Allah teala şu âyette, ehl-i kitap olan Hıristiyanlar! Resulullah ile muhakeme olunmaya ve açık tartışmaya davet etmiştir. Bu açık tartışmaya davet eden âyete “Mubahale” âyeti denmektedir. Bu âyette şöyle buyurulmaktadır: “Kim, kendisine ilim geldikten sonra seninle mücadele ederse ona şöyle de: “Gelin çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım. Sonra yalvaralım da yalancıları Allah’ın lanetiyle lanetleye-Hm.
İzahını yaptığımız âyet de Yahudileri mübahaleye davet etmiştir. Fakat hem Yahudiler hem de Hıristiyanlar böyle bir karşılaşmadan şiddetle kaçınmışlardır. Çünkü onlar, böyle bir şey yaptıkları takdirde hüsrana uğrayacaklarını idrak etmişlerdir. Bu hususta Abdullah b. Abbas diyor ki:
“Ebu Cehil dedi ki: “Allah’a yemin olsun ki ben Muhammedi Kabenin yanında namaz kılarken görürsem mutlaka yanına gidip ayağımı boynuna basacağım.” Bunun üzerine Resulullah buyurdu ki: “Şayet bunu yapmış olsaydı onu melekler açıkça yakalarlardı. Eğer Yahudiler ölümü temenni etmiş olsalardı mutlaka ölür ve cehennemdeki yerlerini görürlerdi. Şayet Allah’ın Resulüyle tartışmaya davet edilen Hıristiyanlar mübahaleye çıkmış olsalardı geriye döndüklerinde ne mal ne de aile bulabilirlerdi.
Taberi diyor ki: “Bu âyet-i kerime nazil olunca Yahudiler hakkında karar vermekte zorluk çeken insanlar için, onların yalancı , iftiracı ve Resulullah’a karşı kindar ve haksız oldukları ortaya çıktı. Resulullah’ın ve sahabilerinin haklı oldukları anlaşıldı. Böylece Resulullah ve sahabileri, Yahudilere karşı galip gelmiş oldular. Allah’a hamdolsun, günümüze kadar, Resulullah’ın izinden gidenler, Yahudilere ve diğer dinlerde olanlara karşı galip durumdadırlar.
Resulullah’ın, Yahudileri böyle bir tartışmaya davet etmesinin emredilme sebebi, Yahudilerin: “Biz Allah’ın oğulları ve dostlarıyız. ve “Cennete ancak Yahudi olanlar ve Hıristiyanlar girecektir. demeleridir.
Yahudilerin, ölümü ne şekilde temenni etmelerinin istendiği hususu müfessirler tarafından şu şekilde izah edilmiştir:
Abdullah b. Abbasa göre bu arada ölümü temelini etmeleri, Yahudilerin iki fırkadan yalancı olan için Allah’tan ölüm istemeleri şeklinde olacaktır.
Katade, Ebul Âliye ve Rebi’ b. Enese göre ise Yahudilerin ölümü istemeleri, hemen ölmeyi ve nimetlere kavuşmayı talep etmeieri şeklinde olacaktır.
Âyette zikredilen “Başka insanlar”dan maksat, bazı âlimlere göre “Bütün insanlar” demektir. Bu izaha göre Yahudiler, ahiret yurdunun sadece kendilerine mahsus olduğunu iddia etmişlerdir.
Abdullah b. Abbastan nakledilen başka bir izaha göre bu arada zikredilen “Başka insanlar” ifadesinden maksat, Hz. Muhammed ve sahabeleridir. Zira Yahudiler bunları küçümsüyor ve cennete giremeyeceklerini iddia ediyorlardı.