sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ (GİRİŞ)

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ (GİRİŞ)
07.10.2023
374
A+
A-

Giriş

Bakara suresi, hicretten sonra Medine’de nazil olan ilk surelerdendir. Kur’an-ı Kerimin en uzun süresidir ve iki yüz seksen altı âyettir. Resulullah (s.av.) bu sureye “Kur’an’ın otağı” yanı: “Kur’an’ın çadırı” adını vermiştir.

Bu sure-i celilede “Bakara” hadisesi zikredilmektedir. Olay şöyle cereyan etmiştir; İsrailoğullarından birisi bir adam öldürmüş ve cinayeti işleyen kişi bu­lunamamıştı. Durum Hz. Musa’ya arz edilmiş o da “Bir bakara” yani “Bir sığır kesin, kestiğiniz bu hayvanın bir parçasıyla ölüye vurun, O ölü dirilip kendisini kimin öldürdüğünü haber verecektir.” demişti.

Âyet-i kerimede olay şöyle açıklanmaktadır: “Musa, kavmine “Allah size bir sığır kesmenizi emrediyor.” demiş, onlar da: “Bizimle alay mı edi­yorsun?” demişlerdi. Musad da: “Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım”

“Kesilen sığırın bir parçasıyla öiüyc vurun” dedik. İşte Allah, ölüleri böyle diriltir ve düşünesiniz dîye delillerini size gösterir.”

İsrailoğulian, Hz. Musadan, hem katili nasıl bulabileceklerini öğrenmek istemişler, hem de katilin gerçekten ortaya çıkmasını samimi olarak istemedik­lerinden, kesecekleri sığırın evsafını sormuşlar. Hz. Musa, sığırın evsafını açık­ladıkça onlar daha geniş açıklamalar istemişler ve sonunda, vasıfları ayrıntılı olarak açıklanan sığırı güçlükle bulmuş ve çok pahalı bir bedelle satın alıp kes­mek zorunda kalmışlar ve kestikleri sığırın bir parçasıyla ölüye vurmuşlar ölü de dirilerek kendisini kimin öldürdüğünü heber vermiştir.

İşte bu olayın anlatıldığı bu sureye bakara suresi adı verilmiştir. Bu sure-i celile birçok konulan ihtiva eder. Bunlar, ana hatlarınya şöylece özetlenebilir:

a- Medine’de hicretten sonra meydana gelen İslam cemaatinin duru­mu: Yerlerini yurtlarını, mallarını mülklerini terkederek imanlarının sesine uyup Medine’ye göç eden İslam cemaatinin durumunu Kur’an-ı Kerim şöyle tavsif ediyor: “O, Allah’tan korkanlar, gayba iman ederler, namazı kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcarlar.Onlar, sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler. Âhirete de kesin­likle onlar iman ederler.” “İşte rablerinin doğru yolunda olanlar bunlar­dır. Kurtuluşa erenler de bunlardır.

b- Kâfirlerin durumu: Müminlerin vasıflarından bahseden âyetlerden hemen sonra, kâfirleri vasıflandıran âyetler geliyor. Aslında bu sıfatlar, genelde inkarcıların ortak sıfatlandır. Fakat aynı zamanda, gerek Mekke’de gerekse Me­dine’de İslam davetine karşı çıkan kâfirlerin de vasıflandır. Âyet-i kerimeler on­ları da şöyle anlatıyor: “Ey Muhammed, şüphe yok ki, kâfirleri uyarsan da uyarmasan da birdir. Onlar iman etmezler.” “Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde de perde vardır. Ve onlar için büyük bir azap vardır.” 

c- Münafıkların durumu: Kâfirlerin umumi sıfatlarına işaret edildikten sonra, İslam toplumu için son derece tehlikeli olan münafıklar anlatılıyor: Mek­ke döneminde, iman eden, imanını açıklıyor, inkarcılar da açıkça İslam’a karşı çıkıyorlardı. Fakat İslamın, Medine’de güçlenip üstün duruma gelmesi üzerine, gerçekten iman etmediği hakle, iman etmiş gibi görünen bir başka gurup insan daha türedi ki bunlar da münafıklardı. Çeşitli sebeplerle inanmış gibi görünen fakat aslında iman etmeyen bu insanlann durumîan uzun uzun anlatılıyor: “Bir kısım insanlar vardır ki, “Biz, Allah’a ve âhiret gününe iman ettik.” derler. Halbuki onlar, mümin değillerdir.” “Allah’ı ve iman edenleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar. Fakat bunun farkında değil­lerdir.” “Onların kalblcrinde hastalık vardır. Allah, bu hastalıklarını daha da artırmıştır. Yalan söylediklerinden dolayı, onlar için can yakıcı bir azap vardır.

d- Yahudilerin durumları: İslam dininin gelmesinden evvel Medine’de bulunan Yahudiler, ehl-i kitap olmaları sebebiyle, müşrik Araplardan, dini, tica­ri, içtimai vb. bakımlardan üstün durumdaydılar. Fakat Allah’ın son dini İslami­yet gelip te onları Müslüman olmaya çağırınca, bu üstünlüklerinin ellerinden gitmesi sebebiyle, gelen dinin gerçek din olduğunu, bile bile, inatla inkâr ettiler Onların bu inatçı ve mânâsız tutumları âyet-i kerimelerde şöyle anlatılıyor: “Ey İsrailoğulları, size verdiğim nimetimi hatırlayın. Benim ahdimi yerine gelirin ki, ben de sizin ahdinizi yerine getireyim. Ve ancak benden kor­kun.” “Elinizideki Tevratı tasdik edici olarak indirdiğim Kur’an’a iman edin. Onu ilk inkâr edenlerden olmayın. Âyetlerimi basit bir değere değişmeyin. Ve yalnız benden korsun. 

Bir kaç madde halinde özetlemeye çalıştığımız bu konulardan başka, ce-nab-t hak, bu sure-i celilede, bütün insanlan, Hz. Muhammed (s.a.v.)e nazil olan Kur’ana inanmaya davet ediyor ve bu Kur’an hakkında şüphe edenleri, ay­nı kitabın bir benzerini yapmaya davet ediyor.

Surede, Hz. Âdemle Şeytan arasında cereyan eden çetin mücadele anlatı­lıyor. Ve mevzu, Hz. Âdemin, yeryüzünde Halife olduğu beyan edilerek bitirili­yor.

Allah yolunda savaşarak öldürülenlere “Ölüler” denemeyeceği, onların gerçekte diri oldukları bildiriliyor.

Sure-i celile, yenilecek ve içilecek şeylerin haram ve helal olanlarını açıklıyor. Haksız yere adam öldürmenin ve vasiyetin hükülerini beyan ediyor.

Sure-i celile Oruç, cihat ve Hac hükümlerini, aile hukuku meselelerini açıklıyor, sadaka, borç alıp verme ve ticari meselelerin prensiplerini beyan edi­yor. Faizin haram olduğunu açıklıyor.

Sure-i celilenin sonunda, rabbimizden nasıl istek ve duada bulunacağımız beyan edilerek buyuruluyor ki: “Rabbimiz, eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bizden önceklilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Rabbimiz bize gücümüzün yetmediğini de ta­şıtma. Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen, bizim mevlamızsın. Kâfir topluluğa karşı bize yardım et.

 Surenin Fazileti

Bu surenin fazileti hakkında muhtelif hadis-i şerifler rivayet edilmiştir. Peygamberimiz bü hadis-i şeriflerinde buyuruyor ki:

“Evlerinizi kabirlere çevirmeyin. İçinde Bakar suresi okunan bir ev’e şeytan girmez.

“Her şeyin bir zirvesi vardır. Kur’an-ı kerimin zirvesi de Bakara sü­residir. Onun içinde, Kur’an’ın ayetlerinin efendisi olan bir âyet bulun­maktadır ki o da âyetel Kürsidir. 

“Kim Bakara suresinin son iki âyetini geceleyin okursa o âyetler o kişi için kâfidir.” 

“Bakara suresi Kur’anın zirvesi ve nişanesidir. Onun her âyetiyle birlikte gökten seksen melek inmiştir. Âyetel Kürsi, arş’ın altından alınıp Bakara suresine katılmıştır. Yasin ise, Kur’anın kalbidir. Her kini Allah rı­zasını ve âhiret yurdunu dileyerek Yasin’i okursa günahları muhakkak ba­ğışlanır. Siz, Yasini ölüleriniz üzerine okuyan.” 

Üseyd b. Huday’nn şöyle dediği rivayet edilir:

O, bir gece bakara suresini okurken yanında bağlı bulunan atı ürkmüş, bunun üzerine Üseyd susmuş, atı da sakinleşmiş. Tekrar sureyi okumaya baş­lamış, at tekrar ürkmüş yine susmuş ve at sakinleşmiş, tekrar okumaya başlamış at yine ürkmüş hatta atın, yakınında bulunan oğlu Yahya’ya zarar vermesinden korkarak kalkıp oğlunu beri çekmiş ve göğe doğru baktığında ilaha önce gördü­ğü şeyi göremez olmuş. Sabah olunca olayı Peygamber efendimize anlatmış, Rcsulullah ona “Ey Hudayr oğlu oku, Hudayr oğlu oku, devam et,” demiş­tir, üsyed “Ey Allah’ın Resulü, atın yakınında bulunan oğlum Yahya’yı çiğneye­ceğinden korkmuştum. Bunun için okumayı kesip başımı kaldırdım. Oğluma doğru gittim. Göğe doğru baktım. Bir de ne göreyim, içinde lamba gibi şeyler bulunan bir gölgelik. Sonra oradan ayrıldım ve bir daha göremez oldum.” Resu-lullah: “Onun ne olduğunu biliyor musun?” diye sordu. Üseyd: “Hayır.” de­di. Resulullah: “Onlar meleklerdi. Senin okuma sesine gelmişlerdi. Şayet okumaya devam edecek olsaydın, insanlar onları görecekler ve onların göz­lerinden de kaybolmayacaklardı.” dedi.

Ebu Ümameel-Bâhili diyor ki;

“Resulullah’m şöyle buyurduğunu işittim: “Kur’an’ı okuyun. Çünkü o kıyamet gününde okuyana şefaatçi olacaktır. Özellikle, iki çiçek olan Baka­ra ve Al-i Imran suresini okuyun. Çünkü onlar kıyamet gününde âdeta iki bulut veya iki gölgelik yahut havada gurup halinde uçan iki bölük kuş gibi gelecekler ve kendilerini okuyanları müdafaa edeceklerdir. (Yani, cehen­nem ateşine karşı engel meydana getireceklerdir.) Bakara suresini okuyun. Onu almak bereket, bırakmak ise hüsrandır. Onu okumaya, bâtıl ile meş­gul olanların (Yani sihirbazların) gücü

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.