TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ENAM SURESİ 46. VE 50. AYETLER
46- Ey Muhammcd, de ki: “Söyleyin bana, eğer Allah, kulağınızı, gözlerinizi alırsa ve kalblcrinizi mühürlerse, Allahtan başka onu size getirecek ilah kimdir? Bak, âyetleri nasıl açıklıyoruz? Sonra onlar, nasıl yüzçeviriyorlar?
Bu âyet-i kerime, Peygamber efendimize, kâfirlere karşı nasıl ikna edici deliller ileri sürmesi gerektiğini öğretmekte, bu inkarcıların putlaştırdıklan diğer şeylerin, herhangi bir iş yapmaktan âciz olduklarım beyan etmekte, bunlara tapanların, akıllarım kullandıkları takdirde, kendilerine çeşitli duyu organlarını bahşeden rablerine derhal teslim olmaları gerektiğini anlatmaktadır. [1][53]
47- De ki: “Söyleyin bana, eğer size Allah tarafından ansızın veya açıkça bir azap gelirse, zalim bir kavimden başkası mı helak olur?
Ey Muhammed, şu yalanlayanlara de ki: “Söyleyin bana, eğer size Alla-hın bir azabı ve cezası ansızın veya göz göre göre açıkça gelecek olsa, zalim olan topluluk dışında kim helak olacaktır?
Evet, zalimler helak olacak, Müminler ise güven içinde olacaklardır. Nitekim Allah teala diğer bir âyette şöyle buyurmaktadır: “İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte emniyet içinde olma, onların hakkıdır. Onlar doğru yoldadır. [2][54]
48- Biz Peygamberleri ancak müjdeleyenler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar, üzülmezler de.
Biz Peygamberleri ancak, Allanın mümin kullarını hayırlı şeylerle müjdeleyenler ve kâfirleri de, Allanın cezalandırmasiyla uyarıcılar olarak göndeririz. Kim, Peygamberlerimize iman eder ve dünyada salih ameller işleyerek kendini düzeltirse, onlar için gelecekten bir korku yoktur, geçmiş amellerinden dolayı da bir üzüntü yoktur. [3][55]
49- Âyetlerimizi yalanlayanlara ise, doğru yoldan çıkmaları sebebiyle azap dokunacaktır.
Evet, ilahi kanun böyledir. Gönderilen Peygamberleri ve onlara indirilen kitaplalan yalanlayan her ümmet, çeşitli cezalara çarptırılmıştır. Nuh, Âd veSe-mud kavimleri bunlara misaldir. [4][56]
50- Ey Muhammcd, de ki: “Size, “Allanın hazineleri benim yanim-dadir” demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Ve size, “Ben bir Meleğim” de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana tâbi oluyorum. De ki: “Kör ile gören bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?
Ey Muhammed, de ki: “Ben size “Allanın hazineleri benim elimdedir. Onlarda dilediğim gibi tasarruf ederim.,” demiyorum. Gaybı bildiğimi de söylemi yorum. Çünkü gaybı bilmek ancak Allaha aittir. Ben gaybdan ancak Allanın bana bildirdiğini bilirim. Ben sizlere bir Melek olduğumu da iddia etmiyorum. Çünkü ben de sizin gibi bir insanım. Ancak bana Allah katından vahiy geliyor. Ben sadece bana vahyolunana tabi oluyorum. Ondan asla ayrılmam.”
Ey Muhammed, yine de ki: “Hiç, hakkı görmeyen kör ile hakkı görüp ona uyan kimse bir olur mu? Size açıkladığım bu husustan hiç düşünmez misiniz? Düşünün ki söylediklerimin doğru olduğunu anlayasınız.
Allah Teâlâ, Ra’d suresinin dokuzuncu âyetinde aynı konuya işaret ederek buyuruyor ki: “Ey Peygamber, rabbin tarafından sana indirilenin gerçek olduğunu bilenle, doğruyu görmeyen kör bir olur mu? Bunu ancak akıl sahipleri idrak ederler.” [5][57]