TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ENFAL SURESİ 43. VE 45. AYETLER

43- O zaman Allah, uykuda onları sana az gözetiyordu. Eğer onları sana çok gösterseydi başarı elde edemezdiniz ve savaş konusunda aranızda tartışırdınız. Fakat Allah sizi bundan kurtardı. Şüphesiz ki Allah, kalblerin özünü çok iyi bilendir,
Ey Muhammed hatırla o zamanı ki, Allah, arkadaşlarının, düşmanlarıyla savaşırken moralleri yüksek olsun diye, düşmanlarının sayısını uykunda sana az gösterdi. Sen de arkadaşlarına, düşmanın sayısının az olduğunu söyledin. Şayet onları sana çok olarak gösterseydi sen de onların çok olduğunu bildirecek olsaydın, arkadaşların korkar onlarla savaşmazlardı. Dolayısiyle basan elde edemezdiniz ve bu konuda tartışmaya girerdiniz. Fakat Allah, senin karkadaşlannı böyle bir duruma düşmekten kurtardı. Çünkü o, göğüslerin Özünü ve oralarda nelerin gizli olduğunu çok iyi bilendir. [1][64]
44- O gün, düşmanlarla karşılaştığınızda, Allah, olması gereken emri yerine getirmek için, onları sizin gözlerinize az gösteriyordu. Sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Bütün işler Allah’a döndürülür.
Hatırlayın, sizler, Bedir savaşında düşmanlarımızla karşı karşıya geldiğiniz zaman, kendinize güveniniz gelsin diye Allah, düşmanlarınızı sizin gözünüze az gösteriyordu. Düşmanlarınız da gereği kadar tedbirli olmasınlar diye, sizi de onların gözüne az gösteriyordu. Böylece Allah, olması gerekeni yapmış, müminleri galip getirmiş, Allah’ın emri yücelmiş, kâfirlerin sözleri ise ayaklar altına düşmüştür.
İşte burada olduğu gibi, her yerde ve her zaman, bütün işlerin sonucu, Allah’ın takdirine bağlıdır. Onun dilemesiyle olmaktadır.
Abdullah b. Mes’ud diyor ki: Bedir savaşının yapıldığı günde düşmanlar bizim gözümüze o kadar az gösterilmiştir ki yanımızdaki arkadaşıma: “Ne dersin bunlar yetmiş kişi varı mı? diye sordum. O da: “Kanaatimce bunlar yüz kişidir.” demişti. Nihayet onlardan bir kişiyi esir ettik ve ona kaç kişi olduklarını sorduk. O da “Biz, bin kişi idik.” dedi.
Süddi diyor ki: “Müşriklerden bir kısım insanlar dediler ki: “Ticaret kervanı kurtulmuş, biz de dönüp gidelim.” Ebul Cehil ise demiştir ki: “Şimdi mi? Muhammed ve arkadaşları size göründükten sonra mı? Onların kökünü kazımadan geri dönmeyin. Ey kavim.siz onları silahlarla öldürmeyin. Onları yakalayın ve iplerle bağlayın.” Evet Ebucehil kendisine çok güvenmiş fakat neticede Bedirdeki kuyuya atılmıştır. [2][65]
45- Ey iman edenler, bîr düşman topluluğu İle karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çokça zikredin. Gerekir ki kurtuluşa erersiniz.
Ey iman edenler, savaşta herhangi bir kâfir toplulukla karşılaştığınız zaman, savaşmakta kararlı olun, düşmanın önünden kaçmayın. Kalblerinizle ve dillerinizle Allahi çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz ve muzaffer olasınız,
Abdullah b. Ebi Evfa diyor ki:
“Resulullah (s.a.v.), düşmanlarıyla karşılaştığı günlerin birinde, güneş tepe noktasından biraz eğilinceye kadar bekledi, sonra ayağa kalkıp şöyle buyurdu: “Ey insanlar, düşmanla karşı karşıya gelmeyi temenni etmeyin. Allah’tan afiyet dileyin. Şayet düşmanlarınızla karşılaşacak olursanız da sabredin ve bilin ki cennet, kılıçların gölgesi altındadır.” Resulullah, sonra Allah’a şöyle dua etti. “Ey kitabı indiren, bulutlan yürüten, kafir ordularını mağlup eden Allah’ım, sen, bunları mağlup et. Onlara karşı bizi muzaffer kıl. [3][66]
Ayet-i kerime’nin sonunda: “Allah’ı çokça zikredin ki başarıya ulaşasi-nız.” Duyurulmaktadır. Bu hususta Katade diyorki: “Allah sizlere kılıçlarla vuruştuğunuz, en çok meşgul olduğunuz durumda bile bşarıya ulaşmanız için, kendisini anmanızı farz kılmıştır.” [4][67]