sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ENFAL SURESİ 56. VE 60. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ENFAL SURESİ 56. VE 60. AYETLER
19.03.2025
3
A+
A-

56- Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra da her defasında antlaşmalarım bozan kimselerdir. Onlar, Allah’tan korkmazlar.

Medinede bulunan Yahudiler sadece Hendek savaşında değil daha bir çok yerde antlaşmalarına riayet etmediler. Mekke müşriklerine silah yardımı yaptılar. Daha sonra yine antlaşmalar yaptılan fakat yine antlaşmalarına uyma­dılar. Bunların ne barizlerinden birisi de Hendek muharebesiydi. Onlar, bu yap­tıklarının cezasını da gördüler. [1][78]

 

57- Eğer savaşta onları yakalarsan, arkalanndakinî dağıtacak bir şe­kilde cezalandır. Belki ibret alırlar.

Eğer o ahitlerini bozanlardan birini savaşta yakalayıp esir alacak olursan, arkalannda bulunan diğer ahitlilere de ibret olsun ve dağılıp gitsinler diye onlan ağır bir şekilde cezalandır ki bir daha böyle bir şey yapmaya cesaret edemesin­ler, ibret alsınlar da verdikleri sözü bir daha bozmasınlar. [2][79]

 

58- Eğer bir kavmin ihanetinden korkarsan, sen de aynı şekilde söz­leşmelerini bozarak üzerlerine at. Şüphesiz ki Allah, ihanet edenleri sevmez.

Ey Muhammed, Eğer aranızda düşmanlık bulunan bir kavmin, sana iha­net edeceğinden ve antlaşmayı bozmasından korkacak olursan, sen de onlara, antlaşmayı bozduğunu bildir. Böylece antlaşmanın bozulduğundan heriki taraf açıkça ve eşit şekilde haberdar olsun. Ve sen, ihanet etmiş olmayasm. Zira Al­lah, hainleri sevmez.

Taberi diyor ki: “Eğer denecek olursa ki: “Sırf düşmanın ihanetinden korkularak ahit nasıl bozulabilir? Çünkü bu bir zan’dır. Zan ise kesinlik ifade et­mez.” Cevaben denilir ki: “Mesele senin anladığın gibi değil. Buradaki cümle­nin manası şudur “Düşmanın ihanet edeceği belirtisi sana belli olur ve onların sana saldıracaklarından korkacak olursan işte o zaman onların anlatlaşma!arını üzerlerine at ve onlara karşı savaş ilan et.” Nitekim Resulullah Kureyza oğulla­rının, Ebu Süfyan ve müşriklerle, kendisine karşı yardımlaşmayı kabul etmele­rinden ve kendisine karşı savaşacaklar-rnı bildilrmelerinden sonra, onlarla olan antlaşmasını bozduğunu bildirmiştir. Müminlerle savaşı kesme atlaşması yapan bütün kavimler bu hükme tabidirler. Müslümanların halifesi, Kureyza oğulları­nın, Resulullah’a ve sahabilere yaptıkları ihanet gibi herhangi bir ihanet görecek olursa onlarla yaptığı antlaşmayı üzerlerine atıp bozabilir ve onlara karşı savaş ilan edebilir. [3][80]

 

59- Kâfirler, yakalarını kurtarıp kaçacaklarını sanmasınlar. Onlar, AI ki Ih âciz bırakamazlar.

Kâfirlerin, yakalarını Allah’tan kurtarmaları mümkün değildir. Allah onları mutlaka cezalandırır. Nitekim diğer bir âyet-i kerime’de şöyle buyurulu-yor: “Yoksa kötülüklerde bulunanlar, bizden kaçıp kurtulacaklarım mı sanıyor­lar? Ne de kötü hüküm veriyorlar! [4][81]

 

60- Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve savaş atları ha­zırlayın ki bununla, Allah’ın düşmanı ve sizin düşmanınız ve daha bundan başka, sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutası-nız. Allah yolunda ne harcarsanız, karşılığı size eksiksiz ödenir ve siz, asla haksızlığa uğratılmazsınız.

Ey, Allaha ve peygamberine iman edenler, kendileriyle muahede yaptığı­nız ve muhadeyi bozup size ihanet edeceklerinden korluğunuz kafirler ve diğer bütün inkarcılar için gücünüzün yeniği kadar savaş araçları hazırlayın. Besili at-lpr yetiştirin ki bu araçlarla sizin de Allanın da düşmanı oian kâfirleri korku ta­sınız. Böylece size karşı savaşma cesaretini bulamasınlar. yine bu savaş araçla sizin bilmediğiniz ve Allanın bildiği münafıklar ve cinler gibi düşmanları­nızı da korkmasınız. Allah yolunda savaşmak’için mallarınızı harcayarak silah almanız halinde bu harcamalarınız boşa gitmeyecek, Allah, bunların karşılığını dünyada verecek, sevaplarını da âhirete saklayacak ve size hiçbir haksizlik ya­pılmayacaktır.

Ayei-i kerime’de, müsiümjmiann, kâfirlere karşı güçlerinin yettiği kadar kuvvet hazırlamaları emredilmiştir. Peygamber efendimiz bu kuvvet hakkın­da şöyle buyurmuştur: Ukbe b. Âmir diyorki:

“Ben Resulullah’ın, minberin üzerinde: “Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet hazırlayın.” âyetini okuduktan sonra şöyle buyurduğunu işittim. “Dikkat edin, şüphesiz ki kuvvet, atmak’tır. Dikkat edin şüphesiz ki kuvvet at-maktır.Dikkat edin şüphesiz ki kuvvet atmaktır. [5][82]

Taberi diyor ki: ” Resulullah’tan rivayet edilen bu hadis-i şerifte, âyet-i kerimede zikredilen kuvvet, “Atmak” olarakizah edilmiş ise de bu izahtan, kuv­vetin sadece “Atmak”tan ibaret olduğu anlaşılmamalıdır. Çünkü Resululah: “Kuvvet, sadece atmaktır, başka bir şey değildir.” buyurmamaştır. Bu nedenle, kılıç, ok, mızrak ve düşmana karşı savaşmakta kullanılan her türlü silah âyettte geçen “Kuvvet” kavramı içine girmektedir. Kaldı ki Resulullah’tan zikredilen bu haberin senedi gevşektir.”

Âyet-i kerimede “Bundan başka, sizin bilmediğiniz fakat Allahın bildiği diğer düşmanları korkutasınız” buyurulmaktadır.

Müfessirler, Allahın bildiği, müminlerin İşe bilmediği bu düşmanlardan kimlerin kastedildiği hususunda dört görüş zikretmişlerdir.

a- Mücahide göre bunlardan maksat, Yahudi Kureyza oğullarıdır. Bedir savaşı yapıldığında onların düşmanlığı henüz ortaya çıkmamıştı.

b- Suddiye göre bu düşmanlardan maksat, Farslar’dır. Müslümanlar, Pars­larla savaşacaklarını o sırada tahmin etmiyorlardı.

c- Ibn-i Zeyde göre ise, müminlerin bilmediği bu düşmanlardan maksat, münafıklardır. Çünkü onlar, kelime-i şehadet getiriyorlar, hatta müminlerle bir­likte savaşlara katılıyorlardı. Bu nedenle düşmanlıkları bilinmiyordu,

d- Diğer bir kısım âlimlere göre ise burada zikredilen düşmanlardan mak­sat, cinlerdir.

Taberi bu son gomşüa tercihe düğünü söylemidir. Çünkü

Müminler, Kureyza oğlu Yahudilerin ve Farslarm müşrik olmaları hasebiyle kendilerine düşman olduklarını ve onlara karşı savaşabileceklerini biliyorlardı. Bu itibarla, âyette zikredilen bilinmeyen düşmanlar değillerdi.

Münafıklara gelince, her ne kadar bunlar düşmanlıkları bilinmeyen kim­seler idiyseler de müminlerin güçlerinin artması yüzünden korkacak kimseler de değillerdi. Münafıklar, müminlerin, kendilerinin iç yüzlerim bilmelerinden kor­kuyorlardı. Bu nedenle âyette zikredilen güç hazırlamadan dolayı korkmaları düşünülemezdi. O halde, âyette, müminlerin bilmedikleri zikredilen düşmanlar, insanların dışındaki düşmanlardır ki onlar da cinlerden olan düşmanlardır. Ni­tekim, atlarının kişnemelerinin cinleri korkuttuğu ve atın bulunduğu yere cinle­rin yakşalamadığı rivayet edilmiştir. [6][83]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.