TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA NİSA SURESİ 41. VE 42. AYETLER
41- (Kıyamet gününde) Her ümmetten bir şahit getirilirken, seni de bunların üzerine şahit getirdiğimizde halleri ne olacaktır?
Kıyamet gününde her ümmetten, yaptıklarına dair aleyhlerine şahitlik edecek bir şahit getirirken, Ey Muhammed, seni de ümmetine karşı şahit getirdiğimizde bunların hali ne olacaktır?
Abdullah b. Mes’ud şöyle rivayet ediyor:
“Resullah bana dedi ki: “Kur’anı bana oku.” Dedim ki: “Ey Allahm Resulü, Kur’an sana indirildi onu ben sana nasıl okuyayım?” Resulullah: “Evet oku. Çünkü ben onu başka birinden dinlemek istiyorum.” dedi. Ben Resulullaha Nisa suresini okudum. Kıyamet gününde her ümmetten bir şahit getirirken seni de onlann üzerine şahit getirdiğimizde halleri ne olacaktır?” ayetine gelince “Tamam yeter.” dedi. Baktım ki gözlerinden yaşlar akıyor. [1][127]
Yine Abdullah b. Mes’ud diyor ki: “Resulullah (Kıyamet gününde) her ümmetten bir şahit getirirken seni de bunların üzerine şahit getirdiğimizde halleri nice olacaktır?” âyetini okuduktan sonra şu âyeti okumuştur: “Aralarında olduğum müddetçe onlara şahit idim. Beni vefat ettirdiğinde de onları sen gözetliyordun. Sen her şeye şahitsin. [2][128]
Süddi ise bu âyetin izahında şöyle demiştir: “Kıyamet gününde Peygam-berleı* geleceklerdir. Onların bazılarının ümmetlerinden sadece bir kişi veya iki kişi yahut on kişi ya da bundan daha az kişi insan iman etmiş olacaktır. O Peygamberlerden bazılarına da bundan daha az insan iman etmiş olacaktır. Nihayet Hz. Lutun kavmi getirilecek. Ona kavmindeki, iki oğlundan başka kimsenin iman etmediği belli olacak, Peygamberlere: “Sizler kendinize gönderilenleri tebliğ ettiniz mi?” diye sorulacak onlar da: “Evet.” diyeceklerdir. Bunun üzerine: “Buna dair kim şahitlik eder?” denilecek onlarda: “Muhammed ümmeti” diyeceklerdir. Bu defa Muhammed ümmetine: “Sizler, Peygamberlerin, şahitliği size bıraktıklarını söyleyebilir misiniz? Bu hususta ne dersiniz?” denilecek, onlar da cevaben diyeceklerdir ki “Ey rabbimiz, biz şahitlik ederiz ki onlar tebliğ ettiler.” Bunun üzerine denilecekti ki :” Sizin bu şahitliğinizin doğruluğunu kim tasdik edecektir ?” Onlar da diyeceklerdir ki: “Muhammed (s.a.v.) tasdik edecektir.” Bu defa Muhammed (s.a.v.) çağırılacak o da ümmetinin doğru söylediğine ve Peygamberlerin tebliğ etmiş olduklarına dair şahitlik edecektir. İşte Allah tealanın: “Böylece biz sizin, insanlara karşı şahitler olmanız, Peygamberlerin de size karşı şahit olması için sizi orta yolu tutan bir ümmet kıldık[3][129]âyeti bu hususu izah etmektedir. [4][130]
42- O gün, inkâr edip Peygambere isyan edenler, yerle bir olmayı isterler. Allahtan hiçbir sözü gizlcyemezlcr.
İşte o kıyamet gününde, Allahin birliğini inkâr eden kâfirler ve Peygambere isyan edenler, Allanın, kendilerini yerle bir etmesini ve toprak olmalarını dilerler.
* Bu hususta başka bir âyette de şöyle buyurulmaktadir: “O gün kişi yaptığı amellere bakar. Kâfir ise “Keşke toprak olsaydım.” der. [5][131]
Âyet-i kerimede: “O kâfirler, Allahtan hiçbir sözü gizlemmeyezler.” buyuru İm aktadır. Bundan maksat, “Müşrikler ağızlarıyla inkâr etmeye kalkışsalar da bizzat diğer organları, yaptıkları amellere dair şahitlik edeceklerinden, Allahtan hiçbir şeyi gizleyemeyeceklerdir,” demektir.
Bu hususta Said b.Cübeyr diyor ki: “Bir adam gelip Abdullah b. Abbasa dedi ki: “Ben, Allah tealanın, bir âyette, müşriklerin kıyamet gününde şöyle diyeceklerini zikrettiğini gördüm.” Sonra içinde bulundukları zor durumdan dolayı: “Rabbimiz olan Allaha yemin olsun ki biz ona ortak koşanlardan değildik.” demekten başka çaraleri kalmaz. [6][132] Diğer bir âyette ise “Allahtan hiçbir sözü gizleyemezler.” buyurduğunu gördüm. (Bunlar birbirlerine zıt değiller mi?)
Abdullah b. Abbas dedi ki: “Müşriklerin: “Rabbimiz olan Allaha yemin olsun ki biz ona ortak koşanlardan değildik.” şeklindeki sözlerini, onların, cennete müslüman olanlar dışında kimsenin ginnediğini gördükleri ve “Gelin biz de müşrik olduğumuz inkâr edelim.” dedikleri zaman söyleyeceklerdir. Bunun üzerine Allah onların ağızlarını mühürleyecek, onların müşrik olduklarını elleri ve ayaklan söyleyecektir. İşte o anda Allahtan hiçbir sözü gizleyemeyeceklerdir.
Nitekim Abdullah b. Abbasın zikrettiği bu husus şu âyette de beyan edilmektedir: “O gün biz onların ağızlarını mühürleriz de bize elleri konuşur. Ayaklan da ne yaptıklarına şahitlik eder. [7]