Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebette var olan, lütfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (cc.)’a mahsustur.
Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetînce sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)ya, a’line, ashabına ve onun yolunu izlemeye çalışan ümmetin üzerine olsun.
Teslimiyet için benimsemek şarttır. Çünkü meselenin başı, nefislerin samimiyetle Allah (Azze ve Celle)‘ye teslim olmasıdır. Ubudiyetin (kulluğun) sadece Allah (Azze ve Celle)‘ye yapılmasıdır. Bunun da tek yolu, Allah’ın Şeriatı’nı kabullenip diğer tüm şeriatleri reddetmektir. Bunun ilke olarak benimsenmesi şarttır. Şeriatin tafsilatını sunmadan önce bu ilkenin benimsenmesi lazımdır.
Bir kısım insanlar bazı hakikatlerin üstünü örterek, hiçbir şer’i delile dayanmadan kendilerini büyük ecrin sahipleri olarak görmüş, cenneti garantilemiş ve bu kuruntularını birilerine de vaadetmiştir.
Bir de “yahudi ve hıristiyanlardan başkası asla cennete giremeyecek” dediler. Bu onların kendi kuruntularıdır. Sen de onlara de ki; “Eğer doğru iseniz, haydi bakalım getirin delilinizi.” (Bakara 111)
Bu ilke benimsenmeden batılı reddetmeden, yönünü tamamen Allah’a çevirmeden Rabbimizden ecir beklemek beyhude bir bekleyiştir.
Hayır, hayır! Kim özü iyilik dolu olarak yüzünü Allah’a tertemiz döndürür ve teslim ederse, işte onun Rabbi katında ecri vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olacak değiller. (Bakara 112)
Onlar ise “ihsan edici olarak yüzünü Allah’a teslim” edenlerdir, kendisini ihlâsla Allah’a veren, emrine bağlanan kimselerdir. Yüzün Allah’a teslim edilmesi, Allah’a itaatle bağlanmak kendisi ile Rabbi arasında herhangi bir aracı edinmeyecek şekilde amelini yalnızca onun için ihlâsla yapmaktır. Fahrüddin er-Râzî der ki: Yüzün Allah’a teslim edilmesi, nefsin Allah’a itaate teslim olması demektir.
AL-İ İMRAN 20- Buna karşı seninle münakaşaya kalkışırlarsa de ki: “Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah’a teslim etmişimdir“. Kendilerine kitap verilenlere ve (kitap verilmeyen) ümmîlere de ki: “Siz de İslâm’ı kabul ettiniz mi?” Eğer İslâm’a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah kullarını görendir.
NİSA 65- Hayır! Rabbine andolsun ki iş bildikleri gibi değil, onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olamazlar.
Neyi bekliyoruz. Firavunun durumuna düşmekten hiç mi korkmuyoruz?
YUNUS 90- Ve sonra İsrailoğulları’nı denizden aşırdık. Firavun, düşmanca saldırmak için derhal adamlarını ve askerlerini arkalarına düşürdü. Ta ki, suda boğulmaya başlayınca “İnandım, gerçekten de İsrailoğulları’nın iman ettiğinden başka ilah yoktur. Ben de ona teslim olanlardanım.” dedi.
Oysa onun bu imanı kabul edilmemişti. Son ana bırakmakla Allah’a karşı (haşa) kurnazlık yapanlar kurtulacaklarını sanmasınlar.
Fıravun ölmeden bir an önce teslim olmuştu. Buna rağmen onun teslimiyyeti kabul olunmamıştı. Ölmeden önce yapılan tevbe ve teslimiyyet kabul olunmuyorsa, öldükten sonra teslimiyyet sizce kabul olunur mu? Tabiki de hayır.
NAHL 28- (O kâfirler), kendilerine zulmetmiş kimseler olarak, meleklerin, canlarını aldıkları kimselerdir. O vakit onlar şöyle diyerek teslim olurlar: “Biz, bir kötülükten dolayı yapmıyorduk.” (Onlara): “Hayır, Allah sizin ne maksatla yaptığınızı elbette çok iyi bilendir.”
SAFFAT 26- Hayır, bugün onlar teslim olmuşlardır.
Evet bugün kendi iradeleriyle Allah’a yönelip teslim olmayanlar, yarın mecburi bir şekilde teslim olacaklardır. Ama bu teslimiyyet orada onlara hiçbir fayda vermeyecektir.
ZÜMER 54- Onun için ümidi kesmeyin de başınıza azab gelmeden önce tevbe ile Rabbinize yönelin ve O’na teslim olun. Sonra kurtulamazsınız.
Rabbim ölüm gelmeden ona hazırlık yapan, ehlikitap gibi kuruntularla oyalanmayan, batıldan tamamen yüz çevirip Hakk’a teslim olan kullarından eylesin bizleri. (AMİN)