sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 1. VE 5. AYETLER

VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 1. VE 5. AYETLER
09.01.2025
16
A+
A-

Müminlerin Nitelikleri Ve Takva Sahiplerinin Mükâfatı

 

1-Elif, Lâm, Mim.

2- İşte bu Kitap; Onda hiçbir şüphe yoktur- Takva sahipleri için bir hidayettir.

3- Onlar gayba inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden de infak ederler.

4- Ve onlar sana indirilene de senden önce indirilene de yakînen [kesin olarak| inamrlar-

5- işte onlar rablerinden bir hidayet üzeredirler ve onlar felaha erenlerin ta kendileridirler.

 

Açıklaması

 

Besmelenin anlamı bu sûrede bulunan her şeyin Allah’tan olduğunu, in­sandan olmadığını ilan etmektir. Allah bu sûreyi rahmetiyle insanları dünya ve ahirette hayır ve mutluluğa iletmek için indirmiştir. Şüphesiz ki besmele Mushafa Kur’an-ı Kerim’in dışında herhangi bir şeyi yazmamak için özel bir gayret gösteren Ashâb-ı Kiram’m icmâı ile Kur’an-ı Kerim’den bir ayettir.

Şanı yüce Allah, bu sûreye mukatta harflerle başlamaktadır. Bundan gaye Kur’an-ı Kerim’in niteliğine dikkat çekmek, onun i’câzına işaret etmek ve sü­rekli olarak onun en kısa bir sûresinin benzerini getirmek hususunda insanla­ra meydan okumak, insan kelâmı olan hiç bir şeyin boy ölçüşemiyeceği bir söz olan Allah’ın kelâmı olduğunu kesin olarak ispat etmektir. Şanı yüce Allah bu­nunla Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu Araplara şöyle diyor gibidir: Bu her Ara-bın konuşurken kullandığı alfabe harflerinden oluşan AfâpÇa bir SÖZ Oİduğlİtia göre onun benzerini getirmekten -insan sözü olduğuna inanıyorsanız- nasıl olur da âciz kalırsınız?. Bu böyle olmakla birlikte sizler onunla boy ölçüşemez-siniz. Kur’an-ı Kerim’in i’câzını açıklamak için bu harflerin zikredildiğini söyle­yen muhakkik ilim adamlarının görüşü işte budur. [1][1]

Zemahşerî der ki: Bütün bu mukatta’ harfler Kur’an-ı Kerim’in başında bir defa vârid olmamış meydan okuma ve ikazın tesirini artırmak için defalar­ca tekrar edilmişlerdir. Tıpkı bir kıssanın defalarca tekrar edilmesi ve açıktan açığa bir kaç yerde Kur’an’ın benzerini meydana getirmeleri için meydan oku­manın tekrarlanması gibi. [2][2]

“Elif, Lâm, Mim” in mukatta harflerden oluştuğunun delillerinden birisi de Peygamber (s.a.)’in şu buyruğudur: “Her kim yüce Allah’ın Kitab’ından bir harf okursa onun için bir hasene vardır. Bir hasene ise on katı iledir (On kat fazlasıyla mükâfat görür). Ben sizlere: Elif, Lâm, Mim, tek bir harfdir, demiyo­rum. Fakat Elif bir harf, Lâm bir harf ve Mim de bir harfdir.” [3][3]

Daha sonra yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’in üç özelliğini dile getirmektedir:

1- Bu kitap, ihtiva ettiği anlam, maksat, kıssa, ibret ve nakzedilmesi kabil olmayan yasamayla ilgili hükümleri ile kapsadığı her şeyde mükemmel ve ek­siksiz bir kitaptır.

2- Dikkatle bakan ve gönlüyle ona kulak veren kimse için Kur’an’ın Al­lah’tan gelmiş bir hak olduğunda hiç bir şüphe yoktur.

3- Bu kitap, takva sahibi müminler için hidayet ve doğru yolun kaynağı­dır. O takva sahipleri Allah’ın emirlerini yerine getirerek, yasaklarından sakı­narak Allah’ın azabından korunan kimselerdir; dolayısıyla bu kitaptan yarar­lanabilecek olanlar da onlardır.

Daha sonra Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’den yararlanan takva sahiplerinin dört ayrı niteliğini açıklamaktadır. Bu takva sahipleri Kur’an-ı Kerim’in haber vermiş olduğu öldükten sonra diriliş (haşr), hesap, sırat, cennet, cehennem ve buna benzer gaybî şeyleri tasdik eder ve iman ederler. Onlar aklın yaklaşık bir şekilde idrak etmiş olduğu maddî ve duyularla hissedilen şeylerin sınırında du­rup kalmazlar; ayrıca ruh, cin ve melek gibi ve başta Allah’ın varlığı ve vahda­niyeti olmak üzere maddenin ötesindeki evrenleri de idrak ederler.

Diğer taraftan bunlar şart, rükün, âdâb, huşu ile en mükemmel şekliyle namazı eda ederler. Çünkü hususuz ve ayetlerinin üzerinde tefekkür etmeksi­zin okunan Kur’an-ı Kerim, Allah’a karşı haşyet duymaksızın kılınan bir na­maz ruhsuz bir ceset gibidir.

Bu takva sahiplerinin bir diğer özelliği de zekât, sadaka ve şer’an farz olan diğer nafakalar gibi malî harcamaları iyilik ve ihsan yolunda yapmalarıdır. Böy­lelikle toplum maddi açıdan bir rahatlığa kavuşur, mallar çeşitli şüphelerden te­mizlenir, şer’an arzulanan yapı tamamlanmış olur; dinin direği olan namaz ile ferdin yapısı, zekât ve buna bağlı olan şeylerle de toplumun yapısı. İşte bunlar ilerlemenin, hayatm gelişmesinin, ümmetin mutluluğunun temelidir. Ayet-i keri­me, Resulullah (s.a.)’ın olacağını haber verdiği her türlü gaybî haberi kapsayan genel bir ifade taşımaktadır. Yine ister farz olsun, ister nafile olsun, bütün na­mazlar ve her türlü nafaka hakkında genel (umumî) bir karakter taşımaktadır.

Bu takva sahiplerinin bir diğer özelliği de Peygamber Muhammed (s.a.)’e ve diğer peygamber ve rasullere indirilen her şeyi tasdik etmeleridir. Onlar ay­nı şekilde en ufak bir şüphe söz konusu olmaksızın ahireti de ve onun kapsamı­na giren ruh ve cesetlerin bir arada kabirlerden diriltilmesi, hesap, ceza, mî-zân, sırat, cennet, cehennem gibi diğer hususlara da kesinlikle ve en ufak bir şüphe sözkonusu olmaksızın, tam bir tasdik ile tasdik eder ve doğrularlar.

Sözü geçen gayba gerçek anlamıyla iman, namazı dosdoğru kılmak, zekâtı vermek, ahiret gününe inanmak, Kur’an’a ve ondan önce indirilmiş bulunan ki­taplara (Tevrat, İncil, Zebur ve sahifelere) iman etmek niteliklerine sahip olan bu kimseler, evet işte bunlar, Rablerinden gelen bir nur, bir hidayet üzeredir­ler. Allah katında çok yüksek bir makamın sahibidirler. Ebedîlik yurdu olan cennetlerde üstün derecelerle umduklarına nail olacak kimseler bunlardır. [4][4]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.