VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 130. VE 132. AYETLER

Hz. İbrahim’in Dininden Yüz Çeviren Akılsızlar
130-Nefsini sefahete bırakandan başka kim İbrahim’in dininden yüz çevirebilir? Andolsun ki biz onu dünyada beğenip seçmişizdir. O şüphe yok ki ahirettede muhakkak salihlerdendir.
131- Hani Rabbi ona: “Teslim ol dediği zaman o da: “Alemlerin Rabbine teslim oldum” demişti,
132- İbrahim de bunu oğullarına vasiyyet etti. Ya’kub da: “Ey oğullarım! Allah sizin için bu dini beğenip seçti. O halde siz ancak müslümanlar olarak can verin.”
Nüzul Sebebi
- ayet-i kerimenin nüzul sebebiyle ilgili olarak İbni Uyeyne şöyle demektedir: Rivayet edildiğine göre Abdullah b Selâm, Seleme ile Muhacir adındaki kardeşinin iki oğlunu İslâm’a davet etti ve onlara şöyle dedi: “Şanı yüce Allah’ın Tevrat’ta şöyle buyurduğunu siz de biliyorsunuz: Ben İsmail’in soyundan adı Ahmed olan bir peygamber göndereceğim. Kim ona iman ederse hidayeti ve doğru yolu bulur, kim ona iman etmezse o mel’ûndur.” Bunun üzerine Seleme İslâm’a girdi, Ebu Muhacir İslam’ı kabul etmedi. İşte bu ayet-i kerime onun hakkında nazil olmuştur. [1][112]
Açıklaması
Yüce Allah Hz. İbrahim’i bir takım kelimelerle sınadığını, onun da bunları eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, Hz. İbrahim’e Beytullah’ı bina edip ibadet için orayı temiz tutmasını emretmiş olduğunu hatırlattıktan sonra, tev-hid ve kalpten Allah’a teslim oluşun ifadesi olan İbrahim’in (milleti) dininden yüz çevirmenin doğru olamayacağını belirtmektedir. Hz. Yakub da kendi oğullarına bunu vasiyet etmiştir. Ondan önce Hz. İbrahim de aynı tavsiyede bulunmuştur.
O halde İbrahim’in milletinden ve dininden ancak kendisini küçük düşüren, kendisini hafife alan kimseler yüz çevirebilir. Çünkü hayrı, hakkı ve hidayeti terk eden bir kimse kendi nefsini küçük ve zelil düşürmüş olur.
Yüce Allah Hz. İbrahim’i dünyada beğenip seçmişti. Onu peygamberlerin atası kılmıştır. Ahirette de salih ve istikamet üzere olmak ile lehine tanıklık edilen bir kimse kılmıştır. İnsanları da onun dini üzre amel etmeye yöneltmiştir. İşte bu, Hz. İbrahim’e ahiretteki halinin de salah (iyi ve düzgün) olacağına bir müjde ve bu konuda ona bir vaad özelliğini taşımaktadır.
Yüce Allah Allah’ın vahdaniyyetine dair delilleri göstermek suretiyle kavmini İslama çağırdığı zamandan beri, onu beğenip seçmiştir. Hz. İbrahim ise gecikmeksizin Allah’ın emrine itaatla bağlanmıştır ve şöyle demiştir: Ben bütün yaratıkları var eden Allah’a dinimi halis kıldım. Yüce Allah’ın şu buyruğunda dile getirdiği gibi: “Şüphesiz ki ben gökleri ve yeri yaratana hanif olarak yöneldim ve ben müşriklerden değilim.” (En’am: 6/79).
Hz. İbrahim, soyundan gelecekler için hayır dilekte bulunduğundan dolayı, onlara dosdoğru dini tavsiye etmiştir. Hz. Yakub da aynı şekilde davranmış ve her ikisi de soylarından gelenlere şöyle demişlerdir: “Allah size bu dini yani Allah’ın kendisinden başkasını kabul etmediği İslâm dinini seçmiş bulunmaktadır. Allah’a teslim esası üzerinde sebat gösteriniz, ondan ayrılmayınız. Ölüm gelip çatıncaya kadar böyle devam ediniz. Rabbinizin sizin için seçmiş olduğu hak dinden başka bir din üzere olduğunuz halde ölüm gelip sizi bulmasın.” İşte bu buyruk sapan kimsenin önünde tekrar Allah’a dönmek ve ölümden önce yeniden Allah’ın dinine bağlanmak için kapının açık tutulduğunu göstermektedir.
O bakımdan ey Yahudiler! Duruma bir bakınız. Sizler gerçekten atalarınız İbrahim ile Yakub’a tabi misiniz, değil misiniz? [2][113]