VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 222. VE 223. AYETLER

Hayız (Ayhali) Ve Hükümleri
222- Sana ay halinden sorarlar. De ki: “O bir ezadır. Ay halinde kadınlardan uzak durun ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendiler mi o zaman Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Gerçekten Allah çokça tevbe edenleri ve çokça temizlenenleri sever.
223- Kadınlarınız sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için önden (iyi ameller) gönderin. Bir de Allah’tan korkun ve bilin ki her halde O’nun huzuruna varacaksınız. Müminlere müjdele!
Nüzul Sebebi
- ayetin nüzul sebebiyle ilgili olarak Müslim ve Tirmizî, Enes b. Mâ-lik’ten şunu rivayet etmektedirler: Yahudiler kadınları ayhali olduğu takdirde onlarla birlikte yemek yemez ve aynı odada kalmazlardı. Resulullah (s.a.)’ın ashabının Hz. Peygamber’e bu durumu sormaları üzerine Yüce Allah: “Sana ay halinden sorarlar” ayetini indirdi ve: “(Kadınlarınız ay hali iken) cinsi ilişki dışında her şeyi yapabilirsiniz” diye buyurdu.
- ayetin nüzul sebebiyle ilgili olarak da Buhari, Müslim, Ebû Dâvûd ve Tirmizî’nin rivayetine göre Hz. Câbir şöyle demiştir: “Yahudiler, Erkek hanımına arkadan gelerek cima’ ederse -yani arkadan yaklaşıp ön tarafından cimâda bulunursa- çocuk şaşı olur, derlerdi. Bunun üzerine: “Kadınlarınız sizin için bir tarladır…” ayeti nazil oldu. [1][48]
Mücâhid der ki: “Ayhalinde kadınlardan uzak durur ve ayhali süresince kadınlara arkalarından yaklaşırlardı. Bunun üzerine bu ayet-i kerime nazil oldu.” Hâkimin rivayetine göre de İbni Abbâs şöyle demiştir: “Şu Kureyşliler kadınlarla evlenir ve yüzyüze veya arkalarını çevirmiş olarak onlardan zevk alırlardı. Medine’ye geldiklerinde Ensâr’dan kadınlarla evlendiler. Mekke’de yaptıklarını onlarla da yapmaya kalkıştılar. Ancak Ensar kadınları böyle bir şeye karşı çıktılar ve: Bu bizim daha önce bilmediğimiz bir şeydir, diyerek kabul etmediler. Bu konuda söylentiler oldukça yayıldı, nihayet Resulullah (s.a)’a haber ulaşınca, Yüce Allah da bu hususta: “Kadınlarınız sizin için bir tarladır.” ayetini inzal buyurdu. [2][49]
Açıklaması
Bu, “vav” edatı ile atfedilen üçüncü bir sorudur. Çünkü bu sorunun kendisinden önce ve sonrası ile de ilişkisi vardır. Peygamber (s.a.)’e ayhalinin hükmü hakkında soru sorulmuştu. Çünkü Yahudiler; Kirli olduğu günlerde, ayhali olan kadına dokunan herkes necis olur, diyorlar ve ayhali olan kadın ile ilişki konusunda işi alabildiğine sıkı tutuyorlar, önceden de açıkladığımız gibi yemelerini, içmelerini dahi ayırıyorlardı. Hristiyanlar ise ayhali ile ilgili hususlarda işi gevşek tutuyor, ayhali ile sair zamanlar arasında fark gözetmiyorlardı. Ca-hiliye döneminde Araplar da Yahudiler ve Mecusiler gibi idiler. Ayhali olan kadınla aynı yerde kalmıyorlar, birlikte yemek yemiyorlardı. İşte bu farklı durumlar müslümanlara ayhali zarfında kadınlarla birlikte olmanın hükmünü sormaya itmiştir. Yüce Allah da onlara şöylece cevap verdi:
Ayhali erkeğe de kadına da bir eza ve rahatsızlık veren birşeydir. O bakımdan ayhali süresince kadınlarla ilişki kurmaktan uzak durunuz. İlişki kurmanın dışında meselâ öpmenin, baldırlarına dokunmanın -Hanbelîlerin görüşüne göre- bir mahzuru yoktur. Çünkü Ahmed, Müslim ve Sünen sahiplerinin daha önceden kaydettiğimiz rivayet ettikleri hadiste: “Cima’ dışında her şeyi yapabilirsiniz.” denilmektedir. Cumhur ise göbek ile dizkapağı arasındaki bölgeden faydalanmayı da haram görmüşlerdir. Çünkü Ebû Davud’un, Hizam b. Hakîm’den, o amcasından rivayet ettiğine göre, amcası Resulullah (s.a)’a: Ayhali iken hanımımdan bana helâl olan nedir? diye sormuş; Hz. Peygamber de: “İzar (peştemal)ın yukarısı senin için helâldir.”. Yani göbekten yukarısı, diye buyurmuştur. Diğer taraftan izar altındaki yerlerden faydalanmak kişiyi cima’ tehlikesi ile karşı karşıya bırakır.
Tıp, şeriatın bu doğrultudaki hükmünü desteklemektedir. Doktorlar ayha-li sırasında ilişkinin kadının üreme organlarında aşırı acı ve iltihaplara sebep teşkil ettiğini, aynı şekilde bu kanın erkeğin organının ağzından içeri girdiği takdirde onda da akıntıyı andıran irinli bir iltihaba neden olduğunu, eğer kadında bir hastalık var ise bu hastalığın erkeğe de bulaştığını, hatta bu durumda ilişki kurmanın kadında da erkekte de kısırlık sonucunu verebileceğini ispatlamış bulunmaktadırlar.
Ayhalinden kadınlarınız temizleninceye kadar onlara yaklaşmayınız. Su ile gusletmek suretiyle temizlendikleri takdirde, Allah’ın size emretmiş olduğu ve izin verdiği taraftan -ki o da ön taraftar- onlarla ilişki kurunuz. Çünkü nesil yeri orasıdır. -“Tuhr” ayhali kanının kesilmesi, “tetahhur” ise gusletmek demektir.- Şüphesiz Allah masiyetlerinden tevbe edenleri sever. Meselâ, kadınlara ayhali esnasında veya arka yoldan yaklaşmak ve buna benzer fıtrat ve selim bir tabiat ile çatışan kötülüklerden uzaklaşmak gibi. Allah’ın sevmesi, kulunun sevap kazanmasını dilemesidir. Tevbe ise onun masiyet halinden dönmesidir. Ayet-i kerimede “varmak” ilişki kurmaktan kinaye olarak zikredilmiştir.
Ayhalinden temizlenmiş olan kadınlarınız sizin ekin ekme yeriniz, neslinizin artıp çoğaldığı yerlerdir. Erkeğin nutfesi yere saçılan bir tohum gibidir. Ayhali süresinde kadınlara yaklaşmak helâl değildir. Çünkü o dönemde tarla ekini kabule hazır değildir, arka yoldan yaklaşmak da helâl değildir; çünkü neslin çoğalacağı yer orası değildir. Ayrıca bunun bedene de bir takım zararları vardır.
Bu ikinci ayet-i kerime bir önceki ayetin bir açıklaması sayılabilir. Ayet, kadından faydalanmanın meşru kılmış hikmetini de açıklamaktadır ki, bu da doğum suretiyle insan türünü korumaktır.
Hangi şekilde isterseniz çekinmeden tarlanıza varınız. Ayakta, oturarak, yanı üzerinde yatarak, yüzünü döndürmüş veya arkasını çevirmiş olarak. Sadece ilişki kurulan yer aynı olmalıdır ki, o da ekin ekme yeri olan ön tarafıdır. Tıpkı ekin ekmek istediğiniz tarlalarınıza nereden dilerseniz oradan gittiğiniz gibi. Herhangi bir yön size mahzurlu değildir. Aynı şekilde ayet-i kerime, zina yoluyla değil de nikâh ile ve şer’an izin verilmiş olan zamanlarda ihramlı olmadığı, oruçlu ve itikafta bulunmadığı zamanlarda kadınlara yaklaşmanın mubah olduğunu ifade etmektedir.
Ahiret gününde sizin için bir hazırlık olmak üzere salih amellerden[3][50] ve hayırdan kendiniz lehine önden bir şeyler gönderin, Allah’tan korkun, O’na karşı gelmekten sakının, masiyetlere yaklaşmayın, O’nun koyduğu sınırları zorlamayın, ayhalinde iken eşlerinizle cinsî münasebete girmeyin. Dindar olan kadını tercih ediniz, erkeğe kötü muamele eden, kötü huylu ve çocukları kötü bir şekilde eğitmesi muhtemel ahlâkî yönü düşük kadından yüz çevirin.
Kat’iyetle de biliniz ki sizler, ahirette Rabbinizle karşılaşacaksınız ve O iyilik yapana mükâfat, kötülük yapana da ceza verecektir.
Allah’ın emirleri üzerinde dosdoğru yürüyen müminlere kurtuluşu, kerem ve lütfü, dünya ve ahirette mutluluğu müjdele! Allah’ın sınırlarını aşarak şehvet ve arzularının peşinden takılıp giden ve teşrî’ buyurulmuş kanunların dışına çıkanlara gelince; onlar dünya hayatında zarar görmekten, ahirette de azaba uğramaktan kurtulamazlar. Dünya hayatında görecekleri zarar huzursuzluk ve ızdırap, keder, korku ve buna benzer ruhî ıztırablarla da olabilir. [4][51]