VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 226. VE 227. AYETLER

Îlâ’nın Hükmü
226- Hanımları hakkında îlâ yapanlar için dört ay beklemek vardır. Şayet dönerlerse şüphesiz Allah Gafûr’dur, Ra-hîm’dir.
227- Eğer boşamaya karar verirlerse şüphesiz Allah Semî’dir, Alîm’dir.
Nüzul Sebebi
İbni Abbas dedi ki: Cahiliye dönemi insanlarını îlâsı bir yıl, iki yıl ve bundan daha fazla süre idi. Allah bunun süresini dört ay olarak belirledi. Her kim dört aydan daha aşağı îlâ yaparsa onun bu yaptığı îlâ, îlâ değildir. Saîd b. el-Müseyyeb de şöyle demektedir: îlâ cahiliye dönemi insanlarının birbirlerine zarar verdiği yollardan birisiydi. Kişi kadını istemiyor, bununla birlikte o kadınla başkasının evlenmesini de arzu etmiyor ise, ona ebediyen yaklaşmamak üzere yemin eder ve onu bu şekilde dul ya da evli olmaksızın terkederdi. Yüce Allah bunun için, erkeğin kadın hakkındaki kanaatinin kendisi ile bilineceği süreyi dört ay olarak tespit etti ve şanı Yüce Allah: “Hanımları hakkında îlâ yapanlar…” ayetini indirdi. [1][55]
Müslim de Sahih’ inde Resulullah (s.a.)’m îlâ yaptığını ve bu şekilde hanım boşamış olduğunu zikretmektedir. Onun îlâ yapmasının sebebi, hanımlarının kendisinden karşılayamıyacağı birtakım harcamalara yönelik istekleriydi.
İbni Mâce’nin sözkonusu ettiği bir başka sebebe göre Hz. Zeyneb, Hz. Peygamberin hediyesini geri çevirince, o da bundan kızmış ve hanımlarına îlâ yapmış idi.
Ayet-i kerimenin kendisinden önceki ayet ile olan ilişkisi gayet açıktır. Çünkü bundan önce kadınlar ile ilgili ve yeminlere dair birtakım hükümler geçmiş bulunmaktadır. Bu ayet-i kerime ise her iki hususa dair birtakım hükümleri bir arada zikretmektedir. [2][56]
Açıklaması
Hanımlarına yaklaşmamak üzere yemin edenler için Yüce Allah azami olarak dört aylık bir süre belirlemiştir. Bu (daha) uzun bir süre ile îlâ yapmanın Yüce Allah’ın razı olmayacağı bir şey olduğuna işarettir. Çünkü bu şekilde bir îlâ ilişkileri koparmak ve anlaşmazlıkların devamını ifade eder. Ayrıca süreyi sınırlandırmakla Yüce Allah, bu yolla kadına zarar verilmesini, hakir düşürülmesini ve haklarının çiğnenmesini önlemek istemiştir.
Şayet söz ile değil de fiilen ^ kendisinden uzak durmak üzere ettikleri yeminlerinden geri dönecek olurlarsa, şüphesiz Allah yeminlerini bozmalarından dolayı onlara mağfiret eder. Çünkü bu şekilde bir dönüş, bu tür yemin edenler hakkında bir tevbedir. Allah böylelerine de, onların dışındaki diğer müminlere de son derece merhametlidir. Geçmişte yaptıklarından dolayı onları sorumlu tutmaz. Çünkü onun rahmeti her şeyi kuşatmıştır.
“Dört ay beklemek vardır.” buyruğunun anlamı şudur: Yani koca yemin ettiği aydan itibaren dört ay süre beklenir. Sonra ondan ya hanımına geri dönmesi ya da hanımını boşaması istenir. Bundan dolayı Yüce Allah: “Şayet dönerlerse” diye buyurmaktadır. Eğer hanımlarını boşamayı kararlaştırır ve hanımlarına dönmez iseler, şüphesiz Allah onların yaptıkları îlâyı da verdikleri talâkı da çok iyi işitendir, niyetlerini çok iyi bilendir. Helal veya haram, yaptıklarını çok iyi bilendir. O bakımdan yaptıklarında O’nun gözetimi altında olduklarını bilsinler. Eğer kadınlara eziyet ve zarar vermek istiyor iseler, onları cezalandıracak olan O’dur. Şayet kadınlarını Allah’ın sınırlarına riâyet etmek için zorlamak gibi şer*î bir mazeretleri varsa, şüphesiz ki Allah da onlara mağfiret eder.
Özetle hüküm şöyledir: Hanımına yaklaşmayı terk etmek üzere yemin edip bu terkini dört ay süre ile sürdüren bir kimse ya hanımına geri dönerek yeminini bozmuş olacak ve bunun keffâfetini ödeyecektir ya da hanımını boşayacaktır. Şayet boşamak istemezse onun yerine hâkim hanımını ondan boşar. Yani bu durumda olan erkek, iki işten birisini yapmakta munhayyerdir; hanımına dönmek veya hanımını boşamak. Hanımına dönmek boşamaktan daha faziletlidir. Çünkü Yüce Allah dönüşün karşılığında mağfiret ve rahmetini zikretmekte, talak halinde ise Allah’ın onların sözlerini muhakkak işitiğini, niyet ve fiillerini de çok iyi bildiğini belirterek tehdit etmektedir.
2- Hanefîlerin dışında kalan Cumhura göre yemini ortadan kaldıran fey’ fiilden yapılan dönüştür, sözle yapılan fey* îlâyı kaldırmaz. [3][57]