sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 49. VE 54. AYETLER

VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 49. VE 54. AYETLER
18.01.2025
7
A+
A-

Yüce Allah’ın Yahudiler Üzerindeki On Nimeti

 

49- Oğullarınızı boğazlayıp kızlarınızı sağ bırakmakla size azabın en kötüsü­nü yükleyen Firavun hanedanından si­zi kurtardığımız zamanı hatırlayın. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardır.

50- Bir zaman biz sizin için denizi yarıp sizî kurtarmış, Firavun hanedanını ise kendiniz de görüp dururken suda boğmuştuk.

51- Hani biz Musa’ya kırk gece vaad et­miştik. Siz onun arkasından buzağıyı, zalimler olarak (ilâh) edindiniz.

52- Bundan sonra sizi atfetmiştik, şük-redesiniz diye.

53- Hani biz Musa’ya kitabı, Furkân’ı verdik, doğru yola gelirsiniz diye.

54- Hani Musa kavmine şöyle demişti: “Ey kavmim, gerçekten siz buzağıyı (ilâh) edinmekle kendi kendinize zulmettiniz. Yaradanınıza tevbe edin, nefislerinizi öldürün. Bu Rabbiniz nezdinde sizin için daha hayırlıdır.” Sonra tevbenizi kabul etti. Gerçekten O tevbeleri kabul edendir, çok merha­metlidir.

 

Açıklaması

 

Ey Kur’ân’ın indirildiği, Muhammed (s.a.)’in peygamberliği çağında yaşa­yan Yahudiler! Allah’ın atalarınıza ihsan etmiş olduğu nimetleri hatırlayınız. Bunlar, onlara bağlı olarak sizin üzerinizde de nimettir. Çünkü bu nimetler si­zin hayatınızın bekasının sebebini teşkil eder. Ayrıca bir ümmete verilen nimet o ümmetin bütün fertlerini kapsar. Bunlar on tanedir. Gördüğümüz ayetlerde bunların beşi söz konusu edilmektedir:

1- Firavun’dan ve onun hanedanından kurtuluş. Firavun erkek çocukları boğazlıyor, kız çocukları diri bırakıyor, onlara oldukça ağır bir azap tattırıyordu. Çünkü Firavun rüyasında Beytülmakdis’ten kendisini dehşete düşüren bir ate­şin çıktığını, bunun Mısır topraklarında bulunan kıptîlerin evlerini sardığı hal­de, İsrailoğulları’nın evlerini yakmadığını görmüştü. Bu rüya ona, krallığının İs-railoğulları’na mensup bir adamm eliyle son bulacağı şeklinde yorumlanmıştı. [1][39] Bunun üzerine Firavun erkek çocukları öldürmeye, kız çocukları da diri bırak­maya başladı. Halbuki Allah onları oldukça hakir kılıcı azaptan kurtarmıştı. Bu şekilde helak olmaktan kurtarması, Allah’ın kurtulanın şükrü ve helak olanm da sabrını ortaya çıkaran bir imtihan idi. İmtihan hayır ile de şer ile de olabilir. Nitekim Yüce Allah: “Biz bir fitne (imtihan) olmak üzere sizi hayır ve şer ile sına­rız.” (Enbiyâ, 21/35) diye buyurmaktadır. Bir başka yerde de: “Biz onları iyilik­lerle de kötülüklerle de sınayıp durduk, dönerler diye.” (A’râf, 7/168).

Öldürme dışındaki azap türleri ile ilgili olarak İbni İshâk şunları söyle­mektedir: Firavun İsrailoğulları’na azab ediyordu. Onları hizmetçi ve ağır iş­lerde işçi olarak kullanıyordu. Kendisine ait işleri gördürmek üzere onları kı­sım kısım ayırmıştı. Yansı inşaatlarda çalışıyor, diğer yarısı onun için toprak ekiyor, ona ait işlerde çalışıyorlardı. Firavun’un işlerinde çalışmayan kimseler ise, cizye ödemekle yükümlüydü. Bu şekilde Firavun onları ağır azaba tabi tu­tuyordu.

Firavun, Batlamyus (Ptolemios) lulardan önce Mısır’da krallık yapan kim­selerin lakabıdır. Bizanslıların kralına Kayser, İranlıların kralına Kisra, Habeş kralına Necâşî, Türklerin kralına Hakan adı verildiği gibi.

Yüce Allah’ın azabı Firavun hanedanına nispet etmesi -onlar bu işi onun emir ve otoritesi ile yapmalarına rağmen- bizzat bu işleri uyguladıklarından dolayı ve bir fiili işleyen kimsenin bundan sorumlu tutulacağının bilinmesi içindir. [2][40] Taberî der ki: Bundan dolayı haksız yere başkasının emriyle birisini öldüren herkes, bize göre kısas yolu ile öldürülür. İsterse onu başkasının zorla­ması sonucu öldürmüş olsun. [3][41]

2- İsrailoğulları’nın izleyecekleri bir yolun hazırlanışından sonra esenlikle Kızıldeniz’i geçmeleri, Firavun’un ve askerlerinin suda boğulmaları, denizin ikiye ayrılması, Musa (a.s.)’nın mucizelerinden idi. Tıpkı bu, Yüce Allah’ın in­sanların onları tasdik etmeleri için izhar ettiği diğer peygamberlerin mucizele­ri gibi bir mucize idi. Mucize, Yüce Allah’ın dilediği zaman kullarından dilediği kimseler için yarattığı kevnî bir sünnettir.

Firavun ve askerleri ise İsrailoğulları’nın arkasından gitmiş, nihayet deni­zin ortasına geldikleri sırada Yüce Allah onların üzerine suyu kapatarak bo­ğulmuşlardı.

3- İsrailoğullan’nın tevbesinin kabul edilmesi ve Allah’ın onları affetmesi. Çünkü Yüce Allah isyankârların tevbelerini çokça kabul edendir. Kendisine tevbe edip dönenlere son derece merhametlidir. Bu da Yüce Allah’a karşı şükrü gerektirir. O’na şükretmek resullerine iman etmek, getirdikleri şeylerde de on­lara uymaktan ibarettir. Özellikle de peygamberlerin sonuncusu Muhammed (s.a.)’e iman ve uymak ile.

4- Hakkı batıldan, haramı helalden ayıran Tevrat’ın, hidayet bulmaları, onda bulunan hükümler uzermde iyice düşünmeleri, onun gösterdiği şeriat ve yolu izlemeleri için Masa (s.a.) “ya indirilmesi.

5- Hz. Musa’nın Rafcbî ile buluşma vakti dolayısıyla, İsrailoğullan’nın ara­sından ayrıldığı w- kert gûn oruç tuttuğu bir sırada onların buzağıyı ilâh edi­nip Allah’tan başka şevlere ibadet etmeleri, Allah’a şirk koşarak kendilerine ralüm etmelerinden sonra Allah’ın peygamberi Musa (a.s.)’ya verdiği emir ile suçlu ve eûnalikâriardan topluca kurtuluş… İşte ya Muhammed! Sen, Musa’nın Rahbine mönacatta bulunduğu sırada, buzağıya tapan kavmine söy-

Wwj» sc sözleri îiatiriat:

Kj£Tiaâııı_ sizler buzağıyı ilâh edinmekle kendinize zarar vermiş oldunuz. Ebmdk «e yaratana tevbe ediniz, yaptığınız bu cahillikten kurtulunuz. Çün-yaratıcıya ibadeti terk ettiniz, ve bir sığıra ibadet ettiniz. şCTİatlerinde öngörülen tevbenin yolu da şu idi: Suçsuz olan, suçlu

ı öldürecekti. Yüce Allah onların üzerlerine öldürme esnasında biri öteki­si gurup de merhamete gelmesin diye siyah bir bulut gönderdi. Buzağıya ta­panlar iman edenlerle kılıçlarıyla çarpıştılar. Bu iş güneşin doğuşu anından knşluk vakti güneş yükseldiği zamana kadar sürüp gitti. Nihayet onlardan yretmiş bin kişi kadar öldürüldü. Bundan sonra Hz. Musa ile Hz. Harun Yüce Allah’a yalvarıp yakardı. Yüce Allah onlardan öldürülenlerin de öldürülme-yenlerinin de tevbelerini kabul etti. Öldürülen, Allah katında rızıklanan bir şehit oldu, kalan ise tevbesi kabul edilmiş bir kişi olarak hayatta kaldı. Silahı bıraktılar, barış ve güvenlik hakim oldu. Bunda hayret edecek bir taraf yok­tur. Çünkü Yüce Allah kullarının tevbelerini kabul eden, onlara son derece merhametli olandır.

Müfessirlerin çoğunun görüşüne göre “kırk gün” Zilkade ayı ile Zilhicce ayının ilk on günüdür.

Kısacası bu nimet, en üstün ve büyük bir nimetti. Çünkü şanı yüce Allah şöyle buyurmuştur: Vaadleştiğimiz sürenin bitmesi -ki kırk gün idi- esnasında Musa Rabbi ile tayin edilen vakitte buluşmak üzere gittikten sonra, buzağıya taptığınız için sizi affetmek şeklindeki nimetini hatırlayınız. Sözü geçen bu kırk gün, A’râf sûresi 142. ayette Yüce Allah’ın şu buyruğu ile dile getirilmek­tedir: “Musa ile otuz gece sözleştik ve buna ayrıca on (gece) daha kattık.” Bu şe­kildeki buluşma, onların Firavun’dan kurtarılmaları ve denizden çıkarılmala­rından sonra olmuştu. [4][42]

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.