YALAN KÖTÜLÜĞE,KÖTÜLÜK DE CEHENNEME GÖTÜRÜR!
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd; Alemleri yoktan var eden, Rahman ve Rahim, Din günün sahibi, kendisinden başka bir ilah bulunmayan, yarattıklarını rızıklandıran, yegâne Hakimiyetin sahibi olan Allah (c.c)’ya mahsustur.
Salat ve Selam; Alemlere rahmet olarak gönderilen, kendisine itaat edilmedikçe kurtuluşun asla mümkün olmayacağı, Allah (c.c)’ın dininden asla taviz vermeyen, , müminlere karşı şefkatli, kâfirlere karşı ise şiddetli olan Rasulullah(sav)’a, aline, ashabına ve onun izinden giden müminlerin üzerine olsun inşaAllah.
Allah(cc),kullarını dili doğru kullanmalarını ve konuşma becerilerini geliştirerek sağlam iletişim kurmalarını istemektedir.Özellikle yalansız,hilesiz,kırıcı olmayan bir üslubun tercih edilmesini bildirmektedir. Bir toplumda fitne ateşinin yakılmasına,fesadın yayılmasına,dostlukların sona ermesine,mazlumların zarar görmesine,ailede güvenin zedelenmesinde en büyük sebeplerden biri hayatına yalan karıştırmaktır.
Allah(cc) ayette şöyle buyurmaktadır :
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin!”[Ahzab-70]
Seyyid Kutub(rh.a) bu ayetin tefsirinde manidar bir açıklama yapmaktadır :
Kur’an-ı Kerim mü’minleri doğru ve uygun söz söylemeye, sözlerini ölçüp biçmeye, münafıkları ve bozgunculuk peşinde koşanları dinlemeden önce, Peygamberleri, yol göstericileri ve yöneticileri hakkında bir beyinsiz sapığın veya art niyetli bir pisliğin lafına kulak vermeden önce söylenenlerin amacını ve hedefini bilmeye yöneltiyor. Çünkü yüce Allah doğru söz söyleyenleri gözetir, onların adımlarını yönlendirir, doğru ve yararlı söz söylemelerinin karşılığı olarak işlerini düzeltir. Yüce Allah güzel söz söyleyip Salih amel işleyenlerin günahlarını bağışlar. Âdemoğullarının işlemekten kurtulamadıkları ve bağışlama ve örtmenin dışında yakalarını sıyıramadıkları kötülüklerini örter.
Yalanın ehemmiyetini bir hadisinde şöyle Resulullah(sav) buyuruyor:
“Doğruya yapışınız! Muhakkak ki doğruluk iyiliğe götürür, iyilik de cennete götürür. Kişi doğruya devam eder, doğrulukta ısrar eder. Nihayet Allah katında “sıddık” diye yazılır. Yalandan sakınınız! Muhakkak ki yalan, kötülüğe ; kötülük de cehenneme götürür. Kişi, yalana devam eder, yalanda ısrar eder. Nihayet Allah katında “kezzab” diye yazılır.”(Buhari Edep-69 Müslim Birr 103-105)
Yalan insanı Allah(cc)’ın rızasından uzaklaştırıp cehenneme götürmektedir.Ayrıca yalan güven duygusunu yok eder,toplum içinde karışıklığa sebep olur,dünyada da ahirette de felakete sürükler.
Hz. Rasulullah(sav) başka bir hadiste buyuruyor:
“Her kimde dört nitelik birlikte bulunursa o tam münafıktır. Kimde de o özelliklerden biri bulunursa onda nifaktan bir özellik vardır: kendisine güvenildiğinde ihanet eder, konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünden döner, husumet ettiğinde azgınlaşır.”(Buhari, Müslim)
Yalan, tatlı bir oyun gibidir. Aldatmak, aldatabilmek, başkalarının aldandığını görmek yalancıya açık veya gizli bir keyif verir. Yalanının fark edilmediğini düşündükçe yeni yalanlar uydurur ve başlangıçta “zararsız” yalanlar uyduran biri iken zamanla her konuda yalan söyleyen biri olma noktasına sürüklenir. Mesleğine az az yalan söyleyerek başlayan o kişi, gün olur, hadis-i şerifte belirtilen “kezzab”lardan olur; Allah (cc) muhafaza, yüce kayıtlarda “çokça yalan söyleyen” diye kayıt altında alınır. Hangi mü`min Hesap Günü’nde kendisini o kayıt altında görmek ister ki? Hangi mü`min “Ey sadık kişi, ey sıddık kişi!” diye çağrılmak yerine “Ey Kezzab (ey çokça yalan söyleyen)” diye çağrılmak ister?
Rasulullah’a(sav) soruldu :
-Ey Allahın Resülü mümin korkak olur mu? denildi.
-Rasulullah ‘evet’ buyurdu.
-peki eli sıkı olur mu? denildi.
-Rasulullah(sav) ‘evet’ buyurdu.
-peki yalancı olur mu? denildi.
-Bu sefer ‘Hayır’ buyurdular. “…
Yalan nifakın tohumudur,mümin bir kalbe ekilmez. müşrikçe hareketlerden ve yalan söylemekten kaçınmanın lüzumunu birçok ayet ve hadiste görmekteyiz.
Bakıldığında Kişi başlangıçta yalanın kendisi için bir kalkan olduğunu düşünür; onun arkasına sığınır. Oysa yalan, zamanla onun ucunu kendisine çevirdiği bir mızrağa dönüşür, onun kişiliğini katledip ahlakını ve imanını kanatır. Kişi, her nerede zorlansa, doğrunun yükünü taşımaktansa, doğruyu bulup ilan etmenin zorluğuna katlanmaktansa yalanın aldatıcı hafifliğine sığınır, yalanın aldatıcı kolaycılığına kaçar.
Yalan, “sorumsuzluk” yarası üzerine sarılan zehirli bir sargıdır. Kişi, yanındaki kişiye karşı sorumluluğunu yerine getirmektense onun sorumsuzluk karşısındaki tepkisini yalanlarla dindirmeye, o tepkiden yalanlarla kurtulmaya çalışır. Yalan söylemek, sorumluluğunu yerine getirmekten onun için daha kolaydır. Bunun için yalancılar, sorumsuz ve tembeldir.
Başta bunu gizlerken, utanarak, yüzü kızararak yaparken zamanla “yalanlarını” çevresiyle paylaşır. Kendisiyle çevresi arasındaki güven ortadan kalkar. Artık konuşurken çevresi onu istihza ile dinler, onun doğrularını da sorgular, onun davasına sadakatini de sorgular.
Yalan, bir felakettir, onun yaygın olduğu yerde kurtuluş uzaktır. Onun tohumunu daha çimlenmeden yakmak gerekir. Onur ve haysiyet doğrulukla kalıcı hale gelir.Allah(cc) katında sözün değeri, hakkı ve hakikati ne derece yansıttığı ile ölçülür
Rabbim kendisini gereği gibi tanıyan ve kendisi katında doğrulardan olabilmeyi nasip etsin..
VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN