BismillahirRahmanirRahim
Allah’a CC hamd , Resulüne ve tüm müminlere selam olsun
Müslümanın asli görevi önceliği amacı Yüce Allah C.C tanımaktır. O Yüce İlah tanındığı zaman kullukta en güzel halini alır. O’nun rahmetini ikramını güç ve kudretini azametini şevkatini cömertliğini anlayan, gören, akleden bir kulun Yüce Allah’ı sevmemesı, unutması, korkmaması, itaat etmemesi mümkün değildir.
Fakat nasıl tanıyacağız? Bilmek tanımak mıdır ? Elbette değildir. Ne demek istiyorum Hz Ali Efendımızın bir sözüyle açıklayalım.
Hz Ali ‘’ ben görmediğim bir Allah’a inanmam ‘’ demiştir. Ne demek bu ?
Allah CC Zahir’dir her şeyde görünür her şeyden daha aşikardır. İnsan bir resim gördüğünüzde bir ressamı bir masa bir dolap gördüğünüzde marangozu bir bahçe gördüğünüzde bahçıvanı görür. Peki tüm kainattaki zerreden kürreye nizamı ahengi uyumu gören insan kimi görür yada görmeli.
Yani Hz Ali söyle diyor: Varlık alemini gördüğünde Halık olan Allah’ı hayat sahibi olanları gördüğünde el Muhyi olan Allah’ı uyum ve güzelliklerini gördüğünde Bari olan Allah’ı rızklananları gördüğünde Rezzak olan Allah’ı ölenleri gördüğünde Mümit olan Allah C.C görüyorum diyor.
Peki biz baktığımız her şeylerde ne görüyoruz . Evladımızın güzelliğine bakıp Rabbimizin aşkı alevlenmiyor mu kalbimizde, bir süt içerken ,bir kiraz yerken ,yağmur yağarken ,bakarken, duyarken, konuşurken bunları veren yüce Allah gelmiyor mu aklımıza hiç çıkmaması lazım iken.
Eğer varlık alemine bakıp müşahade edip Rabbimiz gelmiyorsa aklımıza kalbimizde sevgi korku saygı aşk oluşmuyorsa o zaman şunu itiraf edip kabullenmeliyiz ki gözlerimize kalbimize perdeler inmiş dünya perdesi , şehvet perdesi , nefis perdesi lezzet perdesi, cehalet perdesi ,gaflet perdesi. İşte bu perdeleri yırtmak için ilim ile Allah CC tanımalı tefekkür ehli olmalıyız. Kaynağımız Kuranı Kerim, sünnet ve kainat.
Rabbimizin tecellisini görmeğe örnek olarak el-Musavvir ismi şerifine bakalım. Varlıklara şekil ve suret veren manasına gelir.
‘’Sizi rahimlerde dilediği gibi şekillendiren O’dur. Mutlak güç ve hikmet sahibi olan Allah’tan başka ilâh yoktur. ‘’ ﴾6﴿ Ali imran
Bu, iki önemli noktayı ima eder:
a. Allah sizin yaradılışınızı sizden veya bir başkasından daha iyi bilir; o halde sizin için O’nun gönderdiği hidayet’e tâbi olmaktan başka alternatif yoktur.
b. Ana rahmine düştüğünüzden beri hayatınızın her safhasında sizin, küçük büyük bütün ihtiyaçlarınızı karşılayan merhamet sahibi Allah’ın, sizin hayatınızın her şeyden öte en büyük ihtiyacı olan hidayeti (doğru yolu) bulmanızı sağlamayı ihmal etmesi mümkün değildir. (mevdudi)
‘’ Ardından nutfeyi (döllenmiş yumurta) alakaya (rahimde asılıp beslenen embriyo) çeviriyor, alakayı şekilsiz et (görünümünde) yapıyor, bu etten kemikler yaratıyor, daha sonra da kemiklere adale giydiriyoruz; nihayet onu bambaşka bir varlık halinde inşa ediyoruz. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah çok yücedir. ‘’ ﴾14﴿ Müminun
Bu yarattık, bu değişmez, sapmaz ve şaşmaz çizgiyi izleyerek yoluna devam eder. Sırası belirlenmiş bu düzenli hareket bir an bile sekteye uğramaz. Planlama ve takdir arasındaki yolunu izleyen, ilahi yasadan kaynaklanan gizli güçle bu hücre kemik aşamasına gelir. “Arkasından et parçasından kemikler yarattık.” Sonra kemiklere et giydirilmesi aşamasına gelir. “Arkasından kemiklere et giydirdik.” Burada insan Kur’an-ı Kerim’in ceninin oluşumuna ilişkin olarak ortaya koyduğu gerçek karşısında dehşete kapılıyor. Bu gerçek bu denli ayrıntılı ve dikkatli bir tarzda ancak anatomi biliminin gelişmesi ile ve son dönemlerde öğrenilmiştir. Buna göre kemik hücreleri, et hücrelerinin aynısıdır. Yine kanıtlanmıştır ki, cenin de ilk önce kemik hücreleri oluşur. Kemik hücreleri ortaya çıkmadıkça ve ceninin kemik iskeleti tamamlanmadıkça bir tek et hücresine rastlanmaz. Bu Kur’an ayetinin tescil ettiği bir gerçektir. “Arkasından et parçasından kemikler yarattık, arkasından kemiklere et giydirdik.” Her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah eksikliklerden uzaktır. (SEYYİD KUTUB )
Bir karış alana milyarlarca birbirinden farklı suret yaratan Rabbe secde edilmez mi ? O yüceltilip tapılmaz mı? Üstelik kullanılan malzeme aynı kan , et, kemik, deri yaratılan organların işlevi aynı koku ,tat, duyu alır fakat hiçbiri birbirine benzemez. Sadece insan mı hiçbir hayvan dahi birbirine benzemez hepsini diğerlerinden ayıran bir sureti vardır. Birde zıddını düşünelim nimetin büyüklüğünü görelim . Ya herkes aynı surete sahip olsaydı ne yapardık nasıl tanırdık , severdik birbirizi hayat yaşanmaz bir hal alırdı. Bakın Allah’ın yarattığı varlık aleminin sadece en ufak bir detayından bahsediyoruz.
Öyle büyük bir ilimden iradeden güçten bahsediyoruz ki akıllara durgunluk veriyor insan hayretler içerisinde kalıyor aklının sınırı bu kudreti bir yere kadar anlayabiliyor ve sonunda teslim oluyor diyor ki Subhanallah bu nasıl güç bu nasıl kudret…
Anlamayan bilmeyen aklını kullanmayan nasıl teslim olsun nasıl desin. Bu gibi kimseler ‘’O, insanı bir meniden (spermadan) yarattı. Bir de bakarsın ki o, Rabbine karşı apaçık bir düşmandır.’’ (nahl 4) Ayetine muhattab olurlar ki bunlar için Allah’ın azabı çok şiddetlidir…