ZALİMLER ZARAR VERMİYOR DİYE ONLARA KARŞI OLMAYACAK MIYIZ

Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebedde var olan, lutfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (cc.)’a mahsustur.

Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetînce sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)ya, a’line, ashabına ve onun yolunu izlemeye çalışan ümmetin üzerine olsun.

Bilindiği gibi Müslüman olmak demek Allahu Teala’nın gönderdiği dine teslim olmak ve Allah’ı yegane ilah ve rab kabul etmektir. Allah’tan gayri ilahlığa yeltenenleri  reddetmektir. Tabiî ki bu reddediş kişisel çıkarlarla alakalı değil, inançla alakalı bir meseledir. Kişi inancının mahiyetini, içeriğini bilmeyince,  inandım deyip de inkarcılarla aynı safta kalabilir. Lailahe illallah bir iddiadır. İddialar ise ispat ister. İspat edilmeyen bir inanç  maalesef kuru bir inançtır.  Bugün yeryüzünde yaşayan müslümanlara  yapılan vahşet gözler önündedir.  Müslümanlara bir duayı bile çok görenler  yarın kendilerinin başına bir olay geldiğinde nerede o kadar Müslüman diye haykıracaktır ama iş işten geçmiş olacaktır. Dünya da yapmamız  gerekenleri yapmaz isek ahirette çok geç kalınmış olacaktır.

Mümünun 99- Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattığında, “Rabbim, der, lütfen beni (dünyaya) geri gönder,”

100- “Ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.” Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.

Meseleye inançlı biri olarak baktığımızda zamanın aleyhimize işlediğini anlamamız gerekir. Çünkü senin mahallende yangın çıksa ve komşunun evindeki ateşi söndürmek için önlem almaz isen bil ki o ateş sana da sıçrayacaktır. O zaman maalesef iş işten geçmiş olacaktır. Artık ateşi söndürmek için mücadeleye girsende bu kendi nefsin için olacaktır. Allah için değil. Senin dünyada ki ateşin sıçramasına müdahale etmemenle dünyada belki kurtulursun ama ya ahirette ebedi ateş! (ki asıl olan orası) O yüzden Müslüman akıllı olmalı ve aklını kullanmalıdır. Bu hayatın biteceğini ve asıl yurdun ahret yurdu olduğunu unutmamalıdır. Bu yüzden ateşin ucu somut olarak bize dokunmadan hazırlıklı olmalı ve safımızı belli etmeliyiz. Devamlı Hakk’ın savunucuları olup, haklının ve mazlumun yanında olmalıyız.

Mesela bir işe girmek için başvuru yapsan da birileri araya girip ‘’onu işe almayın’’ diyerek engel çıkarsalar, araya girenlere karşı içimizde bir öfke oluşur. Onlarla mücadele edip yapmış oldukları kötülüğün hesabını sorarız. Ama karşı taraf dişli bir rakip ise, karı ve zararı düşünüp dünyalık bir iş için bunlarla sürtüşmeye değmez deriz. İşte mesele o ki dinimizi yaşamada önümüze engeller çıkaranlara karşı Allah için bir öfke duyup, dinimizi yaşayabilmek için onlara karşı durabilmeliyiz. Çünkü bu mesele AHİRET MESELESİDİR. Ebedi bir hayat yurdudur. Dönüşü olmayan bir yolculuktur. Son pişmanlığın fayda vermediği bir yerdir.

Hakk haktır, şer de şer. Kişi iki taraftan birinin safında olur. Dünyadaki çıkarlarımızı değil ahiretteki çıkarlarımızı düşünmeliyiz. Kişilerin şahışlarına karşı mücadele edilmemeli. Onların İslam dışı düşünce ve inançlarına karşı mücadele edilmelidir. Tıpkı Resulullah’ın Vahşi (r.a.) a karşı olan tutumu gibi. Vahşi r.a. Müslüman olduğunda ona bakış açısı değişmişti. Anlıyoruz ki mesele kişisel bir mesele değil inanç meselesidir. İnancımızı yaşamak için engellerle mücadele etmek gerekir. Zaten bu da Kur’an’ın bir emridir. Allah böyle emretmiştir.

Bakara 193- Hem bir fitne kalmayıp, din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla çarpışın. Vazgeçerlerse, düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.

Zulmedenlere karşı durulmasını ayet bizlere emrediyor. Bu ayeti daha iyi anlayabilmek için yine bir başka ayette

Mümtehine 8. Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Çünkü Allah adalet yapanları sever.

9. Allah sizi, ancak sizinle din hakkında savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için yardım eden kimselere dost olmaktan men eder. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır.

Bugün batının üzerimizdeki saldırılarının silahla değil de daha kurnazca olduğunu fark ediyoruz. Onlardan alınan İslam dışı eğlenceler, giyim kuşam, örfler vb şeylerle bizleri islamdan uzaklaştırdı. Bizde olan İslami anlayış dünyanın neresinde var. Bir kişi düşününki  60 yıldır %99’u! Müslüman olan bir ülkede yaşıyor ve  20 senedir namaz kılıyor ama namazı bozan şeyleri bilmiyor. Fıkıh kitaplarında veya ilmihallerde toplasan en fazla 10 sayfa kadardır. Ama 10 sayfa okuyacak kadar vakit ayıramamışsak bize çok kötü zulmedilmiş demektir. İnandığı dine bakış açısı böyle olan bir müslümanın İslam düşmanlarına, Müslümanlara zülmedenlere,  çocuk, yaşlı, kadın demeden hunharca öldüren katillere bakış açısı ne olabilirki? Vah vah, tüh tüh, yazııık demekten başka ne yapabilir ki? Bugün islamı hayatı yaşamak gibi bir gayesi olmayan 5 senede bir yapmış olduğu işle islamın ilerleyeceğini düşünüp de yan gelip yatan kişiden başka bir atılım görmek zordur. Oysaki bugün Kur’an okumak ve anlamak noktasında bir çok vasıta mevcuttur. Ama maalesef halen daha Kur’an ı anlamak ve yaşamak için bir canlılık yok. Bu da zalimlerin bizi uyutma projesinin bir parçasıdır. Bugün dünyanın bir tarafında insanlar ölümle burun buruna(Suriye), kimisi açlıkla imtihanda(Mayada), kimisi haramlarla imtihan edilmekte(ya bu haramlara ortak olursun yada yüksek miktarda para cezası ve hapis tehdidi)(Çin). Evet bizde de imanlarımız öğle zayıflamış ki, imanlarımız ölümle burun buruna gelmiş ve haramları dünyalık hiçbir tehdit olmadan dalmışız. Ahirette ki tehdit maalesef çoğu zaman aklımıza bile gelmiyor. Aslında Kur’an ile ve Resulullah’ın hayatındaki vermiş olduğu mücadele ile tanışırsak bizlere ne kadar zulmedildiğini anlarız.

Rabbim hakkı hak bilip hakka sarılan, batılı da batıl bilip batıldan uzaklaşan kullarından eylesin bizi. (ALLAHÜMME AMİN)