BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd yaratan ve yöneten, rızıklandıran ve himaye eden, insanları öldürdükten sonra diriltip hesaba çekecek olan Allah Celle Celaluhu’na mahsustur.
Salat ve selam alemlere rahmet olarak gönderilen, hayatın her anında müminlere önder ve örnek olan Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme, aline, ashabına ve kıyamete kadar gelecek olan bütün müminlerin üzerine olsun.
Allah Celle Celaluhu’na verdiği sözü yaşantısıyla ispat etmek için dünya hayatına gönderilen insanın bu sözü tutabilmesi Allah’ın gönderdiği hidayete tabi olmasıyla mümkündür.
Dedik ki hepiniz oradan inin. Benden size bir hidayet Gelir de, kim benim hidayetime tabi olursa, onlara hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Bakara suresi 38. ayet.)
Allah’ın gönderdiği hidayet ise Kur’an-ı Kerim, peygamberler ve Kevnî ayetlerdir. gönderilen bütün hidayetlere kulak verdiğimizde bizi sakındırdıkları en büyük tehlikenin şirk olduğunu, şirkin Allah’a verilen sözü bozmak demek olduğunu ve şirkin ebedi bir cehennem hayatına sebep olduğunu öğrenmiş oluruz.
ve yüzünü hanif olarak dine çevir. Sakın müşriklerden olma. (Yunus Suresi 105. Ayet)
Muhakkak ki Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışındakileri ise dilediğine dilediğini bağışlar. Kim Allah’a şirk koşarsa büyük bir günah ile iftira etmiş olur. (Nisa suresi 48. ayet.)
And olsun ki sana ve senden önceki peygamberlere vahyettiğimiz şundan başkası değildi. Eğer şirk koşarsan Bütün amelin boşa gider ve sen ahirette hüsrana uğrayanlardan olursun.
(Zümer suresi 65. ayet.)
Şirk bu kadar önemli ve tehlikeli olmasına rağmen maalesef toplumun büyük bir kesimi şirkin ne demek olduğunu bilmiyor.
Şirki Allah’ı inkar etmek zannediyorlar.
Halbuki şirk Allah’ı inkar etmek demek değil.
Şirk Allah’a karşı ilim eksikliği sebebiyle Allah’a inanmakla beraber Allah’ın hakkını Allah’a değil de yaratılmış varlıklara verme hastalığına denir.
Bu hastalığa yakalanmış kimselere ise müşrik denir.
Kur’an-ı Kerim’e ve Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin hayatına baktığımızda şirkin bir inkar ediş olmadığı hakikati bizi çepeçevre kuşatacaktır.
Allah Celle Celaluhu Kur’an-ı Kerim’de müşriklerin kendilerini yaratan olarak Allah’ı kabul ettiğini bize haber veriyor.
Eğer o müşriklere kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette Allah derler. O halde nasıl oluyor da çevriliyorlar. (Zuhruf suresi 87. ayet.)
Gökleri ve yeri yaratanın da Allah olduğuna iman ettiklerini Allah Kur’an’da bize bildiriyor.
Eğer onlara gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim emre amade kıldı diye soracak olsan elbette Allah derler. O halde nasıl oluyor da çevriliyorlar. (Ankebut suresi 61. ayet.)
Suda boğularak helak olan Nuh kavminin de Allah’a inandıklarını hatta meleklere dahi inandıklarını Rabbimiz bize Kur’an’da haber veriyor.
Yemin olsun ki Nuh’u kavmine peygamber olarak gönderdik de onlara şöyle dedi. Ey kavmim Allah’a ibadet edin. Sizin ondan başka ilahınız yoktur. Artık korkmaz mısınız? Kavminin ileri gelen inkarcılar dediler ki bu sizin gibi bir beşerden başkası değildir. Size karşı üstünlük sağlamak istiyor. Eğer Allah dileseydi melek gönderirdi. Ve biz önceki atalarımızdan da böyle bir şey duymuş değiliz. (Mü’minun suresi 23 ve 24. ayetler.)
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin zamanında yaşayan müşrikler de Allah’a inandıklarını söylüyorlardı.
Kabe’ye Beytullah diyorlardı.
Yani Allah’ın evi.
Allah’ın kulu manasına gelen Abdullah ismini çocuklarına veriyorlardı.
Zaten peygamber efendimizin babasının adı da Abdullah idi.
Hal böyle iken, şirkten sakınmakla görevli olan bizlerin bu duruma düşmemesi için kendimize şu soruları sorup, Kur’an ve sünnet üzere cevaplandırmamız gerekir.
1. Allah bu müşriklerin imanını neden kabul etmedi?
2. onların durumuna düşmemek için yapmam gerekenler nelerdir?
VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN