sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SİYRET-İ NEBEVİYYE’NİN KAYNAKLARI | Siyer Programı – 2.Bölüm

SİYRET-İ NEBEVİYYE’NİN KAYNAKLARI | Siyer Programı – 2.Bölüm
Aralık 21, 2025 15:29
12
A+
A-

SİYRET-İ NEBEVİYYE’NİN KAYNAKLARI

Siyret-i Nebeviyye’nin kaynaklarını aşağıda şöyle sıralayabiliriz:

Birincisi: Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerim

Resûlullah’ın hayatına âit genel belirtileri anlamakta, mukaddes hayatın kısa dönemlerini kavramakta ilk dayanak Kur’an’dır. Bu yüce kitab, Resûlullah’ın hayatını iki yolla anlatır:

Birinci yol: Hayatının bazı sahnelerini anlatmak… Bedir, Uhud, Hendek ve Huneyn savaşları hakkında inen âyetlerle, Resûlullah’ın hanımı Zeyneb b. Cahş’la evlenmesini anlatan âyetler gibi…

İkinci yol: Hâdiselere ve olaylara açıklama getirmesidir. Bu da, bazan durumunda karışıklık bulunan konulara cevab vermek için veya bir kısmı gizli ve örtülü şeyleri açığa çıkarmak için, ya da müslümanların bakışını ibret ve öğüt yönüne çevirmek içindir. Bunların tümü, yalnızca, Resûlullah’ın herhangi bir uygulamasıyla veya onun siyretinin bir yönüyle ilgili olabilir. Bu haliyle de onun hayatının muhtelif dönemlerinde, birçok iş ve uygulamalarını bize açıklar.

Ancak, Kur’ân-ı Kerîm’in, bütün bunlardan bahsetmesi, teferruatına dalmadan, kısa temas şeklinde olur. Resûlullah’ın siyretinden herhangi bir yönünü açıklamada Kur’ân-ı Kerîm’in üslûbu, her ne kadar Kur’an’ın, Siyret-i Nebeviyye’nin bazı yönlerini açıklamadaki üslûbu çeşitlilik arzederse etsin, hâdise ve olayları kısa bir şekilde anlatmaktan ve genel hatlarını belirtmekten öteye geçmez. Kur’ân-ı Kerim’in, eski milletlerin ve geçmiş peygamberlerin kıssalarını anlattığı her konuda durum böyledir.

İkincisi: Hz. Peygamber’in sahih hadîsleri.

Bu ikinci kaynak, sıdk (doğruluk ve emanet, güvenilirlik) leri ile tanınmış, hadis imamlarının derledikleri, Kütüb-i Sitte (altı kitab: Buhari ve Müslim’in sahihleri ile îbn-i Mâce, Tirmizî, Ebû Dâvud ve Nesaî’nin sünenleri) ile imam Mâlik’in Muvatta’sı ve imam Ahmed’in Müsned’i gibi hadis kitablarının ihtiva ettiği hadîslerdir.. Bu ikinci kaynak, şümul ve tafsilât bakımından birinci kaynak (Kur’an)’ dan daha geniştir. Ne var ki, zihnimizde, Hz. Peygamber’in doğumundan vefatına kadar ki hayatını, tam bir şekilde, bu hadîslerle canlandıramayız. Buna engel olan iki sebeb vardır:

Birinci sebeb: Bu kitablardaki hadîslerin çoğu bildiğimiz fıkhi bâblara veya İslâm şeriatıyla ilgili konulara göre düzenlenmiştir. Bunun için, Hz. Peygamber’in hayatıyla ilgili ve onun hayatının bir yönünü açıklayan hadîsler, çeşitli bâblar (bölümler) arasında, dağınık ve serpilmiş olarak bulunmaktadır.

İkinci sebeb: Hadîs İmamları, özellikle kütüb-i sitte sahihleri, Resûlullah’ın hadislerini ve sahih sünnetlerini toplarken, yalnızca onun siyretini nakletmeyi düşünmediler ki, hadîslerle delâletleri arasında bir bağlantı kursunlar. Onlar, sadece hadîslerden genel şer’î delâletleri yönünden yararlanabilmeyi düşündüler.

Bu ikinci kaynağın şu özelliği vardır: Resulullah’tan vârid olan bu haberlerin büyük bir kısmı, ya Resûlullah’a veya haberin ilk kaynağı olan sahabîye kadar ulaşan sağlam senetlerle nakledilmiştir. Buna rağmen yine de onların arasında delil olma derecesine ulaşamamış zayıf haberlere de rastlamak mümkündür.

Üçüncü Kaynak: Siyret Kitabları.

Siyret konuları sahabe devrinde rivayet tarikıyla naklediliyordu. Yâni sahâbe-i kiram (r.a.) siyret konularını kendilerinden sonra gelenlere, sözlü olarak naklediyorlardı. Her ne kadar onların arasında Resûlullah’ın siyretine ve siyretin incelikleriyle, tafsilâtına özel bir dikkatle ilgi gösterenler var idiyse de; hiçbiri siyretle ilgili rivayetleri bir kitapta toplamayı veya onları biraraya getirmeyi düşünmemişti.

O dönem için Rasullullah (sav) hayatta olduğu için böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulmamıştı. Rasullulah ın (sav) hayatı zihinlerde oldukça yer edinmişti.

Sonra Resûlullah’ın siyretini, tam bir dikkatle tabiiler, rivayet etmeyi üstlendiler. Çünkü onların çoğu, kendilerinde bulunan siy­ret haberlerini tedvin etmeye ve bunları sahifeler ve varaklar ha­linde toplamaya başladılar. Bunlardan Urve bin ez-Zübeyr (öl: 92 H.), Eban bin Osman (öl. 105. H.)( Vehb bin Münebbih (öl. 110. H), Şürahbil bin Sa’d (öl. 123. H.) ve îbn-i Şihab ez-Zührî (öl. 124. H.)’yi sayabiliriz.

Daha sonra, siyret konusunda kitab yazan müellifler ortaya çıktı. Onlardan Muhammed bin îshâk (öl. 152. H.) önde gelmektedir. Bunlardan sonra, başlarında Vâkıdî (öl. 207. H.) ve Tabakatü’l-Kübra adlı kitabın yazarı Muhammed bin Sa’d (öl. 130. H.)’ın bulunduğu diğer bir nesil ortaya çıktı.

Araştırmacılar, Muhammed bin Ishâk’ın yazdığı kitabın, o döneme kadar siyret konusunda yazılanların en güvenilirlerinden sayıldığı üzerinde ittifak etmişlerdir.

îbn îshâk’tan sonra, îbn Hişâm diye bilinen Ebû Muhammed Abdülmelik geldi. îbn Ishâk’ın te’lifinin üzerinden yarım asra yakın bir zaman geçtikten sonra, îbn H:şâm, onun «Siyret»’ini yeniden gözden geçirip, bazı düzenlemeler yaparak rivayet etti.

Bu durumda, ibn Hişâm’a nisbet edilen ve bugün ellerde bulunan «Siyret» kısaltılmış ve yeniden düzenlenmiş olarak, îbn îshâk’ın Meğâzi’sinden ibarettir.

Bu konuda îbn Hallikân şöyle diyor:

«îbn-i îshâk’ın «Siyer ve Meğâzi» ‘sinden Resûlullah’ın hayatını derleyip, özetleyen ve yeniden gözden geçiren kişi îbn Hişâm’dır. Elde bulunan ve îbn Hişâm’ın Siyreti diye bilinen Siyret de işte bu kitaptır.[1]

Bu yazarlardan sonra da, Siyret-i Nebeviyye konusunda kitab yazanlar birbirini izledi. Onlardan bir kısmı Siyret-i Nebeviyye’nin tümünü sunmaya, diğer bir kısmı ise Isfahâni’nin «Delâilü’n-Nübüvve»’sinde, Tirmizi’nin “eş-Şemâil”’inde, îbn Kayyım el-Cevziyye’-nin «Zâdü’I-Meâd»’ında yaptığı gibi Siyret-i Nebeviyye’nin belirli yön­lerini sunmaya gayret göstermişlerdir.

[1] İbn Hallikan, Vefayatul ayan 1/290 Meymeniyye Baskısı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.