sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SÖZDE VE SUSKUNLUKTA HAKK

Ekim 15, 2025 11:59
A+
A-

SÖZDE VE SUSKUNLUKTA HAKK

 

Hamd Sena övgü Rahman ve Rahim din gününün sahibi olan Allah azze ve celleye mahsustur. Salat ve selam Resulullah(S.a.v)’e ehli beytine ve tüm Müslümanların üzerine olsun.

 

İslam dini, insanın hem Rabbine karşı hem de mahlukata karşı edepli, vakarlı ve temiz bir hayat sürmesini öğütler. Rasulullah şöyle buyurmuştur:

Haya imandandır, iman edenin yeri ise cennettir. Kötü söz konuşmak ise insanlara sıkıntı verir, sıkıntı verenlerin yeri ise cehennemdir.” (Tirmizî).

 

Bu hadis, müminin hayatında iki önemli ölçüyü ortaya koyar: Haya ve dil terbiyesi. Zira haya, imanın bir parçasıdır; diliyle insanları incitmek, imandan uzaklaştıran bir özelliktir. Bu bağlamda, İmam Şafii’nin şu hikmetli sözü konuyu tamamlar niteliktedir:

“Cahile veya ahmak kimseye karşı susmak şereftir, haysiyeti korumanın en iyi yoludur. Görmez misin ki, aslanlar sessizken bile kendilerinden çekinilir; köpek ise avaz avaz havlamasına rağmen hor görülür.”

 Dolayısıyla müminin vakarını koruması, dilini ve nefsini terbiye etmesiyle mümkündür.

Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz, kullarına söz söylemenin edebini şöyle öğretir:

“Kullarıma söyle: En güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Şüphesiz şeytan insanın apaçık düşmanıdır.” (İsrâ, 17/53).

 

Burada “en güzel söz” kavramı, hem incitmeyen, hem hayır taşıyan, hem de fitneye kapı açmayan sözdür. Zira bazen konuşmak, insanı hayra götürürken; bazen de şerre vesile olabilir.

 

Rasulullah , şöyle buyurdu:

“Kulları sabahleyin kalktığında bütün organları dile yalvarır: Bizim hakkımızda Allah’tan kork! Biz seninle bağlıyız. Sen doğru olursan biz de doğru oluruz, sen eğrilirsen biz de eğriliriz.” (Tirmizî).

 

Demek ki dil, yalnızca sahibini değil; bütün varlığını yönlendiren bir mihverdir. Susmak ne kadar hikmet ise, hakkı söylemek de o kadar farzdır. Kur’an’da müminlerin vasıflarından biri şöyle zikredilir:

“Onlar, sözü dinler ve en güzeline uyarlar.” (Zümer, 39/18).

 

Bazen bir söz, gönülleri diriltir; bazen bir cümle, bir toplumu ıslah eder. Hakkı dile getirmek, adaleti savunmak, mazlumu korumak ve iyiliği emredip kötülükten sakındırmak için konuşmak, İslam’ın emridir. Sessizlik vakarı; hak karşısında susmak; zilleti getirir.

 

Yine Kur’an-ı Kerim’de ise Rahmân’ın kulları” şöyle tasvir edilir:

Onlar, cahiller kendilerine laf attığında ‘selam’ diyerek geçerler.” (Furkan, 25/63).

 

Buna karşılık haya, sabır ve vakar müminin ziynetidir. Haya imanın bir şubesi olduğu gibi, vakar da haysiyetin bekçisidir. Haya, kişiyi kötülükten alıkoyar; vakar ise kişinin toplum içindeki izzetini muhafaza eder. Bu sebepledir ki, alimler suskunluğun bazen söze üstün olduğunu ifade etmişlerdir.

 Bir alim, kendisini sürekli sözle inciten bir cahille karşılaşır. Ona cevap vermek yerine tebessüm eder ve sessiz kalır. Yanındakiler “Niçin susuyorsun?” diye sorduklarında, şöyle der: “Benim konuşmamla onun cahilliği karışırsa, hak ile batıl birbirine bulanır. Susmakla hakkın nuru ayrışır.” İşte suskunluğun izzet doğuran hikmeti budur.

 

Abbasî halifelerinden Harun Reşid’in huzuruna bir gün sert tabiatlı bir adam girer. Halifeye karşı edepsiz ve kırıcı sözler söyler. Orada bulunan herkes öfkeye kapılır, ama Halife sükûnetini bozmadan adamı dinler. Meclistekiler, “Ey Müminlerin Emiri! Böyle sözlere nasıl sabrediyorsun?” diye sorunca Harun Reşid şöyle cevap verir:

 “Benim Rabbim Musa ve Harun’a, Firavun gibi zalim birine giderken bile, ‘Ona yumuşak söz söyleyin’ (Tâhâ, 20/44) diye emretti. Allah’ın peygamberlerinden üstün değilim, o adam da Firavun’dan daha zalim değildir. O halde ben niçin öfkeye kapılayım?”

 

Denilmiştir ki; “Eğer biri sana sataşırsa, cevap verme.

Çünkü ilk söz dişidir; cevabın ise onun erkeğidir. Cevap vermezsen, o sözü kısır bırakmış ve soyunu kesmiş olursun. Ama cevap verirsen, onu dölleyip çoğaltırsın.”

 

Bu söz, dil terbiyesinin ve vakar sahibi olmanın en güzel örneklerinden biri olmuştur. Çünkü halife, öfkeyle değil, vakar ve edep ile cevap vermeyi tercih etmiştir.

 

Hz. Ali (r.a.) şöyle buyurur:

“Cahile verilecek en güzel cevap susmaktır.”

Bu, her durumda değil, fitneye veya faydasız tartışmalara kapı aralayan durumlarda geçerlidir. Aksi halde, hakkı tebliğ etmek gerektiğinde susmak, bir acizlik olur.

 Yani mümin, nerede susacağını, nerede konuşacağını bilen kişidir. Çünkü suskunluk da konuşma da hikmetle değer kazanır.

 

İslam, müminin sadece inancını değil, edebini de şekillendirir; sadece kalbini değil, dilini de terbiye eder. Müslüman’ın vakarındaki asalet, suskunluğundaki hikmet, sözündeki nezaket onun şahsi meziyeti değil, imanının tezahürüdür.

 

Velhamdülillahi Rabbil Alemin

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.